Facebook Twitter vb. sosyal mecralar'da ve ve önizleme kısımların'da bu logonuz tanıtımınızı ve oyununuzu temsil edecektir. 250x250-300x300 boyutların'da png oyun logonuzu ekler iseniz sizin için daha iyi katkısı olacaktır. Yetişkinlerin% 2’sine kadar, 10 bebeğin 1’inde ve çocukların % 6’sında gıda alerjisi olduğu ve bazılarının yaşamı tehdit eden bir alerjik reaksiyon (anafilaksi) yaşayacağı tahmin edilmektedir. Haşereler: Arı, yaban arısı ve karınca ve böcek sokmaları anafilaksinin en yaygın tetikleyicileridir. Keneler ve ateş GenişLokal Reaksiyon: Arı sokmaları sonrası 2. en sık görülen reaksiyonlardır (% 0,9-3). Arının soktuğu bölgedeki şişlik ve kızarıklığın 8 cm veya daha büyük boyutta olması ile karakterizedir. Genellikle 24-48 saat sonra şişlik ve kızarıklık en yüksek düzeye ulaşır, düzelmesi 1 hafta 10 güne kadar uzayabilir. İlk Orta ve Lise eğitimini Alanya'da tamamladı. 2012 yılında Alanya Özel Güzel Sanatlar Akademisi Belediye Konservatuvarı’ndan mezun olmuş ve aynı yıl Alanya Belediye Tiyatrosu’nda göreve başlamıştır. Oynadığı Oyunlar . 2007-2010-Kuşlar Göç Edince/ Demet Tiyatro . 2007-2010-Ağustos Böceği İle Karınca/ Demet Tiyatro Gelenbir örümcekti yanında da üç ateş böceği vardı. Işıklar içinde gördüğü örümcekten korkan Bahar çığlık atarak hemen Kerem’in arkasına saklandı.” Paylaşma, dostluk, merak ve doğa temalarını beş yaş üstü tüm çocuklarla buluşturan kitapta serüvenciler, “iyi” ile “kötü” arasında kalacak. IMDb 5.2; Özet: Çalışkan, azimli karınca ile aklı bir karış havada ağustos böceği, aynı ormanda yaşamaktadır. Bir gün çok zengin olacağını umut ederek günleri deviren ağustos böceğinin eline bir hazine haritası geçer. Bunun üzerine iki böcek, ormanın derinliklerine doğru sihirli bir maceraya atılırlar. nV1ph. Hepimiz hikayeyi biliyoruz ağustos böceği ve karınca. Ben bir de başka versiyonunu okudum ve paylaşmak istedim.. Ve güzel ülkemizde tarafsiz ve dogrucu ! medyamiz sayesinde adalet yerini bulur. mu nun cevabını size bırakarak.. KARINCA VE AGUSTOS BOCEGİ Agustos bocegi ve karinca masalını, uc ulkeye gore uc farkli sekilde yazmislar. Cin versiyonu Karinca bütün yaz çalisir evini, yiyeceklerini hazir eder. Agustos böcegi de yan gelir yatar ve karincayla alay eder, vur patlasin çal oynasin yazi geçirir. Ve kis gelir.. Karinca sicacik yuvasinda karni tok bir sekilde kisi geçirirken, Agustos böcegi açlik ve soguktan iki gün sonra ölür. Fransa versiyonu Karinca bütün yaz boyunca çalisir ve kis için evini, yiyeceklerini hazir eder. Agustos böcegi de yan gelir yatar ve karincayla alay eder, vur patlasin çal oynasin barlarda yazi geçirir.. Ve kis gelir.. Karinca sicacik yuvasinda karni tok bir sekilde sicacik kisi geçirmeye hazirlanirken kapi çalar. Bakar elinde bavulu agustos böcegi; -Naber nasılsın komsum? Kisi geçirmek için Karaip Adalari'na gidiyorum da,bir istegin var mi sorayim dedim. Hadi bana eyvallah. Türkiye