Delvalor de la integración y totalidad del ser en equilibrio. De una forma en constante movimiento. La recuperación de riqueza interior en la cultura de las comunidades y la esencia de la ceremonia, donde se unen todos los lenguajes, simbólicos y expresivos. De la práctica y atención constante al cuidado y el crecimiento. Dünyanın en güzel , gece şiiri, ibrahim davran, şiir. Bir Kalem Bi Kağıt Bi De Sen. Bi Kalem Bi Kağıt Bi De Sen Gitmek O Kadar Kolay Değil Ne kadar Şiirler"Kırmızı Değirmen" Şiirler kitabımdaki şiirlerden oluşmaktadır. Kitap Kapağı. Moulin Rouge dansçılarının bir gösterisi Rusköylüsünün geriliğini, yoksulluğunu, baskı ve zulümden çektiklerini anlatmış, bu nedenle çarlığın gadrine uğramıştır. Çok geçmeden Puşkin’in çabalarına Lernokof, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy gibi yazarlar da katılmış, bu sayede Rusça dünyanın sayılı edebiyat dillerinden biri, Rus edebiyatı da dünyanın en Baş rolde Yalnızlık, Hüzün, Ölüm: Turgut Uyar ve Şiirine Dair – Emine Gürbüz. Ve güzel gecelerim masallarla dopdolu. Cemal Süreya: “Büyük bir gövdedir onun şiiri. Kımıldadıkça kendine benzer yeni gövdeler hazırlar, çoğaltır. Bir anıttan çok bir dirim belirtisidir. Bu yüzden kolay kolay tanımlamaya gelmez Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer.”. “Biraz mutluluk istiyorsan bir fincan kahve iç.”. “İnsan kahveyle kendini, çay ile yaşamını sever.”. “Hayat zaman zaman bir fincan kahve gibidir. Bazen acı bazen de tatlı olur. Önemli olan kahvenin tadı değil, kiminle içtiğinizdir.”. “En kötü kahve, hiç kahve w7vElsm. 1013 Son Güncelleme 1016 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında gerçekleştirilecek kutlamalar bu yıl evlerde olacak. Koronavirüs salgını nedeniyle 20 yaş altın gençlerin sokağa çıkma yasağının bulunmasından dolayı çocuklar bu bayramı evde geçirecek. Farklı kurumlar ise çocuklardan gelen videolarla birlikte hazırladıkları kolajları ekrana taşıyacak. Geçtiğimiz günlerde TRT bu kapsamda video talep etmiş ve binlerce katılım sağlanmıştı. İşte anlamlı, uzun, kısa, 2 ve 3 kıtalık bazı şiirler ve paylaşmak isteyen kişiler için 23 Nisan mesajları… 23 NİSAN ŞİİRLERİ ÖRNEKLERİ 23 NİSAN Yurdu koruyan, Yarını kuran, Sen ol çocuğum. Eskiyi unut, Yeni yolu tut, Türklüğe umut, Sen ol çocuğum. Bizi kurtaran, Öndere inanan, Her işte üstün, Sen ol çocuğum. Çalışıp öğren, Her şeyi bilen, Yurduna güven, Sen ol çocuğum. Hasan Ali Yücel 23 NİSAN MESAJLARI İÇİN TIKLAYINIZ... 23 NİSAN GÜNÜ Bayram yapar çocuklar, 23 Nisan günü Büyük bir sevinç kaplar, Bütün yurdun üstünü Bin dokuz yüz yirmide Duyuldu halkın sesi Açıldı bu tarihte Büyük Millet Meclisi Bugün edildi ilân Yeni bir Türk devleti Bundan, 23 Nisan Sevindirir milleti İ. Hakkı SUNAT 23 NİSAN KOKUSU Bu ne duru sabah, ne temiz hava, Geliyor her yandan Nisan kokusu. Sevinçten deliye dönmüş her yuva, Sarmış gönülleri vatan duygusu. Gelincikler gibi al al bayraklar, Evlerden sarkıyor, gökler de dolu. Nabızlar pek hızlı, coşkun yürekler, Sanki arslan bugün her Türk'ün oğlu! Şu mini miniler tombul yanaklı, Yerlerinde bile duramıyorlar. Hepsinin elleri çifte bayraklı, Gözlerinde şimşek şimşek sevgi var. Yeniden oluyor her şey, yeniden, Yanıyor Atatürk içimizde bak! Atatürk, bu kara günü ak eden, Atatürk; andımız, en kutlu sancak. Eğlenin yavrular, gülün çocuklar. Coşsun gönlünüzde Türklük duygusu. Havanın bile bir coşkun hâli var, Her yönden geliyor nisan kokusu. Hasan Lâtif SARIYÜCE ATATÜRK ÇOCUK OLMUŞ Çocuk Bayramı'nda Gelmiş katılmış aramıza, Atatürk çocuk olmuş bakın Sallanıyor salıncakta! Gülüyor gözlerinin içi, Gülüyor, Gökler, denizler kadar mavi. Diyor ki "Çocuklar, ben verdim size Bayramların en güzelini". "Dilerim, yurdumun çocukları, Tüm çocukları dünyanın Gülüp oynasınlar bugünkü gibi; Acıda, sevinçte kardeş olsunlar... Çınlasın yeryüzünde barış türküleri". Aziz SİVASLIOĞLU ÇOCUK BAYRAMI Arkadaşlar, sevinelim, Hep gülelim, eğlenelim; Sıkılmasın hiç canımız; Çünkü bugün bayramımız... Oyun, alay, dernek düğün, Hepsi bizim işte bugün... Çocuklara hor bakmayın; İncitmeyin, esirgeyin... Ana yurdun oğlu, kızı, Umut veren şen yıldızı. Yarınları parlatacak; Şenlenecek her bir ocak... Korunacak cumhuriyet, Yükselecek bu memleket... Ekrem ŞENOZAN ÇOCUKLARIN DİLEĞİ Çocuklar şarkı söylerken Kanatlanır gökyüzüne Melek olur. Çocuklar şarkı söylerken Sarı saçlı, mavi gözlü Bebek olur. Çocuklar şarkı söylerken Bulut olur, Gökkuşağı olur Deniz olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Pırıl pırıl saydam kanatlı Kelebek olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Dillerinde, gözlerinde Yüreklerinde yalnızca Bir dilek olur. Teşekkürler Atatürk 23 NİSAN BİR ARMAĞAN Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. İşte, bugün bir meclis kuruldu, Sonra hemen padişah kovuldu. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Bugün, Atatürk'ten bir armağan, Yoksa, tutsak olurduk sen inan. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Saip EGÜZ GELDİ 23 NİSAN Dün sabah anneciğim Öperek, dedi Uyan Bugün senin bayramın, Kalk, bak süslendi her yan. Baktım her taraf süslü, Sokaklar dolu insan. Dedim Anne bu neden Dedi 23 Nisan. Temel bayrammış, inan Kutlu olsun kardeşim Geldi 23 Nisan. 23 NİSAN Bugün bir başka aydınlık yeryüzü, Bir başka ağaçların, evlerin yüzü. Bugün çocuklar güzel. Bugün sokaklar güzel... Elimizden tutan her el Daha sağlam Daha mavi gökyüzü; Bayraklar daha yakın. Bakın geçiyor yarının büyükleri; Şarkılar tutuyor gökleri. Adnan ARDAĞI DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI Kiminin saçı siyah, Kiminin saçı sarı... Ankara'da buluştu, Dünyanın çocukları. Her Yirmi Üç Nisan'da Tekrarlanır bu olay. Buluşma nedenini, Açıklamak çok kolay. Bu kocaman dünyada Ülke sayısı çoktur. Oysa ki hiç birinin Çocuk Bayramı yoktur. Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor, Her Yirmi Üç Nisan'da Cıvıldaşıp coşuyor. Türkiye konuklarla, Kalpler sevgiyle dolsun. Dünya Çocuk Bayramı Herkese mutlu olsun! BİZİM BAYRAMIMIZ Bu gelen bizim bayram Yükseldi bak ünümüz. 23 Nisan bizim En şerefli günümüz! Al bayrağı açalım, Gel gidelim törene. Bin teşekkür, bizlere Bugünleri verene... Bizim için harcanan Boşa gitmez bu emek, Çünkü her Türk çocuğu 23 Nisan demek.. İsmail Hakkı SUNAT Eger şiiri Can Yücel'in önemli eserleri arasında yer almaktadır. "Eger" şiiri Türk edebiyatında ve toplumsal olarak farklı etkiler bırakmış eserlerden birisi. İşte Can Yücel Eger şiiriEGER o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı bir şey değildir ağlamak,yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,öylesine derince bakmasalardı eğer…çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zamanmeydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,ihanetinden de onlar payını almasaydı eğer…ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…sen gittikten sonra yalnız kalacağımyalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?evet sevgili,kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer…Kaynak - Can Yücel Eger şiiri Can Yücel Gündem Güncel Haberler En son güncelleme tarihi 1134 10 Kasım Şiirleri 3 Kıta 10 Kasım Şiirleri 3 Kıta. 10 KASIM. Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe. Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar. Sarsılıyor İstanbul yedi tepe, Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar. Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş, Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş. Böyle toptan bir yas nerede görülmüş, 10 Kasım Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiiri 3 Kıta. 10 Kasım. Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe. Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar. Sarsılıyor İstanbul yedi tepe, Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar. Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş, Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş. Böyle toptan bir yas nerede görülmüş, 10 Kasım şiirleri kısa en güzel 3 kıtalık 10 Kasım … 10 Kasım şiirleri kısa en güzel 3 kıtalık 10 Kasım şiirleri. 4. Türk milleti için yas günü olan 10 kasım bu sene ne zaman, hangi güne denk geliyor ve 10 Kasım’da ne oldu … Hiç bilinmeyen 10 Kasım şiirleri 2 kıtalık ve 3 kıtalık … 7 saat önce İşte 2 kıtalık, 3 kıtalık ve 4 kıtalık 10 Kasım şiirleri… GİRİŞ 1706 GÜNCELLEME 1707 10 kasım şiirleri 3 kıta – Şiirleri Oku Harika Şiirler 10 kasım şiirleri 3 kıta. Bayrak yarıya çekilmiş, Atatürküm öldü diye. En son yaprak da dökülmüş, Atatürküm öldü diye. Sürü yas tutmuş ovada, Kuşlar susmuşlar yuvada, Rüzgar esmez olmuş dağda, Atatürküm öldü diye. Irmaklar yaslı çağlamış, Ağaçlar sessiz ağlamış,… 10 Kasım Yıl otuz sekiz On Kasım … 2 – 3 kıtalık kısa ilkokul 10 Kasım şiirleri En güzel 10 … 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü yaklaşırken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak 10 Kasım şiirleri her sene olduğu gibi bu yıl da araştırılan konuların başını çekiyor. 10 … 10 Kasım ile ilgili kısa şiirler! 2 3 4 kıtalık kısa uzun … 5 saat önce 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA ŞİİRLERİ 2021 10 Kasım Türküsü Şiiri Fazıl Hüsnü Dağlarca Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler, Bozkır ovalarına, Erciyes’e Ağrı’ya, Ulusun egemen … 10 Kasım ile ilgili kısa şiirler! 1 2 3 4 kıtalık kısa … 10 Kasım Şiirleri 2 Kıtalık. 10 Kasım Şiiri Sinem Esen Bak 10 Kasım yine geldi. Gözlerde yaşlar tükendi. Aradan 78 yıl geçse bile. Senin hatıran hiç bitmedi . Sabahlar her zaman … 10 Kasım şiirleri! 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4, kıtalık 10 … 2017 yılı itibariyle 10 Kasım şiirleri arayanlara özele hazırladığımız haberde en anlamlı Atatürk şiirlerini inceleyebilirsiniz. İşte 1 kıtalık, 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4 … 10 Kasım ile ilgili şiirler 2 – 3 – 4 kıtalık kısa şiirler … 10 Kasım ile ilgili kısa 2 -3 -4 kıtalık şiirler. 10 Kasım’a sayılı günler kala binlerce öğrenci 10 Kasım ile ilgili şiirleri merak ediyor. Kolay ezberlenen 10 Kasım şiirleri 1 – 2 … İlkokullar için kısa 2 – 3 kıtalık Atatürk ve 10 Kasım ile … 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü yaklaştıkça, 10 Kasım şiirleri ile ilgili araştırmalar da artıyor. Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü her sene olduğu gibi bu … 10 Kasım şiirleri 2, 3, 4 kıtalık 10 Kasım Atatürk’ü Anma … 10 Kasım şiirleri 2, 3, 4 kıtalık 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü şiirlerinden seçenekler 10 Kasım şiirleri Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Anma Günü öncesinde gündeme geldi. 10 Kasım kısa-uzun şiirleri 5, 4, 3 kıta şiirler En … 10 Kasım kısa-uzun şiirleri 5, 4, 3 kıta şiirler En anlamlı 10 Kasım sözleri ve şiirleri uzun Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 83. ölüm yıldönümü 10 Kasım 2021 günü özlem ve minnetle anılacak. En güzel 10 Kasım şiirleri 2020! 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım … En güzel 10 Kasım şiirleri 2020! 