vBXPJ. Yasama Yürütme yargı,Tarihte bu konuyu anlamıyorum batı cephesine komutan atanması yürütme şunlar şunlar yapılması yasa, şu yürütme,şu yargı nasıl ayırt etmeli, bildiğiniz yasama yürütme yargıya örnekler verebilirmisiniz günümüzden örnek vereyim. yasama yetkisi meclisin, yürütme yetkisi hükümetin, yargı yetkisi de bağımsız mahkemelerindir. milli mücadele döneminde ise kararların çabuk alınıp, çabuk ve etkili uygulanabilmesi için yasama-yargı-yürütme yetkileri meclise birleştirilmiştir. buna da güçler birliği denir. günümüzde türkiye cumhuriyetinde güçler ayrılığı ilkesi vardır, ilk cümlede örneklendirdiğim gibi. bildigim kadariyala yasama kanun yapma yürütme uygulamak faaliyete gecirmek yargiyida bilmiyorum ücü bi arada olursa gücler birligi oluyodu quoteOrijinalden alıntı hmac günümüzden örnek vereyim. yasama yetkisi meclisin, yürütme yetkisi hükümetin, yargı yetkisi de bağımsız mahkemelerindir. milli mücadele döneminde ise kararların çabuk alınıp, çabuk ve etkili uygulanabilmesi için yasama-yargı-yürütme yetkileri meclise birleştirilmiştir. buna da güçler birliği denir. günümüzde türkiye cumhuriyetinde güçler ayrılığı ilkesi vardır, ilk cümlede örneklendirdiğim gibi. hocam, arkadasın sorusuna net bir cevap vermemişsin. Kavram olarak yasama,yurutme,yargı nedir? Bir örnek.. Ben de merak ediyorum acıkcası. yasama meclis yürütme hükümet yargı mahkeme bunu bil yeter quoteOrijinalden alıntı pan-river quoteOrijinalden alıntı hmac günümüzden örnek vereyim. yasama yetkisi meclisin, yürütme yetkisi hükümetin, yargı yetkisi de bağımsız mahkemelerindir. milli mücadele döneminde ise kararların çabuk alınıp, çabuk ve etkili uygulanabilmesi için yasama-yargı-yürütme yetkileri meclise birleştirilmiştir. buna da güçler birliği denir. günümüzde türkiye cumhuriyetinde güçler ayrılığı ilkesi vardır, ilk cümlede örneklendirdiğim gibi. hocam, arkadasın sorusuna net bir cevap vermemişsin. Kavram olarak yasama,yurutme,yargı nedir? Bir örnek.. Ben de merak ediyorum acıkcası. yasama, ülkede yasaları belirleme, yasaları yapmaktır. türkiye büyük millet meclisi bir yasama organıdır örneğin. yasa yapar. yürütme görevi de hükümettedir. yasamanın belirlemiş olduğu yasaları uygular. yargı ise, yasaları yorumlar ya da anlaşmazlıkların çözümlenmesine yardımcı olur. örneğin mecliste bir yasa tasarısı görüşülüyor, ya muhalefet partileri bunu anayasa mahkemesine götürür; ya da tasarı meclisten geçip cumhurbaşkanına gelir, o da veto eder ve yine anayasa mahkemesine götürür. anayasa mahkemesi de hukuk yönünden değerlendirip bir karar vererek sorunu çözer. ama buradan gelen sorular bu yönden gelmez bence, ben pek görmedim. genelde güçler ayrılığı ve güçler birliği soruluyor. dediğim gibi, milli mücadele döneminde kararların daha çabuk alınıp, yine daha çabuk ve daha etkili uygulanabilmesi için yasama-yürütme-yargı yetkilerinin hepsi millet meclisinde birleştirilmiştir. bu güçler birliği ilkesidir. şu anda bizim ülkemizde geçerli olan sistem ise güçler ayrılığı. yani her görevin kendi yapısına ait olduğu durum. quoteOrijinalden alıntı hmac quoteOrijinalden alıntı pan-river quoteOrijinalden alıntı hmac günümüzden örnek vereyim. yasama yetkisi meclisin, yürütme yetkisi hükümetin, yargı yetkisi de bağımsız mahkemelerindir. milli mücadele döneminde ise kararların çabuk alınıp, çabuk ve etkili uygulanabilmesi için yasama-yargı-yürütme yetkileri meclise birleştirilmiştir. buna da güçler birliği denir. günümüzde türkiye cumhuriyetinde güçler ayrılığı ilkesi vardır, ilk cümlede örneklendirdiğim gibi. hocam, arkadasın sorusuna net bir cevap vermemişsin. Kavram olarak yasama,yurutme,yargı nedir? Bir örnek.. Ben de merak ediyorum acıkcası. yasama, ülkede yasaları