versiyonu Karinca bütün yaz çalisir evini, yiyeceklerini hazir eder. Agustos böcegi de yan gelir yatar ve karincayla alay eder, vur patlasin, çal oynasin yazi geçirir. Ve kis gelir. Karinca sicacik yuvasinda karni tok bir sekilde kisi geçirirken, agustos böcegi bir basin toplantisi düzenleyerek, 'Etrafta onca aç ve üsüyen varken, karincalar nasil bir vurdum duymazlikla sicacik yuvalarinda yasayabiliyorlar' diye olayi kamuoyunun vicdanina sunar. ATV, KANAL D, STAR zavalli aç ve açiktaki agustos böcegi ile karni tok sırtı pek karincanin resimlerini yan yana yayinlayarak taraflari tartismaya davet eder. Türkiye olayin sokunu yasamaktadir. Nerededir bu devlet? YBKD Yesil Böcekleri Koruma Dernegi 'nden bir temsilci ATV'deki TEKETEK programina çikarak otuz yildir çektikleri sefaletin tek nedeninin sirf yesil renkli olmalarindan kaynaklandigini anlatir. Dünyanin en taninmis Nobel adayi yazarimiz Orhan PAMUK ve taninmis aydinlarimiz olayi Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye'yi kinarlar. Konu Bakanlar Kurulu'nda tartismaya açilir ve Basbakan KANAL D'ye verdigi özel demecinde 'Daha önceki hükümetler tarafindan bunca yildir sorunlari göz ardi edilen degerli agustos böcegi kardeslerimizin bundan böyle huzur ve refah içerisinde yasamalari için gerekenler yapilacaktir. " der. Diger yandan Reha Muhtar karincayi canli yayina çikararak,'Reklâmini yapmak için zavalli bir agustos böceginin içler acisi durumundan yararlanmaya utanmiyor musun?' diye bir güzel haşlar. Ertesi akşam TEKE TEK'te ise 'Ağustos böceginden yürüttügün para ve yiyecekleri nereye akladin, konuş çabuk' diye Fatih ALTAYLI' dan bir güzel dayak yer. Karinca en sonunda çareyi yurtdisina kaçmakta bulur. Ve agustos böcegi onun evine yerlesir, yiyeceklerine konar, esyalarinin üzerine yatar ve refah içerisinde gül gibi yaşar gider. Ağustos Böceği İle Karınca Masalı Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış. Bu ağustos böceği sürekli saz çalar, şarkı söylermiş. Tüm gününü bu şekilde geçirirmiş. Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş. Artık havalar çok soğuk ve yağışlıymış. Ağustos böceği şarkı söylemez hale gelmiş. Soğuktan çok üşüyormuş ve karnıda çok açıkmış. Ama hiç yiyeceği yokmuş. Çünkü tüm yazı saz çalarak ve şarkı söyleyerek geçirmiş. Kış için hiç hazırlık yapmamış. Ama o bu şekilde eğlenirken küçük komşusu karınca tüm yazı kış hazırlığı yaparak geçirmiş. Ağustos böceği bunu hatırlamış ve aklına karınca komşusundan ödünç istemek gelmiş; — Karınca komşumdan ödünç yiyecek bir şeyler isteyeyim, hem ne var ağustosta tekrar öderim, demiş. Ağustos böceği bu düşünce içerisinde karınca komşusunun kapısına gitmiş. Kapıyı çalmış. Karınca açmış kapıyı. Karşısında açlık ve soğuktan perişan olmuş ağustos böceğini görmüş; — Ne istiyorsun ağustos böceği, demiş. — Karınca kardeş havalar çok soğudu çok üşüyorum, üstelik karnımda çok aç ama