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım şiirleri kısa ve öz! Atatürk’ü anma şiirleri – 1046 Güncelleme – 0850 10 Kasım şiirleri duygusal Atatürk sözleri 10 Kasım ile … 10 Kasım ile ilgili şiirler kısa 2 kıta ve 3 kıtalık araştırılmaya başlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 82 yıl önce 10 Kasım 1938’de, saat … 10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta … Gündemde sıkça araştırılanlar arasında 10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta ilkokul, 10 kasım kompozisyonları ortaokul sorgulamaları yer alıyor. Ulu Önder … 3 Kıtalık Dostluk şiirleri – 10 Kasım için geri sayım başladı 1938 yılında hayatını kaybeden Atatürkün ardından okunacak en güzel 10 Kasım şiirleri en duygulu 10 Kasım şiirleri ve 3 kıtalık uzun-kısa. SEN VARSIN ATATÜRKÜM HER ŞEYİMİZDE. Peygamber Efendimize Aglatan Siir Youtube Cards Against Humanity Youtube Make It Yourself Kaç satıra balta vurduysamkan yüzüme fışkırdı. 3 kıtalık … 10 Kasım Şiirleri 2021 » 10 Kasım Şiirleri 3 Kıta. 10 Kasım şiirleri 3 kıta olarak sunulurken bazı şiirler çok uzun olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar bir şiirin uzun olması güzel olsa da öğretmenler genellikle öğrencilerden kısa … 10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta … 10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta ilkokul, 10 kasım kompozisyonları ortaokul. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım için sadece sayılı günler kaldı. Her sene olduğu gibi bu senede 10 Kasım’da Atatürk’ün ölüm yıldönümü anılacak . 10 Kasım mesajları, şiirleri ve en anlamlı Atatürk sözleri … 8 saat önce 10 Kasım mesajları, şiirleri ve en anlamlı Atatürk sözleri 10 Kasım şiirleri 3 kıtalık ve 4 kıtalık… – 1938 yılından beri olduğu gibi 10 Kasım tarihinde Atatürk tüm yurtta … Dünya Çocuk Günü Şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku Her yıl yirmi Kasım, Çocuk Hakları Günüdür. Şarkı söyle, oyun oyna Gün çocuk olma günüdür. Çocukları mutlu etmek, Olmalı temel ilke, Çocuk Hakları Bildirisi, İmzaladı birçok ülke. … 10 Kasım ile ilgili şiirler En güzel ve duygulu 2, 4 … En güncel 10 Kasım Şiirleri Kısa ve Uzun 2,3,4, Kıtalık En güncel 10 Kasım Şiirleri Kısa ve Uzun 2,3,4, Kıtalık. En güncel 10 Kasım Şiirleri Kısa ve Uzun 2,3,4, Kıtalık olarak düzenlenmiş. Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının dönümü münasebetiyle tüm dünyada yer yıl olduğu gibi bu yılda anma etkinlikleri düzenlenecek. 10 Kasım şiirleri Atatürk’ü anma 2,3,4,5,6 kıtalık … 10 Kasım Şiirleri Kısa ve Öz, 10 Kasım İle İlgili Şiirler Burada yerine göre 3 kıta, 2 kıta ve 4 kıtalık olmak üzere çeşitli şiirler bulacaksınız. 10 Kasım 1938 şiirleri sayfamızda amatör ve ünlü şairlerden kısa 10 kasım şiirleri hazırladık. 10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta … “10 Kasım şiirleri en yeni en anlamlı 2 kıta 3 kıta 4 kıta ilkokul” geçen tüm içerikler için tıklayınız. 1 kayıt bulundu Güncel 09 Kasım 2020, Pazartesi En güzel, yeni, kısa, uzun, anlamlı ve duygusal, 5, 4, 3 … En güzel, yeni, kısa, uzun, anlamlı ve duygusal, 5, 4, 3, 2 kıtalık 10 Kasım şiirleri yoğun olarak araştırılıyor. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 10 Kasım 1938 günü saat … 10 Kasım Atatürk resimleri En güzel, en iyi, farklı … En anlamlı, en güzel, uzun, kısa, 2, 3, 4, 5, 6 kıtalık 10 Kasım Atatürk şiirleri ile ilgili binlerce öğrencinin araştırması devam ediyor. 10 Kasım … 3 kıta cumhuriyet bayramı şiiri – Şiirleri Oku 3 kıta cumhuriyet bayramı şiiri. Bаyrаğımız çekilmiştir göğe , Bir daha inmeyecektir yere , Biz vеrirsеk еl еlе , Muhtaç olmayız namerde. Atatürk’ün аrmаğаnı bu vatan , İzindеn yürürüz hеp Atа’m. Düşmandı yurdumuzdаn kaçan , 10 Kasım en anlamlı, uzun, kısa ve duygusal mesajlar! 2,3 … 1 saat önce 10 Kasım en anlamlı, uzun, kısa ve duygusal mesajlar ve 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım Atatürk’ü anma günü şiirleri araştırılan konular arasında yer alıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1938 yılında bedenen aramızdan ayrılmış olup her yıl bu tarihte saygı, özlem ve minnetle anılmaya devam ediyor. Bu tarih yaklaşırken öğrenciler çeşitli etkinlikler için 10 Kasım … 10 Kasım Şiirler 10 kasim tÜrkÜsÜ; atatÜrk; atatÜrk’Ü duymak; atatÜrk gÜlÜmsedİ; atatÜrk yazar; atatÜrk’Ü gÖrdÜm dÜŞÜmde; bİr tutkudur mustafa kemal; kurtuluŞ ÖncÜlerİ İÇİn; mustafa kemal’ler tÜkenmez 10 Kasım Şiirleri – En Kısa 10 kasım hüzünü hüzünlüyüz biz bugun çünkü bugün 10 kasım bütün dünya aglasın çünkü bugün 10 kasım. atam anıtkabirde mezarında yatıyor toplanmış bütün millet mezarında ağlaşıyor. 10 kasım gelince gozumun onunde anıtkabir masmavi gozleri … 10 Kasım Atatürk’ü anma günü şiirleri En güzel ve … Haberler Spor Haberleri Futbol Haberleri 10 Kasım Atatürk’ü anma günü şiirleri En güzel ve duygusal, Kısa, uzun, anlamlı, 2,3,4,5 kıtalık 10 Kasım şiirleri burada! Giriş Tarihi 9 … Anneciğim Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku Anneciğim Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim! Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine … 10 Kasım Şiirleri Kısa Uzun Ödevleri 2 3 4 Kıta Yeni … 10 Kasım Şiirleri. Kısa Uzun ev ödevleri 10 Kasım 2016 yeni ödevler geldi. Atatürk ölüm yıldönemi nedeniyle öğrencilere verilen sürekli şiir ödevler için sizlere en iyileri arasında 2 3 4 kıta Atatürk ödevleri derledik. 10 Kasım 2016 Ödev Şiir ve Kompozisyonları neler var. Ev … 10 Kasım Şiirleri Kısa Şiirler Olsun Diyenlere 10 Kasım Şiirleri Kısa Şiirler olsun diyenler özellikle yorum bölümlerini ve email kutumuzu bu yöndeki mesajları ile doldurmuşlardı. Bizde sizler için ünlü şairlerin 10 kasım ile ilgili kısa şiirlerini yayınlacağız arkadaşlar. 