belirleme, yasaları yapmaktır. türkiye büyük millet meclisi bir yasama organıdır örneğin. yasa yapar. yürütme görevi de hükümettedir. yasamanın belirlemiş olduğu yasaları uygular. yargı ise, yasaları yorumlar ya da anlaşmazlıkların çözümlenmesine yardımcı olur. örneğin mecliste bir yasa tasarısı görüşülüyor, ya muhalefet partileri bunu anayasa mahkemesine götürür; ya da tasarı meclisten geçip cumhurbaşkanına gelir, o da veto eder ve yine anayasa mahkemesine götürür. anayasa mahkemesi de hukuk yönünden değerlendirip bir karar vererek sorunu çözer. ama buradan gelen sorular bu yönden gelmez bence, ben pek görmedim. genelde güçler ayrılığı ve güçler birliği soruluyor. dediğim gibi, milli mücadele döneminde kararların daha çabuk alınıp, yine daha çabuk ve daha etkili uygulanabilmesi için yasama-yürütme-yargı yetkilerinin hepsi millet meclisinde birleştirilmiştir. bu güçler birliği ilkesidir. şu anda bizim ülkemizde geçerli olan sistem ise güçler ayrılığı. yani her görevin kendi yapısına ait olduğu durum. simdl harika oldu. Ellerine saglık teşekkürler arkadaşlar hepinize cumhuriyet dönemi için öğrenmek istiyorum, yasama yürütme yargıya örnekler verebilirmisiniz mesela 1920 istiklal mahkemeleri TBMM yargı yetkisini kullandı sizin bildiğiniz örnekler varmı quoteOrijinalden alıntı petek118 teşekkürler arkadaşlar hepinize cumhuriyet dönemi için öğrenmek istiyorum, yasama yürütme yargıya örnekler verebilirmisiniz mesela 1920 istiklal mahkemeleri TBMM yargı yetkisini kullandı sizin bildiğiniz örnekler varmı Hıyanet-i Vataniye kanununun çıkarılması Yasama Bunun meclishükümet= meclis hükümeti sistemi olduğu için tarafından yürürlüğe konması Yürütme İstiklal Mahkemeleri'nin suçluları yargılaması Yargı quoteOrijinalden alıntı petek118 Yasama Yürütme yargı,Tarihte bu konuyu anlamıyorum batı cephesine komutan atanması yürütme şunlar şunlar yapılması yasa, şu yürütme,şu yargı nasıl ayırt etmeli, bildiğiniz yasama yürütme yargıya örnekler verebilirmisiniz Meclis yani yasa yapan kuruluş >>>>>>> Yasama Hükümet ve hükümetin yönettiği devlet, tüm idare devlet işleri >>>>>>>>> Yürütme Mahkemeler, yargılama faaliyeti>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> yargı Batı Komutanlığına A şahsının atanması atama ile yapılır. Atama da devletin yaptığı bir faaliyettir. Yürütmedir. Meclis kanun çıkarır yasamadır. Mahkeme yargılar yargıdır. Sayfaya Git Sayfa
Olması gereken, yasama yürütme ve yargı arasında güçler ayrılığı ilkesi çerçevesinde bir işbölümü olması, halkın iradesiyle seçilen vekillerin oluşturduğu parlamentonun millet adına çıkardığı yasaların, iktidar tarafından uygulanıp, bu yasalara aykırılıkların da yargı tarafından belirlenmesi. Böyle ideal bir durumda, yasamanın temelde milli çıkarları ve menfaatleri öne koyacağını, yürütmenin hukuk devleti ilkesine saygılı olarak, insan hak ve hürriyetlerini geliştirmek için çalışacağını, yargının da her türlü haksızlığa karşı etkin, hızlı, adil karar vereceğini varsayıyoruz. Gerçekte olan ne? Nanay. Türkiye'de güçler ayrılığı, çarpımı, bölümü filan falan öyle bir şey yok. Bir güç var, o da bir kişide toplanmış durumda. İktidar partisinin genel başkanı, badem bıyıklı asabi şahsiyet. Seçim sistemi ve siyasal partiler kanunu nedeniyle milletvekilli listelerini tek elden genel başkanlar düzenliyor. Parti teşkilatı / örgütü zaten bir tane adama, parti başkanına bağlı. Efendim kim belediye başkan adayı olacak, kim belediye meclis üyesi olacak, hepsi bu şahsın iki dudağı arasında. Bu şekilde "seçilen" milletvekilleri TBMM'de bir araya gelir kendilerini seçen şahsı Başbakan olarak seçer. Kabine kurulur, güvenoyu verilir, orada da iş biter. Gidin bakın, kaç AKP milletvekilinin bir tane yasa teklifi