yiyecek hiçbir şeyim yok. Bana ödünç yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta borcumu ödeyeceğim sana, demiş ağustos böceği. Karınca; — Neden yiyecek hiçbir şeyin yok, bütün yaz ne yaptın sen? — Ağustos böceği çok utanmış, çok mahcup olmuş; — Şeyyy, ben bütün yaz saz çaldım, şarkı söyledim. Kış için hiç hazırlık yapmadım. Karınca çok sinirlenmiş bu cevabı duyunca; — Madem öyle tüm yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdide oyna o zaman, demiş karınca ve tak diye kapıyı ağustos böceğinin yüzüne kapatmış. Ağustos Böceği İle Karınca masal çocuk masalları masal özetleri hikayeler Dünya klasikleri güzel hikayeler seçme masallar masal dinle resimli masallar hikaye özetleri Türk masalları Benzer Çocuk Masalları Küçük Patatesin Maceraları Masalı Sinağrit Baba Masalı Limon Ağaçları Masalı Gogoz Keyfi Masalı Sevinç Çığlıkları Masalı Saka Kuşunun Takvimi Masalı Çocuk Masalları Ana Sayfa Çocuk Masalları Ekleyin Ağustos Böceği İle Karınca Masalı Hakkında Yorum Yazın... boşver Eh şöyle böyle 2022-06-20 2022_4_15 FerideHikayeyi çok beğendim teşekkür ederim ???? 2022_4_15 2022-04-15 EFE Tm müq masal tm bu ödevde bitti 2021-09-28 BTSjin Blackpinkjisoo Bune bee coookkkkk kisa 2020-03-25 Bilge Çok kısa 2019-06-10 Bilge Güzel ama kısa 2019-06-10 damla açıkgöz çokgüzel olmus 2019-05-22 gül seher ben bunları çok severek kardeşimle okuyoruz ve bazılarının da özetini çıkarıyoruz onun için çok güzel 2019-01-22 aylin çok güzel olmuş çocuklar açısnda bunuya zanın ellerine sağlık 2018-12-21 Eylül tekin Hikayeyi çok beğendim 2018-09-11 Duru cemre Çok güzel bir masal bu 2018-08-12 Sedef Karincanin yaptığı yanlış çocuklara acımasızlık asilaniyor sanki onu uyarip sonra da yiyecek birseyler verebilirdi böylece hatasını anlar ve ayni duruma dusmezdi 2018-06-14 NACİYE ÇOK GÜZEL BİR MASAL BU MASAL TAM ÇOCUKLARA GÖRE BİR MASAL 2018-04-24 Rıza can Çok güzel 2018-04-17 Tuna Çok güzel 2018-04-14 Rana Ben gayet beğendimmm 2018-04-01 seren önegel çok güzel ve anlamlı bir hikaye çok sevdim 2018-03-29 Swetnosd trouble Harika yaş bide Gülten Dayıoğlu un hikayeleri olsa daha güzel olur 2018-03-23 Sümeyra tunç. Bende çok beğendim. 2018-03-22 Adnan Tkin ellerinize salık çok güzel olmuş çok teşekkür ederim ve ben böyle güzel fabıl görmrdim 2018-03-19 melek ben çok beğendim 2018-03-19 Zeynep Esra Beğendim süperdi 2018-03-18 Zeynep Esra Süper 2018-03-18 Hilal bence güzel bir hikaye ama çok kısa 2018-03-13 hacer güzel olmuş 2018-03-12 medine nur cok güzel bizde bugün okuduk sınıfta bu hikayeyi 2018-02-06 Arda Darendeli Çok güzel ama biraz kısa 2018-02-01 Defne su Güzel ama kısa 2018-01-29 Yasemin karagöz Bu kitaplari okumak cok guzel 2018-01-20 Ramazan 7 yasindayim güzel bir masaldır 2018-01-17 Yıldız Çok güzel 2018-01-10 Sedef çankaya Hikayeyi çok begendim 2017-12-30 Elif Harika bir içerik olmuş tebrikler 2017-12-30 Fatma Çok işime yaradı çok teşekkür ederim 2017-12-29 yusuf Çok güzel olmuuş ağustos böceği ile 2017-12-24Yazılan 35 yorum görüntüleniyor Ağustos Böceği İle Karınca Masalı Ağustos Böceği ile Karınca Ağustos Böceği ile Karınca Masalı Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış. Bu ağustos böceği sürekli saz çalar, şarkı söylermiş. Tüm gününü bu şekilde geçirirmiş. Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş. Artık havalar çok soğuk ve yağışlıymış. Ağustos böceği şarkı söylemez hale gelmiş. Soğuktan çok üşüyormuş ve karnıda çok açıkmış. Ama hiç yiyeceği yokmuş. […] Birçok kişi tarafından bilinen Ağustos Böceği ile Karınca hikayesini bu yazımızda bulabilirsiniz. İşte komik Ağustos Böceğiyle Karınca masalı kısaca özeti; Ağustos böceği ile karınca hikayesinin kısaca özetini araştırdık. Özellikle bebeklerin çok sevdiği Ağustos Böceği ve Karınca masalının hikayesi nasıl? İşte Çoğu insanın bildiği en iyi masallardan birisi olan Ağustos böceğiyle karınca masalının komik ve duygusal hikayesi; Eğlenceyi çok seven bir ağustos böceği varmış. Ağustos böceği tüm yaz boyunca sadece şarkı söyleyip saz çalmış. Tüm yaz günlerini bu şekilde geçirmiş. Güzel günler akıp geçmiş kış gelmiş. Havalar çok soğuk ve yağışlı olmaya başlamış. Ağustos böceği artık yorgunluktan şarkı söyleyemez hale gelmiş. Soğuktan üşümüş ve karnı çok acıkmış. Kış için hiç hazırlık yapmamış. O gününü gün ederken komşusu karınca tüm yazı kışa hazırlanmakla geçirmiş. Ağustos böceği karıncanın hep çalıştığını hatırlamış ve komşusundan ödünç istemek için kapısına gitmiş. Kapıyı çalmış, karınca açmış kapıyı. Karşısında soğuktan perişan olmuş ağustos böceğini görmüş. Ne istiyorsun ağustos böceği kardeş? demiş. Ağustos böceği de karınca kardeş havalar çok soğudu, çok üşüyorum. Karnım da çok aç. Bana ödünç yiyecek bir şeyler verebilir misin? Söz veriyorum ağustosta borcunu geri ödeyeceğim demiş. Karınca neden yiyecek hiçbir şeyin yok, tüm yaz boyunca ne yaptın? demiş. Ağustos böceği çok utanmış ve ben tüm yaz boyunca saz çaldım şarkı söyledim. Kış için hiç hazırlık yapmadım demiş. Bunu duyan karınca çok sinirlenmiş ve madem tüm yaz boyunca şarkı söyleyip saz çaldın, şimdi de oyna o zaman demiş ve kapıyı tak diye ağustos böceğinin yüzüne kapatmış. Aç kalan ağustos böceği soğuktan titreyerek dönmüş ve keşke bütün yaz boyunca karınca gibi çalışsaydım, saz çalıp şarkı söylemeseydim. Şimdi evimde bir sürü yiyeceğim olurdu onları afiyetle yerdim demiş. Ve bir daha bütün yazı saz çalıp şarkı söyleyerek geçirmeyeceğine yemin etmiş. Ben Ağustos böceklerini çok severim. Doğar doğmaz duyduğum ilk seslerden biri olmasından mıdır yoksa yaz gecelerinin ve sıcak gündüzlerinin değişmez artistleri olmasından mıdır doğrusu bilmiyorum. Ama kendilerini pek severim. Bu böcekleri görmeniz neredeyse olanaksızdır ama yakınınızda bulunuyorlarsa inanılmaz gürültü yaratırlar. Hele hele kulağınızın hemen dibinde cırcır