KURANTEFSİRİ – 22.03.2020 – HUD SURESİ 108. AYET. Kuran Tefsiri 14 plays. KURAN TEFSİRİ – 21.03.2020 – HUD SURESİ 106 VE 107. AYETLER. Kuran Tefsiri 9 plays. KURAN TEFSİRİ – 20.03.2020 – HUD SURESİ 104 VE 105. AYETLER. Kuran Tefsiri 10 plays. HudSuresi) Ayet-75 Kur'ân-ı Kerim » Cüz-12 » Sayfa-230 » HÛD Suresi » 11/HÛD-75 11/HÛD-75: Muhakkak ki İbrâhîm (a.s), cidden çok halim (yumuşak huylu), çok acıyandır (yalvarandır), Allah’a yönelmiş bir kimsedir. Rabbinizinhangi yüce nimetini inkâr edeceksiniz? 68,69,70,71,72,73,74,75,76,77,78. İkisinde de her türlü meyveler, hurmalar ve nar vardır. Şimdi, Rabbinizin ahiret nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? İçlerinde huyu ve yüzü güzel hanımlar vardır. Şimdi, Rabbinizin güzelliklerini nasıl inkâr edebilirsiniz? Ayetler – Allah’ın Kitabına Teslim Olmak yada Olmamak. Ali-İmran Suresi 14-20. Ayetler – Müslümanların Kur’an Karşısındaki Tavırları. Ali-İmran Suresi 8-12. Ayetler – Muhkem Müteşabih Ayetler – 3. Ali-İmran Suresi 7. Ayet – Muhkem Müteşabih Ayetler – 2. Ali-İmran Suresi 5-6. Ayetler. 11 Sure. Hûd Suresi 75. Ayet Meali, Hûd 75, 11:75. Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi. SayınAdnan Oktar'ın Hud Suresi, 2 ile ilgili Kuran Tefsiri. 75 - Kıyamet Suresi; 76 - İnsan Suresi Hud Suresi. “Mekke’de indirilen sure 123 ayet. 27xmRj. Hûd Suresi 75. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 75. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Hûd Suresi 75. Ayetinin Arapçasıاِنَّ اِبْرٰه۪يمَ لَحَل۪يمٌ اَوَّاهٌ Hûd Suresi 75. Ayetinin Meali AnlamıGerçekten de İbrâhim olabildiğince yumuşak huylu ve sabırlı, çokça âh edip inleyen ve kendisini tamâmen Allah’a vermiş birisi Suresi 75. Ayetinin TefsiriMeleklerin geliş maksadını öğrendiğinden korkusu zail olan Hz. İbrâhim, belki iman ederler ümidiyle Lût kavmine mühlet verilmesi için meleklerle tartışmaya başlar. Bu tartışma zayıf olanın kuvvetliyle, hatta muhtaç ve fakir olanın zengin ve cömert biriyle yaptığı tartışma kabilindendir. Hz. İbrâhim bu tartışmayı, günahkâr da olsalar insanların kurtulmasını istediğinden, onlara acıyıp şefkat gösterdiğinden dolayı yapmıştır. Çünkü o şu mümeyyiz hasletlere sahip seçkin bir peygamberdir› Halîmdir; olabildiğince yumuşak huylu, sabırlı, ağır başlı, cezalandırmakta acele etmeyen, teennî ile hareket eden bir insandır.› Evvâhtır; son derece yufka yürekli, başkalarına acıdığından dolayı çokça âh çeken, içi yanan, yalvaran, içli bir kişidir.› Münîbdir; bütün varlığıyla Allah’a yönelen, O’na teslim olan ve tevbe eden olduğu için işledikleri günahlar sebebiyle artık helak edilmeleri kaçınılmaz olan Lût kavminin bile helâkine gönlü razı olmamıştır. Fakat melekler, artık tartışmanın bir faydası olmayacağını ve o kavmin kesinlikle helak edileceğini bildirerek Hz. İbrâhim’e boşuna uğraşmamasını ve bu tartışmadan vazgeçmesini sûrede peş peşe kavimlerin helakinden bahsedilirken arada Hz. İbrâhim’in hayatından içinde birtakım müjdelerinde de bulunduğu sözkonusu kesitin sunulması, bütün yıkımların ortasında dünyanın geleceği adına toprağa düşmüş bir muştu tohumunun bulunduğunu hatırlatmak için olsa gerektir. Bir yanda bazı topluluklar korkunç yıkımlarla tarihe karışırken, beri yanda Hz. İbrâhim’in iki oğlu dünyayı teşrif buyuruyordu. Bu iki oğulla birlikte insanlık tarihi bambaşka bir safhaya girecek ve onların nesillerinden büyük peygamberler gelecekti. Bunu haber