var? Önceden emir verilenler, bir iş halletmek için gönderilenler hariç kaç tane AKP milletvekili herhangi bir yasa yapma faaliyeti içerisinde? Gidin bakın Şamil Tayyar 8 aydır milletvekili, 1 tane yasa teklifi hazırlamamış, bir tane sözlü / yazılı soru önergesi yok. 240 gündür faaliyette olan TBMM'de adamcağız bir kere, o da başkasının hazırladığı teklife imza atmış, hepsi bu. Gaziantep'in hiç mi sorunu yok kardeşim? Güllük gülistanlık mı Antep? Bu memlekette bir tane bile Şamil Tayyar'ın görüp, gündeme getirebileceği, değiştirilmesini istediği kural yok mu? Günde 16 saat çene kasına kuvvet sağda solda cadı avcılığı gibi ergenekoncu avcılığı yapan bu adam, memleket ile ilgili bir tane sorunu tespit edip de bir şey öneremiyor mu? Öneremez. Çünkü bunlar milletin vekili değil, parti başkanının vekili. Hepsi mensup oldukları, kendilerine bu makamı kazandıran odakların amaç ve istekleri doğrultusunda halis bir şekilde çalışmakla mükellefler. Dolayısıyla esasında işlerini yapıyorlar, esasında tam da kendilerini seçenin istediği gibi hareket ediyorlar, sadece o hareket ile beklenen, demokratik bir topluma yakışan hareket birbirini tutmuyor. Şimdi yasama güya yürütmeyi denetleyecek. Gel külahıma anlat. Neyi denetleyecek? Dikkat etsin de kendi denetlenmesin. Zaten tam da böyle oluyor yürütme organının başı "şok" baskınlarla TBMM'yi basıp "vekiller çalışmalara devam ediyor mu" diye öğretmen edasıyla kontrol ediyor. Yasamanın bir manevi itibarı var, TBMM milli iradenin bir araya geldiği yer, bir ton sembolizm değil mi? Al işte adam basıyor, fırça çekiyor, vekiller de müdür görmüş çocuk gibi koştura koştura genel kurula koşuyor. Geçenlerde, bir tanesi yazık kapıya sıkıştı. Ambulansla kaldırdılar. Yasamanın hali bu. Demek ki yasama gücü de tek bir kişinin elinde, badem bıyıklı asabi şahısta toplanmış. Yargının ise hali, içler acısı bile değil. Adalet Bakanının hazırladığı listeyle HSYK üyeleri seçildikten sonra 22 üyenin 17 tanesi net olarak Adalet Bakanlığı ile Cumhurbaşkanı kooperatifi yani yürütme tarafından belirlenmiş durumda. Denizfeneri davasına bakan savcıyı şak diye görevden alıp, sanıkları emirle dışarı çıkartıyorlar, Hizbullah davasında "tesadüfen" bütün militanlar dışarı çıkıyor, bir bakmışsınız Mustafa Balbay 450 gündür tecritte yaşıyor. Ne yargısı? Özel yetkili mahkeme diye bir saçmalığın olduğu bir ülkede özgür, bağımsız, tarafsız yargıdan bahsedilebilir mi? Bu ülkenin adalet bakanlığı utanmadan özel yetkili mahkemelerle ilgili verileri açıkladı. Özel yetkili mahkemede ortalama bir dava 933 gün sürüyor. Soruşturma ve kovuşturma süresinin toplamı bu kadar. 933 gün sonunda başlayan her 10 soruşturmanın ancak 2 tanesinde mahkumiyet çıkıyor. 2010 yılında özel yetkili savcılar 68 bin 100 kişiye soruşturma açmış, bu soruşturmalar ortalama 648 gün sürmüş ve yarısına kamu davası bile açılmamış. Rejim bu. Sonra gel bana bağımsız, tarafsız yargıdan bahset. Adamları 10 seneye kadar tutuklu yargılama hakkı olan bir mahkeme mi olur? Karar vermeden ceza verebilen bu mahkemeler siyasetten bağımsız mı olacak şimdi? Yani toplayalım, yasama, yürütme, yargı diye bir şey yok, güçler ayrılığı, çarpımı, bölümü, frenler dengeler mekanizması filan hiçbir şey yok. Ne var? Badem bıyıklı asabi şahsiyet var. O kadar. Yasama da o adam, yürütme de o adam, yargı da o adam. O yüzden kupa töreni yapabilmek için Abdürrahim bey gidip Başbakanı arıyor. Başka ülkede adama deli derler, burada bir de gerine gerine anlatıyor. Bir de cemaat var. Neden cemaat? Çünkü bu güç merkezlerine sızmanın AKP dışındakli bir başka yolu da cemaatten geçiyor. Örgütlü sermayesi, formasyon sahibi kitlesi ve ulaşabildiği popülasyon ile cemaat zaten bir güç odağı. AKP iktidarı