etseler perişan olursunuz. Davulun sesinin uzaktan hoş gelmesi gibi Ağustos böceklerinin tekdüze şarkıları da uzaktan sevimlidir. Ağustos böcekleri yeryüzünün en ilginç canlılarından biridir. Çok kişi bilmez ama bunlar toprağın altında senelerce yaşarlar. En nihayetinde zamanı gelince toprağın üzerine çıkarlar ve kanatlı bilindik Ağustos böceği kıvamına ulaşırlar. Toprak üstünde yaşadıkları ömür pek kısadır. Birkaç hafta, bilemediniz bir iki aydır ömürleri. Oysa toprak altında senelerce yaşarlar. O bilindik kanatlı hallerine ulaşmadan önce larva halinde Türkiye’de 4 sene, kimi ülkelerde 2,3,5,7 ve hatta 17, evet yanlış okumadınız 17 sene kadar yaşarlar. Türkiye’deki çeşitleri genellikle 4 sene yoprak altında yaşarlar. 4 senenin sonunda her nasılsa nice sellere, erezyonlara, toprak kaymalarına ve bilcümle felakete dayanıp hayatta kaldıktan sonra birdenbire yeraltından çıkarlar. Daha sonra bilinen Ağustos böceği şekline şemaline bürünürler. Ondan sonra başlarlar yaygaraya. Sadece yaz haftaları boyunca yaşayacakları için karınlarının altında bulunan bir bölgeyi titreştirerek boyuna cırcır ederler. O minik cüsseleriyle çıkardıkları sesi kıyaslama yaparsak sonuç şaşırtıcıdır. Eğer Ağustos böcekleri insan boyutunda olsalardı ve çıkardıkları ses boyutlarına paralel olarak artsaydı ne pencere kalırdı ne kapı. Hatta bazı yorumlara göre duvarları dahi yıkabileceği öngörülmüştür. Neyse ki insan boyutunda değiller ve uzaktan gelen sesleriyle yaz gecelerine hoş bir fon oluyorlar. Çok çeşitli türleri vardır. Amerika’da yaşayan bir türü 17 sene toprak altında yaşamaktadır ve ondan sonra çiftleşmek için diğer kuzenleri gibi epi topu birkaç haftalığına yeryüzüne çıkmaktadır. Tüm ağustos böcekleri sadece ve sadece çiftleşmek için ses çıkarırlar. Başka bir gayeleri yoktur. Türlerinin devamını sağlamak için yaygara ederler. Kısacası bütün yaz duyduğumuz o sesler birer aşk çığlığıdır. Çocukluğumda ilk duyduğumda dehşete düştüğüm bir masal vardır. Aslında masal da değildir. Fabldır. Fabl, bilindiği üzere manzume şeklinde ders verme amacı güden, güldüren, düşündüren, genellikle hayvancağızları kahraman edinen kısa öykücükler sanatıdır. İşte “Ağustos Böceği ile Karıncanın Hikayesi” adlı fabl pek çoğumuz gibi bende de derin izler bırakmış, erken yaşta öğrendiğim, okuduğum, dinlediğim fabllardan biridir. Daha ilkokulda ilk muhalafetimi yaptığım fabllardan biridir. Oysa aradan yıllar geçti ve ilkokuldaki o çocukluk muhalefetimin yanlış hedefe odaklandığını anlıyorum şimdi. “Ağustos Böceği ile Karıncanın Hikayesi” oldukça meşhurdur. Neredeyse bu kısa hikayeciği bilmeyen yoktur ama yine de kısa bir hatırlatma yapmak gerek. Hatırlanacağı üzere bütün bir yaz boyunca Ağustos Böceği lay lay lom yapmaktadır. Şarkılar söylemektedir. Müzik aleti çalmaktadır. Oysa karınca harıl harıl kış için hazırlık yapmaktadır. Hatta karıncanın bu yoğun çalışması ile Ağustos böceği