2 kıtalık 10 kasım şiirleri 3 kıtalık 10 kasım şiirleri kısaca kısa 10 kasım ile ilgili şiirler arayanlara yardımcı olacak şeyler … 10 Kasım İle İlgili Şiirler – 10 Kasım Şiirleri 10 Kasım liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde törenlerde öğrencilerin okuyabileceği güzel ve anlamlı 10 Kasım ile ilgili şiirlerihazırladık. Seçmiş olduğumuz 10 Kasım Atatürk şiirlerini burda bulabilirsiniz. İşte en güzel, anlamlı 10 Kasım şiirleri, Atatürk Şiirleri. ATATÜRK 10 Kasım Şiirleri! En Yeni Anlamlı 10 Kasım Atatürk … 2017 yılı itibariyle 10 Kasım şiirleri arayanlara özele hazırladığımız haberde en anlamlı Atatürk şiirlerini inceleyebilirsiniz. İşte 1 kıtalık, 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4 kıtalık 10 Kasım şiirleri… 10 Kasım Atatürk’ü anma günü olarak her sene törenlerle şiirlerle karşılanıyor. 10 Kasım Atatürk şiirleri Uzun ve kısa En Yeni 10 Kasım … 2016 yılına özel 10 Kasım şiirlerini sizler için derliedk 2 kıtalık şiirler, 3 kıtalık şiirler 4 kıtalık şiirler olmak üzere Uzun ve kısa 10 Kasım şiirlerine haberimizden … 10 KASIM ŞİİRLERİ/ATATÜRK ŞİİRLERİ 10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA GÜNÜ ve ATATÜRK HAFTASINDA, MİLLİ BAYRAMLARDA söylenecek duygusal 10 Kasım şiirleri,ilkokul 2 kıtalık,3 kıtalık,5 kıtalık ilkokul kısa Atatürk şiirleri için sitemizi ziyaret ediniz. 10 KASIM ŞİİRLERİ ?HEPSİ BİR ARADA! Anış. Orman haftası şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 19 Mayıs Şiirleri; 8 Mart Şiirleri; 18 Mart Şiirleri; 10 Kasım Şiirleri; … Orman haftası şiiri 3 kıta Orman haftası . Ormanlar yurdumuzun yemyeşil bir tacıdır. Sele, kaymaya karşı en etkin ilacıdır … Şiirleri Oku – Atatürk Haftası kısa uzun 1-2-3-4 … 3 kıtalık 10 kasım şiiri. Atatürk Büyük Önder Atatürk, Özgürce yaşıyoruz, Kurduğun cumhuriyeti, Gönülden seviyoruz. Büyük Önder Atatürk, Yolundan gidiyoruz, Gösterdiğin hedefe, Yılmadan yürüyoruz. Büyük Önder Atatürk, Seninle büyüyoruz, Her 10 Kasım gelince, Seni çok özlüyoruz. 10 kasım şiiri. 10 Kasım Şiirleri – Yeni Makale 10 Kasım Şiirleri. Öğretmen Atatürk. Yine derse giriyorsun Samsun kapısından Selâmlıyor, seviyor tek öğretmenini İl il, köy köy, can can Tüm Anavatan. Hemen başlıyor mutlu ders Erzurum’dan Sonra derinleşiyor volkan-öğütle Sivas’taki son oturumdan. Bütün … 10 kasım şiiri 5 kıtalık – Şiirleri Oku 10 kasım şiiri 5 kıtalık. 10 Kasım 1938, Günlerden Perşembe. Atatürk’üm ölmüş, Saat dokuzu beş geçe. Çökmüş bir matem havası, Milletimin üstüne, Gözyaşları sel olmuş. Akmış Marmara Denizi’ne. 10 Kasım Şiirleri – Güzel Sözler Mesajlar 10 Kasım Şiirleri Kısa, 10 Kasım İle İlgili Şiirler Duygusal olanları yanında daha başka şiirlere de bu sayfamızda ulaşmanız mümkün olacak. Aşağılara indikçe buradan istediğiniz kısa 10 kasım şiirlerini bulacak ve ödevlerinizde kullanabileceksiniz. Yılbaşı Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku Yılbaşı Eski takvimden bir yaprak kaldı, Demek geçen yıl iyice usandı, Umutlar bu yeni yıla dayandı, Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı. Dünyamız bir yaş daha ihtiyarladı, Nice insanlarla doldu boşaldı, Sevinciyle kederiyle ir yıl geride kaldı, Geldi… Yeşilay şiiri 3 kıta – Şiirleri Oku 10 Kasım Şiirleri; 24 Kasım Şiirleri; 29 Ekim Şiirleri; 23 Nisan Şiirleri; 19 Mayıs Şiirleri; 8 Mart Şiirleri; 18 Mart Şiirleri; 10 Kasım Şiirleri; … Yeşilay şiiri 3 kıta. YEŞİLAY GENÇLİK MARŞI. Bir zamanlar gelecek, Göğsümüz kabaracak, Acunda dalgalansın, Yeşil aylı bir bayrak. 10 Kasım 2 Kıtalık Şiirler Zevkli Eğlenceli … 10 Kasım Şiirleri 2 Kıtalık 10 Kasım İle İlgili İki Kıtalık Şiirler Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olup 1881 yılında doğmuş olup 10 Kasım 1938 yılında sabah saat 0905 gece yaşamını Kasımın önemi ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu olan Atatürk’ün ölüm günü büyük törenler ile yurdumuzun dört bir yanında … 10 Kasım şiirleri haberimizde! İşte 2 kıtalık, 4 kıtalık … 10 Kasım Atatürk şiirleri 2 kıtalık, 4 kıtalık arama motorunda yoğun olarak araştırılıyor. Yarın 10 Kasım Atatürk’ü anma günü. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk 81. ölüm … Trafik Haftası Şiiri 3 Kıta – Şiirleri Oku Ali, Hasan, Hüseyin Biraz beni dinleyin, Trafiğin gereğini. Bilmeyene söyleyin. Üç ışıklı lambayı, Düdük çalan amcayı. Bilmeliyiz hepimiz Trafiğe uymayı, Yeşil ışık yanınca, Yollar geçit veriyor. Kırmızıyı yakınca Geçiş sona eriyor. ŞENEL Buradasınız “Şiir yaz. Şiirdir kişiyi kurtaranbu karanlık, bu yalnızlıkla,berbatlıklarla dolu evrende.”[1] 21 Mart 2015 Dünya Şiir Günü’ için kaleme aldığı bildiride Afşar Timuçin, “Şiirin ölüm kalım savaşı verdiği bir dünyada yaşıyoruz… Evrensel cahillik her gün biraz daha yaygınlaşıyor, kurumlaşıyor, kökleşiyor saldırganlaşıyor. Hiçbir değer tanımama konusunda kararlı görünen dünya sermaye güçleri bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda adım adım ilerlerken demokrat görünen demokrasi düşmanlarından, ahlâk değerlerini her şeyin üstünde tutar görünen ahlâk düşkünlerinden, devrimciliği kimseye bırakmayan kurulu düzen yardakçılarından alabildiğine destek görüyor. Bu yüzden şiire bugün daha çok gereksinimimiz var. Kurtuluşun yalan yanlış tasarılarda, köksüz temelsiz düşlerde, ikiyüzlü ya da çokyüzlü ilişkilerde, basit ve bayağı siyasetlerde olmadığını, güçlünün eline bakmanın onursuzluk olduğunu bilenler dünyanın ancak şiirle, şiiri yaratanlarla ve şiiri özümleyenlerle kurtulabileceğini de biliyor… Şiir bize daha da insan olma yolunda neler yapmamız gerektiğinin öngörüsünü sağlıyor. Şiir bize kim olduğumuzu, insan için ne yapmamız gerektiğini, insana adanmanın nasıl bir şey olduğunu öğretiyor,” derken; İnsanlık İçin Şiir, Şiir İçin Küresel Vicdan Koalisyonu!’ temasıyla düzenlenen IX. Uluslararası ŞİİRİSTANBUL Festivali’nin yayınladığı metinde de şunlar ekleniyordu “… Geleceğin ilk kez bir biçimi yok,’ diye yazmıştı Octavio Paz bundan on yıllar önce. Şimdi o gelecek gözlerimiz önünde biçimleniyor. Dehşet içinde. Utanç içinde. İnsana dair bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmemize neden olan bir panik hâli içinde, o geleceğe bakıyoruz. Uçuruma bakar gibi. Uçurumun da bize baktığını bilerek... Küresel kapitalizmin insan varoluşu üzerinde kurduğu tahakkümü her alanda reddediyoruz! Artık nesnelerin değil moleküllerin bile telif hakkı alınarak şirket envanterine kaydedildiği bir dünyadayız. Yeryüzü, toprak, kutuplar, denizler, uzay. Hepsi küresel kapitalizmin arsız saldırısı altında… Dinmeyen işgal girişimleri altında... Toplumlar, insanlar sınırlara hapsolmuş, küresel sermaye ise sınır tanımadan dünyanın, coğrafyaların tüm dokularına sızarak hayatlarımıza el koyuyor. Dünyanın yüzde 1’i, dünyanın yüzde 99’unun alınterini, yarattığı katma değeri yüzsüzce çalıyor. Her şeyi görüyor ve hayır!’ diyoruz… İnsanlığın bu alacakaranlığında diyoruz ki; insan oldukça şiir de olacak! İnsana inandığımız için şiire inanırız! Yaşasın şairler, yaşasın insanlık için şiir!” Direnen, başkaldıran şiir, şairleriyle birlikte hep var olacaktır. Kolay mı? “Şiir yazmak da böyle büyüleyici bir uğraştır… Sorumluluk isteyen bir iştir şiir yazmak,” Melisa Gürpınar’ın işaret ettiği gibi… * * * * * Şiir, şairiyle vardır ve mücadeleyle, aşkla, isyanla… “Ağzınızdan çıkanlara daima dikkat edin. Çünkü bir sözü unutmak bir yüzü unutmaktan çok daha fazla zaman alır,” diyen komünist partizan Louis Aragon’un, Elsa’lı dizeleriyle… “Kâinat paramparça oldu bir akşamüzeri/ Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın/ Gördüm denizin üstünde parlarken/ Elsa’nın gözleri, gözleri Elsa’nın...” demişti O…[2] Elsa’dan 12 yıl sonra, 1982’nin 24 Aralık günü 85 yaşındayken hayata veda eden Aragon’un şiirler yazdığı kadın, Triolet yetenekli bir yazardı. Hayatı boyunca fark edilmeyi bekleyen Triolet’nin hakkı yıllar sonra teslim edildi… Aragon, Elsa için dünyanın en güzel şiirlerini yazdı. En çok dile çevrilen, en çok okunan, en çok sevilen, en çok ezberlenen dizelerin kendisine yazıldığını bilerek yaşadı Elsa. Üstelik zekâsıyla, hoşluğuyla her kadını elde edebilecek bir erkekti bu şiirleri ona yazan. Herkes onların yeryüzündeki en mutlu çift olduğunu düşündü. Oysa Elsa yeryüzünün en mutsuz kadınıydı. Kocası ona yazdığı şiirlerle Louis Aragon olmuştu. Ama Elsa onun yanında yazdığı romanlarla “yazar” olamamış ve “mutlu aşk yoktur” demişti Aragon…[3] * * * * * Şiirin, şairin aşkı ve mücadelesiyle biçimlendiği; tutku ile ısrar örsünde dövüldüğünü bilmeyen yoktur. “Yanlış gücünü arttırıyor diye asla doğruya dönüşemez,” diyen ve adına “çağdaş” denen kapitalist uygarlığın bir vahşet olduğunu, “Demir zincirlerle geldiler,/ Tırnakları kurt pençelerinden keskin.../ Geldiler, insan avcıları,/ Gözleri karanlık ormanlardan daha kör./ Uygarlığın vahşi açgözlülüğü/ gösterdi utanmaz acımasızlığını,” dizeleriyle ifade eden Hint şair Rabindranath Tagore olduğu gibi… 1915’da İngilizler tarafından kendisine verilen “Sir” asalet unvanını yine bu ülkenin gerçekleştirdiği Amritsar Katliamını protesto etmek amacıyla 1919’da iade etti ve dünyevi kazanımların manevî değerlerin önüne geçemeyeceğini bir kez daha gösteren Tagore’un duruşuyla, Heinrich Heine’in hikâyesi paralellik arzeder. “Ya tümden hoşgörülü olun ya da hiç olmayın; ya iyilik yolundan gidin ya da kötülük yolunu tutun. Arada kalmak insan gücünü aşar”; “Dünyada, dünya nüfusundan daha fazla aptal var”; “Düşmanlarınızı affediniz ama onlar asıldıktan sonra”; “Kitapların yakıldığı yerde eninde sonunda insanlar da yanar,” diyen Alman ozan Heinrich Heine yaşamı boyunca 1797-1856; Yahudi kökenli olduğu için dışlandı ve Fransa’ya göç etmek zorunda kaldı; Bir Vatanım Vardı Güzel’ başlıklı “Vatanım bana Almanca sarılır, öperdi./ Nasıl da güzeldi böylesi, kimseler bilemez./ Almanca, seni seviyorum,’ derdi./ Ama bütün bunlar hep düşlerimdeydi,” dizelerindeki acılarla! Şiirleri, hâlâ dilden dile dolaşan Onun dizeleri Almanya’nın bütün okullarında okutulurken; Silezyalı Dokumacılar’, Lorelay’ başlıklı yapıtları en ünlü şiirleridir. 1933’de, Hitler döneminde, Heinrich Heine’nin adı ders kitaplarından silinip; yerine, “Adı bilinmeyen bir ozan” tanımı konulurken O, sürgün yaşamının son yıllarını yatalak olarak Paris’te geçirip, orada öldü; “Ölüm soğuk bir geceydi,/ Yaşamsa bir gündüz, ama boğucu./ Hava karardı uykum geldi,/ Güneşli gün yorucu mu yorucuydu,” dizelerini terennüm edercesine…[4] Ve “Her gerçek şair gibi devrimci”[5] diye anılan; 1936 yılında 38 yaşındayken İspanya İç Savaşı’nda tutuklanıp faşistler tarafından öldürülen Federico Garcia Lorca… Kendini, “Entegral olarak İspanyolum ve bu bana bir coğrafi yaşam alanı çiziyor; ama tek kimliği İspanyolluk olanlardan nefret ediyorum, bütün insanların kardeşiyim ve milliyetçi bir fikir uğruna kendini feda edenlerden tiksiniyorum. İyi bir Çinli bana kötü bir İspanyoldan daha yakındır. İspanya için şiirler yazıyorum ve onu iliklerime kadar hissediyorum ama önce bir dünya insanıyım ve herkesin kardeşiyim. O nedenle siyasetin çizdiği sınırlara inanmıyorum,” diye tanımlayan Lorca, Granadalıydı. Frankist milliyetçiler tarafından öldürülen Federico, 38 yaşındayken, 3 arkadaşıyla birlikte Granada’ya 10 kilometre uzaklıktaki doğduğu yer olan Fuente Vaqueros’da, 19 Ağustos 1936’da katledildi. 