döneminde de devletin kritik kadrolarına cemaate mensup şahıslar yerleştirildi. Özellikle polis ve yargıda güçlü bir örgütlenme olduğunu biliyoruz. Ancak bu insanların kendi cemaatlerinin mi, hükümetin mi, hukukun mu çıkarlarını gözettiğini, hangi durumda hangisini hangisine tercih edeceklerini, iç hiyerarşilerini, kimin kime hesap verdiğini, o hesap verenlerin topladıkları hesapları kime sorduğunu bilmiyoruz. Cemaat, gerçekten de bilinmez, tutulmaz, görülmez bir yapı. Sivil toplum filan değil, normal şartlar altında "secret society" denecek bir örgütlenme. Allah muvaffak etsin. Dördüncü erk olarak hayatımıza yerleştiler. Cemaat Fenerbahçe'yi niye eleştirsin tartışmasını izliyorum, bu kadar adamın işin en önemli yönünü bu kadar bilinçli bir şekilde atlamasına illet oluyorum. Ne o? Şu cemaat dahi kendisinde böyle bir güç olduğunu kabul ediyor. Yani cemaatçi yazarlar, Fehmi Koru, Ruşen Çakır gibi isimler ve ötekiler, hiçbiri cemaatin böyle bir gücü olmadığını, polis içerisindeki örgütlenmenin topladığı bulguları, cemaate yakın medya mensuplarına sızdırıp kamuoyu algısı üretme / yaratma operasyonu yapamayacağını, zaten kendilerine bağlı bir savcı / hakim ağı da olmadığını, bu hakim ve savcıların da bu amaçlar doğrultusunda hareket edemeyeceğini söylemiyor. Hepsi alttan alta ama son derece belli bir üslupla diyor ki "Evet cemaatin böyle bir gücü var, bunu yapacak polisi, hakimi, savcısı, medyası var. Haksız olduğunu bile bile, ele geçirmek istediğimize operasyon yapabiliriz" Sonra Fehmi Koru şöyle devam ediyor "Ama çalışma şekli bu değil, Fenerbahçe'yi ele geçireceğine patlıcanbahçe diye bir kulüp kurar" Ekrem Dumanlı "bundan cemaatin bir yararı yok diyor, Fenerbahçe'yi ele geçirecek de ne olacak". Bir başkasının yorumu daha ilginç "Fethullah Gülen Galatasaray'a sempati duyuyor o yüzden ele geçirmez" Kardeşim siz deli misiniz? Devlet tarafından denetlenemeyen, üyelik bağları, nasıl üye olunduğu, üyelerin hakları belli olmayan, iç hiyerarşisi belirsiz, amaçları muğlak, finans kaynakları kapalı ve şeffaflıktan uzak, yönetim şekli, örgütlenme modeli bütünüyle görünmez, kamuoyu denetimine kapalı bir yapının elinde böyle bir güç olduğunu kabul etmek dahi bir demokrasi için çıldırmışlığın zirvesidir. Böyle bir demokrasi mi olur? Eğer böyle bir örgütlenme ve böyle bir güç varsa, bu adamlar bunu yapabilecek durumdadır. Cemaat ne derse desin, İstanbul emniyetinde kendisine bağlı birimler tarafından örgütlenmiş, bu birimler tarafından yine kendisine bağlı medya mensupları ve organlarına servis edilmiş bir soruşturma, bu medya mensupları ve organlarının propagandası, suçlayıcı başlıkları ile devam eden bir dava süreci gördük. Eğer cemaat ve kimse onun bu işlere bakan kişisi kendisinin bu işin içerisinde olmadığını göstermek istiyorsa çok basit üç cümleyle bu işin dışında kalabilirdi "masumiyet karinesi, adil yargılanma ve soruşturmanın gizliliği" Adam gibi masumiyet karinesine yollama yapıp, hakkında yargı kararı olmayan insanları suçlamasalardı, adil yargılanmaya saygı gösterip suçlayıcı manşetlerle yargıyı baskı altına almaya ve toplumda da bir algı yaratmaya çalışmasalardı, soruşturmanın gizliliğine az biraz saygı gösterip milletin karısıyla yaptığı telefon konuşmalarını bile basmasalardı zaten bu işin içinde olmayacaklardı. Şimdi Ruşen ile Fehmi sabah akşam yazsınlar, bütün bu suçları işleyenler, ilgimiZ yok dese de artık ilgileri var. Dahasını da söyleyelim Mit Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması ile gördük ki, esasında bu örgütlenme kimi hareketleriyle iktidarın da kontrol / denetiminde değil. Bağımsız hareketler yaparak hükümeti de sıkıştırabiliyor. Sıkıştırabiliyor da, Nihayetinde kardeşim bu seçim sistemini ve siyasal partiler kanununu değiştirmeyen kim? Nihayetinde yargı bağımsız, tarafsız hareket etmiyorsa, bunun sorumlusu herhalde armut ağaçları değil, badem bıyıklı asabi şahsiyet. Eğer, özel yetkili mahkemelere verilen yetkileri özel amaçları için kullanan bir örgütlenme varsa, bununla esnflar ve sanatkarlar odası değil, bu hükümet uğraşmak zorunda. İçişleri Bakanlığı adamın elinde, Adalet Bakanlığı adamın elinde, Devlet Denetleme Kurulu adamın elinde. Açtırsın soruşturmaları? 