dalga bile geçer. Derken kış gelir ve bizim cırcır böceği aç kalır, tir tir titreyerek karıncanın kapısını çalar. Ondan yiyecek ister. Çünkü kendisinin yiyeceği yoktur. Buna karşılık karınca ona geçmiş yazı hatırlatır. “Zamanında yediğin hurmalar” diye başlayan bir tiradın sonunda Ağustos böceğinin suratına kapıyı kapatır. Bizim Ağustos böceği açlıktan telef olur. Kısa bir manzumeden ibaret olan bu öykünün ana çatısı budur. Peki ama bu hikaye nereden gelmiştir? Neden ilkokullarda bütün çocuklar bu hikayeyi öğrenmek zorundadır. Türkiye’de algılanış biçimi ile dünyanın başka yerlerinde algılanış biçimi arasında farklar var mıdır? Altı üstü bir böcük ile karınca deyip geçmeyin lütfen. Gelin beraber bir irdeleyelim dostlarım. Bu hikayeyi çok kişi La Fontaine’den sanır. Oysa bilinen ilk yaratıcısı Antik Yunan’da ve hatta Anadolu’da yaşadığı sanılan Ezop’tur. Peki Ezop kimdir? Ezop bana göre Antik Yunan’ın bir çeşit Nasreddin Hoca’sıdır. Çünkü yaşayıp yaşamadığı bile kesin değildir. Bizim Nasreddin Hoca gibi fıkralarla değil de daha çok fabllar ile tanınır. Fakat herşeyden önemlisi Ezop bir köledir. Milattan beş altı yüz yıl önce yaşadığı sanılan enteresan bir köledir. Filozof değil ama bilge adam mahiyetinde bir köledir. Hatta halkın parasını çalmakla suçlanan birtakım siyasetçileri “tilki ile kirpi hikayesi” ile kurtardığı dahi rivayet edilmektedir ki o fabl tam bir Nasreddin Hoca fıkrası gibidir. Siyasetçilerin davadan kurtulmak için yardım istedikleri Ezop mahkeme heyetine meşhur fablını anlatır. Bu hikayeye göre tilkinin sırtı pirelerden perişan vaziyettedir. O sıra kirpi yanına gelir ve tilkiye yardım etmek ister. Onu pirelerden kurtarmak ister. Ancak tilki yardımı reddeder. Kirpi “neden” diye sorar. Tilki, mevcut pirelerin karnının yeterince doyduğunu, yeni gelecek pirelerin aç olacağını, böyle bir riske giremeyeceğini söyler. İşte bu hikayeden sonra o yolsuz siyasetçilerin beraat ettiği rivayet edilir. Doğru veya yanlış dahi olsa Ezop böyle bir kimsedir. Bu Ezop’un ilk olarak dünyaya getirdiği Ağustos Böceği ile Karınca hikayesinin orijinali Yunancadır ve daha sonra Latincede de yaz boyunca lay lay lom yapan böcek yine aynı Ağustos böceğidir. Ancak daha sonra İngiliz ve Alman edebiyatında ilgili böcek “çekirge” olarak yer almıştır. Ta ki Fransızca üstadı olan La Fontaine bu fablı Fransız edebiyatında yeniden Ağustos böceği olarak yazıncaya kadar. Bugün dünyanın belirli ülkeleri yaz boyunca şarkı söyleyen böceği Ağustos böceği olarak, ama büyük çoğunluğu ise çekirge olarak yeni nesillere aktarmaktadır. Akdeniz iklimi ülkelerinde kahramanımız Ağustos böceğidir. Türkiye’ye ilk olarak Tevfik Fikret tarafından La Fontaine’den aktarma olarak sunulduğu için Türkiye’de bilinen hali çekirge değil, Ağustos böceğidir. La Fontaine, 17 yüzyılda yaşamış bir Fransız fabl ustasıdır. Kendine ait olan eserleri olduğu gibi Ezop’un veya başkalarının