1965 tarihli ve Granada polisine ait belgeler Lorca’nın yaşadığı Granada’daki askeri yetkililerin emirleriyle öldürüldüğünü ortaya koyarken; İspanya’nın yakın tarihinin bu çok tartışılan cinayetini araştıran Fransız yazar Marcelle Auclair’in isteği üzerine yazılan polis raporunda Lorca’nın siyasi fikirleri nedeniyle öldürüldüğüne işaret ediyor. Şair “Sosyalist ve Masonların bir üyesi” olarak tanımlanıyor. Raporda Lorca’nın “eşcinsel ve anormal davranışları”na dair söylentilerden de söz ediliyor. Cinayetin nasıl işlendiği de belgelerde yer alıyor. Lorca’nın İç Savaş çıktıktan bir ay sonra 1936’nın Ağustos ayında arkadaşlarının evinde saklanırken yakalandığı ve Fuente Grande adlı yere arabayla götürüldüğü belirtiliyor. Ardından “suçlarını itiraf eden” Lorca’nın burada infaz edildiği açıklanıyorken; ister istemez “Yola baktım ama yol uzun/ Canım atım yaman atım/ Etme eyleme ölüm/ Varmadan Kurtuba’ya” dizelerini anımsıyor insan… * * * * * Dik durmak, diklenmek yani egemene boyun eğmemek şiiri var eden; şairi şair yapandır… Mesela Juan Gelman gibi… 16 Ocak’ta 83 yaşındayken aramızdan ayrılan Arjantinli Şair Juan Gelman, şairliği “Belleğin gölgesinin belleği olmak” olarak tanımlarken; toplumsal belleğin toplumların gelişimi için ne denli önemli olduğunu da bizlere gösterdi. 1976’da yapılan darbeden kısa bir süre önce ülkesinden ayrılan Gelman’ı bulamayan darbeciler onun yerine oğlu 20, kızı 19 ve 6 aylık hamile gelinini alırlar. Dört ay sonra kızını serbest bırakırlar, oğlunu öldürüp bir varilin içine koyar ve üzerini betonla kapatırlar. Gelinini de doğumdan sonra öldürür doğan çocuğunu ise bir polise verirler. 2000 yılında uzun uğraşlardan sonra torununun izine rastlar ve onu yanına alır. Ömrünün son nefesine kadar Diktatör Vileda’nın kaybettiği 30 bin çocuk için adalet ister, kavgasını verir. Ben “Şiir yazan bir militanım” diyen Arjantin’in en büyük şairi Gelman, sürgün, adalet, bellek ve kavgayı asla eksik etmedi şiirinden.[6] “İlerleme ve tekniğe tapmanın beraberinde getirdiği, herkes için tek bir uygarlık İdeali, bizi yoksullaştırır ve kötürüm eder,” diyen Octavio Paz gibi… O, geniş bir felsefi ve edebi- kültürel birikim içinde, devrim sonrası Meksika’sındaki kapitalist gelişmeler karşısında sürekli olarak yaşamın ve dünyanın anlamını sorgulayan ve “Bu dünya bizi koruyor ama eziyor; bizi saklıyor ama çarpıtıyor. Maskelerimizi çıkarıp atarsak, dünyaya açılırsak, kısaca, kendi karşımıza çıkma yürekliliğini gösterirsek, gerçekten düşünmeye ve yaşamaya başlayabiliriz yeniden,” diyen bir şairdi. “Aşk varolmak istiyorsa, dünyadaki yasakları çiğnemek zorundadır,” vurgusundaki boyun eğmezlikle yaşayan O; “Bir şairin hayat hikâyesi yoktur, şiirleri vardır” dese de, O’nun hayat hikâyesi çok renklidir. 31 Mart 1914’te Meksika’nın Mexico kentinde doğdu. Emiliano Zapata’yı destekleyen yerli bir ailenin oğlu. Ailesi iç savaş nedeniyle sıkıntıya düştüğü için zor koşullarda büyüdü. Meksika Üniversitesi’nde eğitim gördü. İlk şiir kitabı “Ormandaki Ay” 19 yaşındayken yayılandı. 1937’de İspanya’ya giderek Cumhuriyetçileri destekledi. 1963’te Meksika’nın Hindistan Büyükelçisi oldu. Meksika hükümetinin bir öğrenci eylemini kanlı bir şekilde bastırmasını protesto ederek 1968’de istifa etti. 1990’da edebiyata katkıları nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer bulundu. 76 yaşındayken Nobel’i alan Octavio Paz için İsveç Akademisi “Dürüstlük ve duyarlı bir zekâyla tanımlanan; geniş ufuklu ve ihtiraslı yazıları” için ödüle değer görüldüğünü açıkladı. Akademi açıklamasında şairin 1976’da yazdığı şu dizelere de yer veriyordu “Gördüğüm ve söylediğim/ Söylediğim ve sustuğum/ Sustuğum ve düşlediğim/ Düşlediğim ve unuttuğum arasındadır şiir.” Paz, tüm yapıtlarında kapitalist yabancılaşma yüzünden bozulan insani değerleri vurgularken; O’na göre, “Özgürlük her zaman farklı düşünenlerin özgürlüğüdür... başlangıçta benim tek’liğimin olumlanması olan özgürlük, benden başkasının ve başkalarının’ da tanımlanmasıyla özgürlük olur... Başkalarının özgürlüğü benim özgürlüğümün koşuludur. Özgürlükten yoksun bir demokrasi bir despotizmdir...”[7] * * * * * Hasan İzzettin Dinamo’nun portresini kısacık bir cümleyle en iyi çizen Yaşar Kemal’in, “O bir ermiş, bir kahraman, bir çocuk saflığında, dudaklarında hüzünlü bir gülümseme, yaşadı ve öldü,” betimlemesidir. Dinamo şiirleriyle hep geleceğe seslenmiştir. Yaşadığı günlerden daha iyi olacağına inandığı, Yirmi Birinci Yüzyılın İnsanlarına’ sevecenlikle, “Torunlarımın torunu./ Say ki dedelerin bir masal yaşadı,/ Say ki acılar masaldı,/ Öttür ölümsüzlüğe doğru borunu!” diye fısıldamıştır. 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı şair ve yazarlarından Dinamo 1909-1989 bir röportajında, “Biz sürgüne gönderildik ve toplumcu şiir mahkûm oldu Bunun sonucunda, yeniden bir boşluk oluştu ve bu 50’li yıllara kadar sürdü. Daha önce Nâzım Hikmet’le mahkûm olan toplumcu şiir, bir kez de bizimle mahkûm oldu,” demişti. 1944’de yayımlanan Türkiye Sovyet Cumhuriyeti’ başlıklı şiirinden ötürü ceza aldı. Aslında şiirin özgün adı Sosyalist Türkiye Cumhuriyeti’ydi.[8] 1944’te yeni çıkacak bir dergi için yazılmış olan, ancak şiirin müsveddesi emniyetin eline geçtiğinden ötürü yayınlanamayan bu şiir TBMM’nin o dönemdeki kapalı oturumlarında büyük tartışmalara neden olmuştu. O şiirinde Dinamo, “Aziz Türk işçisi!/ Tütüncüm, tornacım, mensucatçım, ateşçim ve şair/ Dünyanın kurtuluş saati çalıyor./ Biliyorum ki en kabadayınız/ Soğuk tütün depolarında/ Koca bir hafta harcadıktan sonra/ Ancak bir kefen parası alıyor,/ Karısını veya çocuğunu gömmek için./ Aziz Türk işçisi!