6 Temmuz tarihinde 19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettik diye açıklama yapan emniyet müdürüne ne oldu? Açıldı mı bir soruşturma? Var mı ceza alan bir tane polis memuru? O zaman eğri oturup doğru konuşacağız. Nihayetinde bu soruşturmadan sorumlu olan, nihayetinde bu işlere müsaade eden, cevaz veren, nihayetinde hukukun doğru ve düzgün işlemesini engelleyen Ekrem Dumanlı değil, Recep Tayyip Erdoğan. Sen 10 senedir memleketi yöneteceksin, ondan sonra daha hala her olayda o yaptı, bu yaptı diye bahane üreteceksin. Yok böyle bir saçmalık. Yasama, yürütme ve yargının yanına dördüncü bir erk olarak cemaat eklendiyse bunun da sorumlusu, bu ülkede, bu şartlarda iktidardır ve bunun hesabını vermelidir. Hayaletlerle kavga edilmez, kasabanın şerifi sizi koruyacağı yerde tecavüz ediyorsa, onun yakasına yapışmak zorundasınız.
Bu yazımızda, sizlere Günümüzde Yasama Yürütme ve Yargı Yetkileri Kimdedir Kısaca bu konu hakkında bilgiler vereceğiz. Ülkemiz, devlet yönetimi politikasında insanların eşitliğini, hukukunu esas alan bir anlayışa sahiptir. Bu anlayış üzerine kurulmuş olan hukuk sistemimizde, insanların en adil şekilde yaşamaları için kuvvetler ayrılığı ilkesi esas alınmıştır. Bu ilke ile birlikte devlet yönetimi noktasında belirli güçler, belirli kurumlara verilmiş ve bu sayede adalet sağlanmıştır. Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Yürütme yetkisi Hükümet Yargı yetkisi Bağımsız mahmkemeler şeklinde güçler farklı birimlere dağıtılmıştır. Güçlerin farklı birimlerde olması, kişilerin kendi çıkarlarına değil de toplum çıkarlarına yansıyacak şekilde çalışmalar yapmasını sağlamakta, denetimin önünü açmaktadır.
Devlet yönetimi üç kısımda söz hakkına sahiptirler. Yasama, yürütme ve yargı olmak üzere demokrasinin olduğu bir ülkede olmazsa olmazlarındandır. Devlet yönetiminde kararlar verilirken kendi sorumluluk alanlarına yönelebilirler. Yasama Anayasa tarafından milletvekillerine verilen yetkilerden ibaret olup kanunlar üzerinde değişiklikler yapma haklarına sahiptirler. Bakanlar kurulunu denetleme, yürütmede olan hükümete soru önergesinde bulunma, para basılması, savaş kararı alınmasında, milletler arasında antlaşmalar, mahkemeler tarafından verilen idam cezalarını onaylamak. Yürütme Devleti yöneten organlardır Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlardan olmaktadır. Kendilerine verilen yetkiler çerçevesinde ülke yönetiminde söz hakkı olurlar. Yargı Toplum içersinde belirli kuralların çiğnenmesinden dolayı gerekli hukuksal kararlar vermekte yetkilidir. Yürütme tarafından yapılan uygulamalarda usulsüzlük yapılması durumunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından gerekli davalar açılarak yüce divan sıfatında Anayasa mahkemesinde yargılanırlar. Başa dön tuşu