eserlerini de ufak tefek değişiklikler ile yeniden yazmıştır. Bu değişiklikler daha çok vurgulama ile ilgilidir. La Fontaine’in versiyonu daha sonra Nazım Hikmet tarafından da Türkçeye aktarılmıştır. Halikarnas Balıkçısı’ndan İslamcı şair Sezai Karakoç’a kadar çok sayıda edebiyatçı La Fontaine’e saydırmıştır. Mevcut hikayede Ağustos böceğine haksızlık edildiğini vurgulamışlardır. Hatta Sezai Karakoç, “Allah’ın hiçbir canlıyı boş yere yaratmadığını” dile getirerek bu hikayede La Fontaine tarafından “sadece bütün yaz şarkı söyledi” diye hikaye sonunda açlıktan telef olan Ağustos böceğine zulmedildiğini dahi ima etmiştir. Bu hikayeyi ilk dinlediğimde ben de Ağustos böceği taraftarları arasında yer aldım. Lakin büyük çoğunluğa hikayenin vermek istediği ders olarak sunulan şey bambaşkaydı. Zaten yukarıda bahse konu olan usta edebiyatçılar da kendi meşrebince Ağustos böceğine hak verdiler ama özellikle iktidarların kutsal kasesi olan eğitim-öğretim sistemi Ağustos böceğini haksız, karıncayı haklı gören bir tutum sergiliyordu. Yaygın ve sıkıcı eğitim-öğretim sistemine göre bu hikayenin ana fikri, “daha sonra zorluk çekmek istemiyorsan zamanında çok çalış” veya “kış günlerinde yahut yaşlılıkta sefillik çekmek istemiyorsan zamanında çok çalış” gibi şeyler oldu nedense. Hatta mevcut düzenler, bırakın karıncayı, bireylere “eşekler gibi çalış” gibi bilinçaltı ve hatta üstü mesajlar dahi verdi bu masal ile. Bu yorumlar sadece Türkiye’ye has yorumlar değil elbette. Dünyanın diğer ülkelerinde de benzer ana fikirler ortaya çıktı. Lakin işin aslı başkaydı. Bambaşkaydı. Bana göre, Ezop’tan önce La Fontaine yanlış anlaşıldı. Dolayısıyla ve bu yüzden “Köle Ezop” hiç anlaşılamadı. Bunu anlamak için her iki fabl ustasının yaşadığı dönemleri ve sosyal sınıflarını dikkate almak zorundayız. Bir basit masala bile sınıfsal bakamayacaksak zaten vay halimize! La Fontaine, Ezop’dan uyarladığı bu hikayede bence Ağustos böceğine zırnık dahi vermeden kapıyı suratına kapatarak asıl karıncayı kötü adam olarak resmetmiştir. Gözlerden kaçan ciddi bir ayrıntıdır bu. Hatta ayrıntı bile olmayıp hikayenin en temel konusu budur. Yardımlaşmayı, paylaşmayı reddederek aç ve sefil durumda olan birine yardım etmeyen karıncanın “stokçuluğunu” ön plana çıkartır La Fontaine. Çünkü onun dönemi erken kapitalizmin stokçu ergenlik dönemidir. Kendisi ise varlıklı bir aileden gelip bu olguyu ziyadesiyle gözlemiştir. La Fontaine’e göre karınca o dönemin ilkel kapitalistidir. Her ne kadar şarkı türkü söylese de Ağustos böceği ise sefil halkın ta kendisidir. Oysa hikayenin asıl kaynağı olan köle Ezop için durum tamamen farklıdır. Ezop ise Antik Yunan demokrasisi içinde bir garip köledir. Biraz önce aktardığım “Tilki ile Kirpi” hikayesinde olduğu gibi o dönemin kendine özgü şartları içinde söylemek istediklerini hayvanları konu edinerek söylemiştir. Ezop’a göre ise Ağustos Böceği