vermekle Kur’ân-ı Kerîm, Mekke’de çok zor şartlar altında bulunan Resûl-i Ekrem ve beraberindeki mü’minleri, ayrıca her dönemde aynı şartlar altında bulunan mü’minleri teselli etmekte, onların sabrını ve şevkini artırmakta ve her zaman aynı hâdiselerin yaşanabileceğini, zorlukların altında büyük muştuların bulunduğunu dikkatlere yüzde yüz kesinlik bildiren bu sözleri üzerine İbrâhim gerçeği anladı ve Rabbinin hükmüne boyun eğdi. Daha sonra melekler inkârcıları helak etmek üzere Lût kavmine gittilerHûd Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriHûd Suresi 75. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan Abdülkadir Geylani Bakara Süresi 74-75-76 ve 77. Ayetin TefsiriBundan sonra kalpleriniz katılaştı Allah korkusuyla titreyen kalpleri yumuşatan ölüyü diriltme hadisesinden sonra kalpleriniz tam bir kasvetle katılaştı, karakterleriniz kir ve pas tuttu. Bu büyük deliller / ayetler sizin kalplerinize tesir etmeyip, onlar kaskatı bir hale geldi. Onlar adeta taş gibi, hatta ondan daha sertKalpleriniz sertlikte ve katılıkta, yontulmayan ve tesir kabul etmeyen taş gibi oldu. Hatta sertlikte taştan daha sert oldular. Çünkü o sert kayalar bile belli bir güç ve kuvvet karşısında duramayıp tesir alır da, sizin kalpleriniz asla etkilenmez Zira öyle taşlar vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Halbuki sizin kalpleriniz, zat denizine bağlı arklar vasıtasıyla, nebi ve resullerin dili üzere gelen marifet ırmaklarından bile öyle taşlar vardır ki, çatladığı zaman içinde su çıkar Üzerinden uzun bir zamanın geçmesiyle birlikte o taşlar kendiliğinden veya harici bir sebeple çatlar, yarılır ve içine su girer de; sizin kalpleriniz ne kendiliğinden, ne de harici bir sebepten etkilenmez. Ve yine öyle taşlar da vardır ki, Allah korkusuyla yukarıdan aşağıya yuvarlanırBazı taşlar da kuvvetli yağmurlar, sert rüzgarlar, ağır zelzeleler gibi afakta zuhur eden ap-açık ayetleri, burhanları görerek yüksek yerlerden yuvarlanarak düşerler de; sizin kalpleriniz, sizi bazen teşvik etmek, bazen da korkutmak için Rabbinizden size inen göz kamaştıracak kadar açık ayetlerden etkilenmez. Bu ayetler onları en açık, en keskin bir şekilde azarlamak, paylamak, müminleri teşvik etmek ve onları benzer durumlarda sakındırmak için hem dünyada hem de ahirette faydalı olan tesiri kabul etmemişlerdir. Halbuki kaskatı ve kabiliyetsiz olan taş bile tesir kabul etmektedir. Dolayısıyla onların durumları taştan daha kötü ve onlar kayadan daha birlikte hakikati ve örtmek suretiyle Allah’ı kandırmaya çalışıyorsunuz ve onun sizden gafil olacağını zannediyorsunuz. Halbuki Allah yaptıklarınızdan gafil değildir Bakara 74 Halbuki onların zatlarının ve bedenlerinin muzhiri olan Allah, velev ki göz açıp kapayacak kadar bile gafil Hak, İsrail oğullarına bahşettiği çeşitli nimet ve iyilikleri zikretmekte, buna karşılık onların zulümlerini, düşmanlıklarını, küfran-ı nimet ve nankörlüklerini sıralamaktadır. Cenab-ı Hak bununla, Yahudilerin imanı ve onların Hz Peygamber’e bağlanmaları ve müminlerle ilişkilerindeki hedefleri konusunda Muhammed’i müminleri bilgilendirmeyi ve onların uyanık olmalarını sağlamayı murat etmekte sizin onlar hakkındaki umut ve beklentileriniz boş’ size inanmalarını mı bekliyorsunuz? Onların kıssalarını işitmediniz mi? Onların çirkinliklerini, aşağılıklarını, üzerlerine vurulan zillet damgasını ve kendilerine gönderilen peygamberlere