/ Senin bahtın,/ Yaralı parmaklarınla ayıkladığın/ Malum tütünün zifiri kadar karadır./ Haydi, sen de aslanlar gibi göster boyunu,/ Böyle süklüm püklüm durduğunu/ Gören kahpe vurguncular ve onların hükümeti,/ Bırakıp senin nasırlı ellerine/ Bu güzel memleketi,/ Savuşsunlar birer köşeye, çil yavrusu gibi. Öyle silkin ki aziz işçim,/ Benim tornacım, tütüncüm, mensucatçım ve işçim,/ Bütün Türkiye’deki ağaçların/ En üst dallarından en alt dallarına kadar/ Senin nasırlı ellerinle asılanlar/ Harikulade bir meyve zenginliği manzarası versin./ Bu işe meşhur Sultanahmet Meydanı vakası/ Vaka-i Vakvakiye bile imrensin./ Çekip alalım ayaklarından/ Donlarına varıncaya kadar onların,/ Gömülelim koltuklarına o ılık salonların… Dışarıda yağarken buram buram kar,/ Aç ve soğuk günlerden kalma hatıralar,/ Karışıp halka halka Bafra tütünü dumanına/ Bize göz kırpacak uzak yıldızlar. Hülasa, Türkiye Sovyet Cumhuriyeti,/ Çalışmak, yaşamak, gezmek hürriyeti/ İçin kurulacaktır./ Ve bunlara karşı çıkan babamız bile olsa/ İnsafsızca ve merhametsizce/ Tutulup çarmıha vurulacaktır,” derken; şiiri nedeniyle bir yıl ağır ceza alınca askerliği yandı. Buradan sonrası bir kaçma kovalama biçiminde geçecektir. Öldürüleceğinden kuşkulanınca askerden kaçıp bir süre Karacaahmet Mezarlığı’nda saklanır. 1943’lerde yazılan bu günlerin şiirleri Karacaahmet Senfonisi’nde toplanmış, 1960’ta kitaplaşmıştır. Dinamo ancak 1949’da terhis olabildi. Geçimini başka isimlerle çeviriler yaparak sağladı. 6-7 Eylül olaylarında toplumcu yazarlarla bir kez daha tutuklandı, beraat etti. Eserlerini kendi adıyla 1960’tan sonra yayınlatma olanağı bulabildi. 12 Mart 1971 darbesinde de kısa bir süre gözaltında tutulup serbest bırakıldı. Tutuklanmaları sırasında çok sayıda basılmamış romanı ve şiiri yok oldu. Dinamo 20 Haziran 1989’da seksen yaşında öldü. Geriye kocaman bir mücadele ve ölümsüz dizeler bıraktı; tıpkı “Gücünüz varsa sizin/ Sözcüğü tutuklayın./ Öğrenci, kitap, Türkçe/ En güzel kavramı dilimin/ özgürlüğü tutuklayın/ Gücünüz varsa artık/ Usumu tutuklayın.../ Gücünüz varsa sizin/ Ölümü tutuklayın,” dizelerindeki Şükran Kurdakul gibi… “Aydınlığın cesur bir çığlığı”[9] olarak betimlenmeyi hak eden O; “Biz ki acılar döneminden/ Ellerimizi kirletmeden geçtik” demenin onuruyla yaşadı. “Kırk yılın sömüre sömüre bitiremediği” yurduna sevdalı bir yazardı; 15 Aralık 2004’te yaşama veda etti; “Bir hapislik korkusu, bir cesaret/ Bir seferberlik karanlığı, bir ışık/ Bir kitap, her yaprağında anıların kanı/ Bir şarkı alanlara sığmayan/ Bir heves denize çıkar gibi/ Bir sevda dar gelir damarlarına/ Bir resim, kendini arayanlardan biri/ Bir kuşku soranlardan sormayanlara/ Bir gerçek dünyaların gerçeği/ Bir kadın senin gibi/ Bir adam benim gibi,” dizelerindeki öyküsüyle… * * * * * Ve Ece Ayhan… Her fırsatta şiirden söz etti 13 Temmuz 2002’de kaybettiğimiz O. Başka neden söz edebilirdi ki “Dünyada aşktan ve şiirden başka bir şey yoktur” diyen biri? “Ece Ayhan uzun süre görmezden gelindi. Bir nevi sansür uygulandı. Devletin değil, onun uzlaşmaz tutumundan tedirgin olan ebebiyat çevrelerinin, eleştirmenlerin, antoloji hazırlayanların görünmez sansürüydü. Kemalizmi, sosyalizm olarak yutturmaya çalışan aydınların kendi korkularının sansürü. Bu sansür nedeni ile uzun süre Ayhan’ın şiiri saklı kaldı. Çeşitli konulardaki görüşleri bilinmedi. Ta ki 90’lı yıllara gelene kadar. Bu yıllar sınırlı da olsa kafalardaki karakolların yıkıldığı, tabulara dokunulduğu yıllardı.”[10] Ece Ayhan, iktidarın her türüne karşıydı. O’nu farklı kılan da budur. Örneğin, “Öğretmenleri sevmem. Çocukları sınıfta bırakırlar. Düzenle şu ya da bu şekilde uyuşmadır bu” der ve eklerdi “Bilmem meramımı anlatabiliyor muyum? Şiirimin hiçbir zaman iktidara geçmesini istemiyorum, istemem ben…”[11] Edip Cansever’in, “Kendine sürgün; adresi olmayan bir yaratık,” diye tanımladığı onun şiiri itaatsizdir; renklerden en çok mora yakındır. Kapalıdır imgeleri, ama gizli değil. Kuraldışıdır. “Ece Ayhan, İkinci Yeni’nin sivri ismi, mülksüz mülkiyeli, iktidar karşıtı, sivil şair. Tarihi yazanlara inat sarışın değil de karaşın. Parasız yatılı şairlerden, okul numarası hayatı boyunca peşinden gelecek gibi 128. Tarih bilmeden şiir yazılmaz, ben de tarihi kurcalayan bir şairim’ diyen, mor şiirin peşinde bir ozan. Şiiri ise yalınayak şiirdir’…”[12] Ece Ayhan, belki de en çok “Velhasıl onlar vurdu, biz büyüdük…” mısrasıyla anılmalıdır. Ya da “Şiirimiz karadır abiler” Veya “Aşk örgütlenmektir, bir düşünün abiler” dizeleriyle… Ve ille de 1969’da katledilen Battal Mehetoğlu’nu anlatan; Meçhul Öğrenci Anıtı’nda, “Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/ Bir teneffüs daha yaşasaydı/ Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/ Devlet dersinde öldürülmüştür/ Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu/ - Maveraünnehir nereye dökülür?/ En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı/ - Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine” dizeleriyle! Özetle ardında pek çok mısra bırakır; ve bir de, “Vasiyetimdir, her şeyimi zamana bırakıyorum”u… * * * * * Sonra “Çapraz yalnızlıklar astım göğsüme/ Yollarda bir savaşçı gibi yürüdüğüm doğrudur/ Gözlerle, dillerle kuşatılmış bir ülke/ kalbimdir ona tek sınır” vurgulu, “Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım// Bugün de ölmedim anne,” dizeleriyle Ahmet Erhan… Onun için “Asla kötülükle uzlaşmadı. Devletin karanlık yüzüyle adını asla yan yana getirmedi… İnsana karşı insan için bir destandı anlattığı,” derdi C. Hakkı Zariç… Bir de Şêrko Bêkes… O’nun şiirleri bir yandan toplumsal ve ulusal olanı önde tutarken bir yandan bireysel olanı ve kırgın aşkları işler. Şiirleriyle çaresiz kalmış halkın ve aşkın sesi olmaya çalışmış ve bunun için çabalamıştır. Şairinin birçok şiirinde onun geçmişini de yakalarız. Bêkes’in geçmişine