pre-kapitalisttir. Çünkü karınca gibi çalıştırılan kendisinin de içinde olduğu sosyal sınıftır. Oysa soylular başta olmak üzere ayrıcalıklı sınıflar Ağustos böceği gibi şen şakrak günlerini gün etmektedir. Ezop ne yapsın? İntikamını ve içindekini bir fabl ile almıştır. Ezop’tan devrimci bir hikaye beklemek haksızlık olur. Ezop’un yapabileceği o soylu sınıflara “birgün bizim elimize düşeceksiniz ama kapıyı suratınıza kapatacağız” demekten başka birşey değildir. Peki ama bu hikayenin günümüzdeki karşılığı nedir? Hayvanlar alemi kendi alemlerini yaşar. Kendi doğalarını yaşarlar. Biz insanların hayvanlar üzerinden metafor yapıyor olmamız onların doğalarında bir değişiklik yaratmaz. Tilkiye kurnaz diye yafta takılmıştır misal. Ama bu yaftalar kültüreldir daha çok. Mesela, Türkiye’de hakaret olarak algılanan “ayı” sözcüğü Rusya ve Kanada’da iltifat dahi olabilir. Yine özellikle Batı kültürünün egemen olduğu coğrafyalarda belli başlı hayvanlar üzerinde ortak yargılar mevcuttur. Ancak Ezop ve La Fontaine yüzünden en çok Ağustos Böceği veya Çekirge ile Karınca bu ortak yargılardan nasiplerini almışlardır. Kabul etmek lazım ki, karıncaların doğası birtakım kötü niyetkli insanlar tarafından kullanılmaktadır. Bu yüzden karıncalar istemeden insanlara kötü örnek olmaktadırlar. İnsanlardan karıncalar gibi çalışması beklenmektedir. Elbette bunu en çok istismar edenler her zaman ve her yerde olduğu gibi yine o haydut kapitalistlerdir. Karıncaların ateşli bir şekilde çalışıyor olmalarını kullanan bu haydutlar, insanların da soluksuz bir şekilde çalışmasını beklemektedirler. Oysa o sevimli karıncalar birtakım haydutlar daha fazla kendilerini sömürsün diye çalışmamaktadırlar. Aynı şekilde yine bu hikayeden beslenerek tembellik ile Ağustos böceği veya çekirge eşleştirilmiştir. Oysa Ağustos böcekleri ömürlerinin son haftalarında doğal olarak vur patlasın çal oynasın modunda çiftleşme derdindedirler. Çekirge ise daha uzun yaşayacak olsa da o da aynı dertten muzdariptir. Çoğalma derdindedir. Kısacası bu dünyada insandan başka tek bir hayvan haydut kapitalistler için çalışmak mecburiyetinde bırakılmamıştır. Bu hastalıklı hal sadece insanlığa özgüdür. Bunu da uygarlık olarak yutturmaya çalışmaktadırlar. Kapitalizmin sabah akşam her kanaldan anlattığı masalların yanında “Ağustos Böceği ile Karıncanın hikayesi” ziyadesiyle masum kalmıştır. Fakat aynı kapitalizmin daha küçücük yaşlarda bireylerin zihinlerini bu hikayenin sahte ana fikirleri ile doldurmasına isyan etmenin zamanı geldi de geçiyor. Hem Ezop’a, hem La Fontaine’e, hem Ağustos Böceği’ne ve hem de Karınca’ya kapitalizmin arakladığı saygınlıklarını vermek zorundaydım dostlarım. Masallara ve mesellere bile tecavüz ediyor bu vahşi düzen ve bu haydut kapitalizm. Pek yakında şu ağzındaki lokmadan olan “Karga ile Tilki”nin üstü örtülmüş şifrelerinde görüşmek üzere. BirGün

ateş böceği ve karınca hikayesi