Devletin Temel Organları Güçler ayrılığı ilkesine bağlı olarak Anayasa'da yasama, yürütme ve yargı organları ile kimi kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Başkentten yönetilen idari sisteme MERKEZİ YÖNETİM denir. Merkezi yönetimin başında cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulu bulunur. Devlet, yönetme görevini; YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI ORGANLARI ile gerçekleştirir. Yönetim Yapısı Yasama Kanun yapma demektir. Anayasa'mız kanun yapma yetkisini TBMM'ye vermiştir. TBMM genel seçimlerle belirlenen 550 milletvekilinden oluşur. 22 Temmuz 2007 tarihinde seçimler yapılmıştır. Yürütme TBMM tarafından çıkarılan kanunların uygulanmasıdır. Kanunları uygulama görevi cumhurbaşkanı, başbakan ve Bakanlar Kurulu'na aittir. Yargı Devletin yargı görevi bağımsızdır. Anayasa'mıza göre bağımsız mahkemeler tarafından yürütülür. Yasalar önünde herkes eşittir. 1. Yasama Organı Yasama, kanun çıkarna yetkisine sahip mekanizmadır. Türkiye'de yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce kullanılır. 1982 Anayasası'nın 7’nci maddesi, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez.” demektedir. Ancak Anayasa, “yasama yetkisi”nin ne olduğunu tanımlamamaktadır. Bununla birlikte biz, 7'nci maddeden yola çıkarak, yasama yetkisinin en azından “Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait bir yetki” olduğunu söyleyebiliriz. “Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkileri” ise 1982 Anayasası'nın 87’nci maddesinde sayılmıştır. O halde yasama yetkisini, “Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait ve 1982 Anayasası'nın 87’nci maddesinde sayılan yetkilerdir.” şeklinde Bu maddeye göre “yasama yetkisi”nin kapsamında şu yetkilerin bulunduğu söylenebilirKanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak. Bakanlar Kurulu ve bakanları denetlemek. Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek. Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek. Para basılmasına karar vermek. Savaş ilânına karar vermek. Milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak. Anayasanın 14’üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel af ilânına karar vermek. Mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek. Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek. Türkiye Büyük Millet Meclisi TBMM 550 milletvekilinden oluşur. Milletvekili seçimleri beş yılda bir yapılır. Meclis, süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Cumhurbaşkanı da Anayasa'dan kaynaklanan yetkisi çerçevesinde seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Meclis, savaş nedeniyle seçimlerin bir yıl ertelenmesini kararlaştırabilir. TBMM üyeliklerinde boşalma olması durumunda, her seçim döneminde bir kez ara seçim yapılır. Seçimler, serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerle ilgili konularda son söz Yüksek Seçim Kurulu'nundur. Yüksek Seçim Kurulu, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşur. Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme, otuz yaşını dolduran ve ilköğretimi tamamlayan her Türk yurttaşı da seçilme hakkına sahiptir. Seçim yöntemi yasayla belirlenir. Yasa, "temsilde adalet ve yönetimde istikrar" ilkelerini gözetmek zorundadır. Önce Anayasa Mahkemesi kararlarıyla saptanmış olan bu ilkeler, 23 Temmuz 1995 tarihinde yapılan son değişiklikle Anayasa'ya girmiştir. Milletvekilleri tüm milleti temsil ederler ve göreve başlarken, metni Anayasa'da yer alan andı içerler. Milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözleri ile açıkladıkları düşüncelerinden dolayı yasama dokunulmazlıkları vardır. Suçüstü durumları dışında haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılması Meclis Genel Kurulu tarafından dokunulmazlıklarının kaldırılmasına bağlıdır. Verilen cezalar milletvekillikleri sona erdikten sonra uygulanabilir. Milletvekilliğinin düşmesine Meclis karar verir. Anayasa Mahkemesi kararıyla açıklama ve eylemleri ile bağlı bulun duğu partinin kapatılmasına neden olduğu saptanmış kişilerin milletvekilliği de düşer. Milletvekilliğinden ayrılma, istemin Meclis Genel Kurulu'nda kabulüne bağlıdır. Parti sinden ayrılan milletvekillerinin milletvekilliği bağımsız olarak sürer. Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ve milletvekilliğinin düşmesine ilişkin kararların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabilir. TBMM çalışmalarını kendi yaptığı içtüzüğe göre yürütür. Anayasa ve ıçtüzük, Meclis'in komisyonlar biçiminde çalışmasını öngörmüştür. Çeşitli uzmanlık konularına göre oluşturulan komisyonlar hazırlık çalışmalarını yaparlar; son söz Genel Kurulundur. Dilekçe Komisyonu'na her vatandaş başvuruda ve şikayette bulunabilir. TBMM'nin, Anayasa ile verilen özel görev ve yetkileri yanında, yasa koymak, değiştirmek, kaldırmak, Bakanlar Kurulu'nu ve bakanları denetlemek, belli konularda Bakanlar Kurulu'na yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi vermek, bütçe ve kesinhesap yasa tasarılarını kabul etmek gibi görev ve yetkileri bulunmaktadır. Ayrıca para basılmasına, savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü durum ilanına karar vermek, uluslararası anlaşmaların imzalanmasını uygun bulmak, genel ve özel af ilanına ve mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek de TBMM'nin görev ve yetkileri arasındadır. TBMM, kuruluşundan 23 Nisan 1920 1961 Anayasası dönemine kadar 7478, 1961 Anayasası geçici döneminde 351, 1961 ve 1982 anayasaları döneminden Temmuz 1999 tarihine kadar 4393 yasa kabul etmiştir. Meclis, 28 yasayla Bakanlar Kurulu'na yetki vermiş; bu yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından 573 yasa gücünde kararname çıkarılmıştır. 2. Yürütme Organı Yürütme, yargı ve yasama ile birlikte, güçlerin ayrılığı ilkesine dayanan demokrasi rejimlerindeki üç erkten biridir. Yürütme organı Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'ndan oluşur. Yönetim birimi de Anayasa'nın yürütme bölümünde yer almış ve kimi yönetsel birimlere yine bu bölümde yer verilmiştir. Böylece, Anayasa'da adından ve örgüt yapısından söz edilen kurumlar "anayasal kurumlar" statüsü kazanmışlardır. Yükseköğretim kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Diyanet ışleri Başkanlığı bu kurumlar arasındadır. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Devlet'in başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. TBMM tarafından, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş milletvekilleri ya da milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, gizli oyla ve Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla seçilir. Görev süresi yedi yıldır. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer. Bir kimse iki kez Cumhurbaşkanı seçilemez. Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Anayasa'da metni bulunan andı içer. Cumhurbaşkanı Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Yasama, yürütme ve yargı alanına ilişkin görev ve yetkileri vardır. Yasama alanındaki görevleri; gerektiğinde TBMM'ni toplantıya çağırmak, yasaları yayımlamak ve gerekli gördüğünde yeniden görüşülmek üzere Meclis'e geri göndermek, Anayasa değişikliklerini gerekli gördüğünde halkoyuna sunmak, yasa ve yasa gücünde kararname çıkarmak, Meclis ıçtüzüğü'ne ilişkin olarak Anayasa'ya aykırılık savıyla Anayasa Mahkemesi'nde dava açmak, koşulları oluştuğunda TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermektir. Yargıya ilişkin görevleri de, yüksek mahkemelere üye seçmekle sınırlıdır. Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve onun önerisi üzerine Bakanları atar. Yabancı ülkelere Türk Devleti'nin temsilcilerini gönderir; Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilen yabancı devletlerin temsilcilerini kabul eder. Anayasa, Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bölümde iki anayasal kuruma yer vermiştir Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Devlet Denetleme Kurulu. Devlet Denetleme Kurulu, yönetimin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verim li biçimde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla görev yapar. Cumhurbaşkanı'nın isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinde, her düzeydeki işçi ve işveren meslek örgütlerinde, kamuya yararlı dernekler ve vakıflarda her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yürütür. Silahlı Kuvvetler ve yargı organları Devlet Denetleme Kurulu'nun görev alanı dışındadır. Bakanlar Kurulu Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Bakanlardan oluşur. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından milletvekilleri arasından atanır. Bakanlar, milletvekilleri ya da milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasın dan Başbakan tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanı'nca atanır. Bakanların görevlerine, gerektiğinde Başbakan'ın önerisi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından son Kurulu oluştuğunda, programı TBMM'nde okunur ve güvenoyuna başvurulur. Güvenoyu alan hükümet göreve başlar ve Bakanlar Kurulu genel siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görev, yetki ve örgütsel oluşumu yasayla olur. Her bakanlığın ayrı bir görev ve örgüt yasası vardır. Anayasa'nın, Bakanlar Kurulu ile ilgili bölümünde ulusal savunmaya da yer verilmiştir. Bu bölümde görev ve yetkileri düzenlenen kurumlar, Başkomutanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu'dur. Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma, ıçişleri ve Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı'ndan oluşur. Ulusal güvenlik siyasetinin belirlenmesi, saptanması ve uygulanması ile ilgili kararlar alır. Bu kararları Bakanlar Kurulu'na tavsiye eder. Kurul'un, devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü önlemlere ilişkin kararlar Bakanlar Kurulu'nca öncelikle dikkate alınır. Yönetim Yönetim, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve yasayla düzenlenir. Yönetimin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Türkiye, merkezi yönetim olarak iller, ilçeler, bucaklar ve köyler biçiminde yapılanmıştır. Yerel yönetimler; il özel idareleri, belediyeler ve köylerdir. Bunlar il, belde ve köy halkının yerel ortak gereksinmelerini karşılamak üzere, karar organları seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. 3. Yargı Yargı, adalet, hüküm. Yürütmeyi denetleyen ve vatandaşların yasal haklarını kanun önünde koruması için çalışan erk. Türkiye'de yargı yetkisi bağımsız mahkemeler ve yüksek yargı organları tarafından kullanılır. Anayasa'da yargı bölümü, hukuk devleti ilkesi esas alınarak mahkemelerin ve yargıçların bağımsızlığı ve yargıç güvencesi temeli üzerine oturtulmuştur. Bu, hak arama özgürlüğünün gereği, insan hak ve özgürlüklerinin güvencesidir. Duruşmalar, özel durumlarda kararla belirlenen kapalılık dışında herkese açıktır. Suç ve cezada yasallık ilkesi, ceza sorumluluğunun kişisel olması, suçsuzluk karinesi geçerlidir. Herkesin yargıç önünde hak arama özgürlüğü vardır. Anayasa'da işlevsel yönden üçlü yargı sistemi benimsenmiş ve buna göre yargı mercileri adli yargı, idari yargı ve özel yargı yerleri biçiminde ayrılmıştır. Adli ve idari yargı iki derecelidir. Anayasa'da yer alan özel yargı mercileri, askeri mahkemeler ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri'dir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa'nın yargı bölümünde yer verilen yüksek mahkemelerdir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay yine Anayasa'nın yargı bölümünde yer alan özel görevli iki Devlet Son düzenleyen Safi; 25 Nisan 2017 1621
yasama yürütme yargı için kullanılan terim