karşı sergilemiş oldukları kötü muameleyi bilmiyor musunuz? Bu durumda Peygamberimize inanmalarını ve hallerini bilmenize rağmen onların Allah rızası için sizinle güzelce geçinmelerini mi bekliyorsunuz?Onlardan bir grup vardır ki, Allah kelamını işitirler de sonra iyice anladıktan sonra onu tahrif ederler. Bunu da bile bile yaparlar Bakara 75 Mütevatir olarak nesilden nesile anlatılan şu gerçeği işitmediniz mi? Onların önceki nesillerinden bir zümre vardı. Onlar, Hak’tan kendilerine inen ayetleri, yani Tevrat’ta Hz Peygamber’in vasıflarıyla ilgili yerleri okudukları zaman, bundan rahatsız oluyorlar ve onun peygamber olarak gönderilmiş olmasına bir türlü tahammül Muhammed’in zamanı yaklaşıp bazı alametler belirince, Hz Muhammed’in kendi kitaplarında belirtilen peygamber olduğunu anladılar, haset ve inatlarından dolayı o ayetleri değiştirdiler. Bunu yaparken inatlarının ve tekebbürlerinin bizatihi farkında idiler. Başbaşa kaldıklarında,işin hakikatını bildikleri halde Hz Muhammed kendi kitaplarında belirtilen peygamber olsa bile ona inanmayacağız. Çünkü o Arap’dır, bizden değildir demeye karar onlardan kimileri de, asli pisliği ve cibilliyetindeki bozukluk yerinde durduğu halde, sırf dünyevi menfaat ve maslahat için zahiren iman ve tasdik etmişlerdir. Bunlar onların en çirkin ve kötüleridir. Onlar müminlere rastladıkları zaman biz de iman ettik’ dediler. İmanlarında ihlaslı müminlere rastladıklarında, sizin peygamberinize inandık. Onun Tevrat’ta belirtilen peygamber olduğu kesindir. Onun Rabbi katından getirdiği her şeyi tasdik ediyoruz’ ile başbaşa kaldıkları zaman ise derler ki; Allah’ın size açtıklarını onların Rabbiniz indinde size karşı delil olarak kullanmaları için mi anlatıyorsunuz?Münafıklar, küfürlerini açıkça ve ısrarlıca ilan edenlerle baş başa kalıp birbirleriyle fikir alış-verişinde bulundukları ve şikayetler yayıldığı zaman, her bir grup diğerine şöyle der Bu adam hakkında ne dersiniz? Nasıl da yükselmekte? O, olsa olsa Tevrat’ta vaadedilen peygamber Yahudiler! Onun hakkında ne biliyorsunuz? Onun hakkında Allah’ın kitabında onun vasıflarıyla ilgili olarak haber verdiği şeyleri onlara, size karşı Rabbinizin huzurunda galip gelsinler diye mi anlatıp duruyorsunuz? Utanın! Utanın! Yoksa, kitabınızı tahrif ediyor ve o peygamberin vasıflarını ondan siliyor musunuz? Yoksa, kıskançlık ve taassunuzdan dolayı mı ona teslim olmuyorsunuz?Akletmiyor musunuz Bakara 76 Bunu hiç düşünüp teemmül etmiyor musunuz, ey bu adamın Hz Peygamber durumu hakkında babalarının dinine uymuş olanlar? Birbirlerinden ayrılıncaya kadar onlar arasında bu tür hezeyanlar, saçmalıklar cereyan edip Peygamberlerin en kamili! Onlara şöyle söyler; Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilmektedir Bakara 77Aslında yaratılışları idrak ve şuur üzerine olan bu kimseler, zahirlerine de, batınlarını da kuşatmış olan Allah Tealanın her yerde hazır ve nazır olmasıyla, onların inat ve inanç ile uygun düşmeyen sözlerini bildiğini bilmiyorlar mı? Bu onların alimlerinin ve akıllılarının Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C1 / bkz 84-85 Hûd sûresi 71. ayetinde Sare Validemize ne müjdelenmektedir? Hûd sûresi 71. ayetin meali ve tefsiri. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır “İbrâhim’in karısı da ayakta durmuş dinliyordu; bu sözleri duyunca güldü. Ona da İshâk’ı, İshâk’ın ardından da Yakûb’u müjdeledik.” Hûd sûresi, 71 Lût kavmini helâk etmeye giden melekler önce İbrâhim aleyhisselâm’a uğradılar, onların melek olduğunu bilmeyen Hz. İbrâhim hemen bir dana kesip kızarttı. Misafirlerin bunu yemediklerini görünce korkuya kapıldı, bunun üzerine melekler kendilerini tanıttılar. İşte bu esnada Hz. İbrâhim’in hanımı Sâre, misafirlere hizmet için ayakta durmuş bekliyor ve konuşmaları dinliyordu. Kendileri için yemek hazırladıkları misafirlerinin melek olduğunu öğrenince, âyet-i kerîmede belirtildiği üzere gülmeye başladı. Melekler de ona İshâk’ı dünyaya getireceğini, daha sonraları da torunu Yakub’un doğacağını müjdelediler. O tarihte Hz. İbrâhim, müfessirlerin belirttiğine göre 120, karısı Sâre de 90 yaşındaydı. Âyet-i kerîmenin devamında belirtildiği üzere Sâre bu müjdeye şaştı ve “Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi.” Melekler de ona, bunun Allah Teâlâ’nın rahmet ve bereketiyle mümkün olacağını söylediler. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları Hûd Sûresi 77-80. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Hûd Sûresi Hakkında Hûd sûresi Mekke’de inmiştir. 123 âyettir. İsmini, 50-60. âyetler arasında kıssası anlatılan Hûd almıştır. Mushaf tertîbine göre 11, nüzûl sırasına göre 52. sûredir. Hûd Sûresi Konusu Hûd sûresinde itikat konuları, özellikle Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlik gerçeği ve bunun önceki toplumlardaki tezâhürü ele alınmaktadır. Bunu misallendirmek üzere Hz. Hûd, Hz. Sâlih, Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Hz. Şuayb ve Hz. Mûsâ gibi peygam­berlerin kıssaları, Yûnus sûresine göre daha geniş bir çerçevede anlatılmaktadır. Bu misallerden hareketle Kur’an’ın mûcize oluşu, öldükten sonra diriliş, hesap ve âhiret hayatıyla alakalı mevzulara dikkat çekilmektedir. Hûd Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada on birinci, iniş sırasına göre elli ikinci sûredir. Yûnus sûresinden sonra, Yûsuf sûresinden önce Mekke döneminin son bir yılı içinde nâzil olmuştur. 12, 17 ve 114. âyetlerinin Medine’de indiği yolundaki görüş müfessirlerin çoğunluğunca kabul edilmemiştir İbn Âşûr, XI, 311; Reşîd Rızâ, XII, 2; Ateş, IV, 291. Hûd Sûresi Fazileti Allah Resûlü Hûd sûresinin fazileti hakkında şöyle buyurur “Cuma günü Hûd sûresini okuyun.” Dârimî, Fezailü’l-Kur’an 17 Yine Efendimiz sûresi ve Vâkıa, Hâkka, Mürselât, Nebe’ ve Tekvîr gibi kardeşleri beni ihtiyar­lattı” Tirmizî, Tefsir 57/3297 beyânıyla da sûrenin muhtevasının önemine ve bildirdiği sorumlulukların ağırlığına dikkat çeker. Çünkü bu sûrelerde fevkalade tesirli bir üslûp­la önceki peygamberlerin tevhid mücadelesinden kesitler sunulmakta, kalpleri derinden sarsan kıyamet sahneleri tasvir edilmektedir. وَلَمَّا جَٓاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا س۪ٓيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هٰذَا يَوْمٌ عَص۪يبٌ ﴿٧٧﴾ وَجَٓاءَهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ اِلَيْهِ وَمِنْ قَبْلُ كَانُوا يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۜ قَالَ يَا قَوْمِ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ بَنَات۪ي هُنَّ اَطْهَرُ لَكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ ف۪ي ضَيْف۪يۜ اَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَش۪يدٌ ﴿٧٨﴾ قَالُوا لَقَدْ عَلِمْتَ مَا لَنَا ف۪ي بَنَاتِكَ مِنْ حَقٍّۚ وَاِنَّكَ لَتَعْلَمُ مَا نُر۪يدُ ﴿٧٩﴾ قَالَ لَوْ اَنَّ ل۪ي بِكُمْ قُوَّةً اَوْ اٰو۪ٓي اِلٰى رُكْنٍ شَد۪يدٍ ﴿٨٠﴾ Karşılaştır 77 Elçilerimiz Lût’a gelince, onlara sapık kavminin musallat olabileceğinden dolayı endişeye kapıldı, bu yüzden göğsü daraldı ve “Bugün, gerçekten pek çetin bir gün olacak!” dedi. Karşılaştır 78 Daha önceden de o çirkin işleri yapmaya alışık olan kavmi koşarak, itişe kakışa Lût’un yanına geldiler. Lût onlara “Ey kavmim! İşte şunlar benim kızlarım; sizin için en temiz olanı onlarla evlenmenizdir. Allah’tan korkun ve misafirlerime karşı beni rezil etmeyin. İçinizde aklı başında bir adam yok mu!” dedi. Karşılaştır 79 Dediler ki “Sen de gâyet iyi biliyorsun ki, bizim senin kızlarında gözümüz yok. Sen, aslında bizim ne istediğimizi de pekâlâ biliyorsun.” Karşılaştır 80 Lût da “Keşke size karşı koyabileceğim bir kuvvetim olsaydı yahut sağlam bir kaleye sığınabilseydim!” dedi. TEFSİR Melekler, Hz. İbrâhim’den ayrıldıktan sonra yine genç delikanlılar kılığında Hz. Lût’a geldiler. Lût bunları insan sandığı için endişeye kapıldı, oğlanlara düşkün olan kavminin bu genç misafirlere Musallat olacağından korktu, içi iyice daraldı. Korktuğu gibi de oldu. Lût’un evine genç, güzel delikanlıların geldiğini haber alan kavim, hemen itişe kakışa koşarak Hz. Lût’a geldiler, delikanlıları kendilerine teslim etmesini istediler. Çünkü onlar daha önce böyle kötülükleri yapmaya alışmışlar; iffet ve haya duygularını tamamen yitirmişlerdi. Hz. Lût, misâfirlerini korumak için onlara kendi kızlarıyla veya peygamber olması hasebiyle kızları mevkiinde sayılan kavminin diğer kadınlarıyla meşrû yollarla evlenmelerini teklif etti. Misafirlerine karşı kendini mahcup etmemelerini, utandırmamalarını âdeta yalvarırcasına istedi “İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?” serzenişinde bulundu. Fakat kavmi taleplerinde direndiler. Bu durum karşısında Hz. Lût, o kadar daraldı ki “Keşke size karşı koyabileceğim bir kuvvetim olsaydı yahut sağlam bir kaleye sığınabilseydim!” Hûd 11/80 demek mecburiyetinde kaldı. Derken Kaynak Ömer Çelik Tefsiri 11-HÛD 108. Ayet وَأَمَّا الَّذِينَ سُعِدُواْ فَفِي الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ إِلاَّ مَا شَاء رَبُّكَ عَطَاء غَيْرَ مَجْذُوذٍ Ve emmâllezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ şâe rabbuke, atâen gayra meczûzmeczûzin. Bayraktar Bayraklı Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada süreli kalacaklardır. Bu, bitmez-tükenmez bir lütuftur. Edip Yüksel Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece bahçede kalıcıdırlar. Efendin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu. Erhan Aktaş Mutlu olanlar ise, Cennet’tedirler. Rabb’in aksini dilemedikçe, gökler ve yer durdukça, orada sürekli kalacaklardır. Bu kesintisiz bir iyiliktir. Muhammed Esed Bahtiyar olanlara gelince, onlar da dünyada yaptıklarından ötürü cennette yaşayacak ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar. Mustafa İslamoğlu Ve bahtiyar olanlara gelince işte onlar da Rabbin aksini dilemedikçe, gökler ve yer orada durduğu sürece içerisinde yerleşip kalacaklar kesintisiz bir bağış olarak!.. Süleyman Ateş Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Bu, kesintisiz bir vergidir!. Süleymaniye Vakfı Mutlu olanlar da Cennet’tedirler. Gökler ve yer durdukça onlar da orada kalacaklardır. Rabbinin çıkaracakları başka[*]. Onlara yapılan kesintisiz bir ikramdır. [*] ... Yaşar Nuri Öztürk Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...

hud suresi 75 ayet tefsiri