dönüp baktığımızda ise çoğunlukla yoksunlukları ve yalnızlığı, arafta kalmayı, ülkesine ve insanlarına olan özlemin nedenini görürüz. Şêrko Bêkes, 1940 yılında Süleymaniye’de dünyaya geldi. Aslında şiiri babasından devralmış bir şairdir Bêkes. Babası Faik Bêkes de önemli bir şairdi. Ancak babasını daha çocukluk yaşlarında yitirdi. Bir süre Süleymaniye’de okuduktan sonra Bağdat’ta okumaya devam etti. Daha o zamanlarda modern Kürt şiirine merak saldı ve ilk şiirini on yedi yaşındayken yazıp, yayımladı. O dönemde etkilendiği Kürt şairler ise Goran ve Herdî’ydi. Ekim Devrimi’nden etkilenen şair, Kürt ulusal meseleleriyle de daha çok ilgilenmeye başladı. Zaten o dönemde Irak rejimine karşı bir ayaklanma ve direniş de söz konusuydu. Kısa sürede bu sürecin içinde buldu kendisini. Şiirlerinin ana temasını ülke, peşmergeler ve özgürlük duyguları oluşturdu. Ancak 1965 yılına gelindiğinde Irak rejimi onu tutuklamaya kalkınca çareyi dağlara çıkmakta buldu. Direniş örgütlerine katıldı ve Kürt Özgürlük Direnişi Radyosu’nda çalışmaya başladı. Bir söyleşisinde bu olayların onu çok etkilediğini ve şiirinin omurgasını oluşturduğunu söyler. Çok üretken ve önemli bir şairdi. 41 kitabı yayımlanmıştı. Şiirleri İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça ve Türkçeye çevrildi. Şiirlerinden seçkiler bazı ülkelerde ders kitaplarına girdi ve önemli ödüller aldı. İlginç olan ona ilk ödülünü Saddam Hüseyin’in vermeye çalışmasıdır. Çünkü Saddam da onun şiirlerinden etkilenmiştir. Ondan hem kendisini öven bir destan yazmasını istemiş hem de ödül vermeye çalışmıştır. Ancak Şêrko Bêkes ikisini de reddedince sürgün edilir ve İsveç’e mülteci olarak yerleşir. Bu anlamda ilk ödülü İsveç’tendi. 1987 yılında Tucholsky Ödülü’ne layık görüldü. Özellikle Irak Güney Kürdistanı’nda şiirleri dilden dile dolaştı, ulusal manalar kazandı. Irak rejimiyle baş etmeye çalışan Kürt grupları arasında Ebdula Peşêw’le birlikte ulusal şair olarak anıldı. Orada da Pîremêrd Ödülü’ne layık görüldü. “Ülkem yüreğimdedir,” diyen O, acının, sızının, sürgünlüğün, ülke özleminin ve doğanın şairidir. Dostlar hep gider ama geri dönmezler, aşklar kırgın ve kırıktır. O yüzden giden aşkın yerini başka hiçbir şey dolduramaz. Ülke yürekte taşınacak kadar korunmaya, şefkate muhtaçtır. Onun şiirlerinde her şeyin yeri doldurulabilir bir şekilde ama aşkın yerini ne başka bir şey ne de başka birinin/birilerinin aşkı doldurabilir. Belki de tam bu yüzden vasiyetnamesinde şöyle demiştir “Beni Süleymaniye’deki Azadî Parkı’na, 1983 şehitleri için kurulan anıtın yanına gömün. Orada nefesim kesilmez. Genç kadınlar, erkekler, sevgililer misafirim olur.”[13] * * * * * “Bu dünya ile yazarak ödeşmeyi seçmiş”, “Acısı da sevinci de başım gözüm üstüne” diyen bir şiirdir Şükrü Erbaş dizeleri… “Hayatın sürgüleri var./ Daracık ömrümüzde geniş sıkıntılar/ Mutluluğun geniş kapılarında Usul gülüşlerimizde hüzün lekeleri/ Küçük ayrıntılara yöneldik nicedir./ İçedönük duygulu karamsar İki yüzümüz vardı iki güzelliğimiz/ Umut ve Sevgi, kırmadan aynaları/ Alın kırışığımızda aynı suçun izi var Yalnızlık biricik benzerliğimiz oldu/ Payımıza düşen o yanlış ilişkilerden./ Herkese acısı kadar Ne konuşmalarımızda bir tat/ Ne susmalarımızda bir hikmet/ Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk/ Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor./ Aynaların ardında aynı kirin pası var” dizelerindeki üzere O; yabancılaşmaya ve yabancılaştırmaya karşı keskin ve kararlı bir duruşa çağırır bizi. “Şükrü Erbaş Şiiri, esinleyen, etkileyen ve kışkırtan bir şiirdir. İçimizin sokaklarında gezdirir bizi. İnsana ve hayata dair farklı bakış açılarında anlam haritamızı genişletir… Şükrü Erbaş şiiri bir yüzleşme şiiridir aynı zamanda; kendisiyle geçmişiyle ve şimdisiyle... Yüzleşme hesaplaşmayı getirir; çağıyla, otoriteyle, toplumla ve kendiyle... Bu durum, gerçeği sadece bilincimizle değil, duygusal yoldan da algılamamıza hizmet eder. Modern yaşamın katılaştırdığı insanın vicdanına seslenir şair”[14] ve şöyle der hepimize “Seni kendimden tanıdım çocuk;/ Yüreği sürekli çiğnenen bir yol/ Gövdesi acılardan acılara köprü…/ Biraz öfke, biraz umut, çokça onur…” 2013 Londra Kitap Fuarı’ndaki konuşmasında “İnsan olmanın ortak değerlerine yaslanan edebiyat ve sanat, benzerliklerimizi öne çıkararak bize aynı Babil Kulesi’nin çocukları olduğumuzu hatırlatır. Bizleri dünyalı kılan şey başkalarını tanıma ve kabullenme gücümüzdür,” diyen Murathan Mungan’ın, “Her ömrün bir eylülü vardır./ Onca yaşadım şimdi bildim”; ve de “Anda gizlenen zaman/ Ateşin alesta dili/ Bitkiler, otlar, kökler/ Dağlanmış dil, narin rengi/ On binlerin dönüştüğü uğuldarken/ Doğunun yeni defteri/ Topraktan çoban yıldızına değin/ Her yer her şey karanlık bir pusuda/ Yazının, tekerleğin, tarihin/ İlk çocuklarından/ Ey büyük Mezopotamya/ İki bin yıllık gece/ Dön geri bak/ Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğusunda” dizeleri de Şükrü Erbaş’ın seslenişini anımsatır bize… * * * * * “Hem hayatın hem de şiirin acemisiyiz,” diyen Süreyya Berfe şiiri geniş açılı bir şiirdir, bazen bir zamana iliştirirsiniz, bazen bütün zamanların şiiri olarak okursunuz. Şairin yaşadığı mekânı yazması zor iştir, çünkü güncelliğin, sığlığın tuzağına düşebilir. Berfe, bu tehlikelerin üstesinden gelir. Bütün bir dünyayı kuşatırken;[15] Yunus Emre’den Nâzım Hikmet’e, Orhan Veli’den Edip Cansever’e şiirde müzik içsel bir olgudur; artısıyla elbette “Şiir anadilde bir derinleşme, aynı zamanda da insanlığın ortak dilidir... Onu ne sadece sözcüklere, ne sadece ses, kurgu, mecaz ya da imgeye, ne sadece düşünce ya da duyguya indirgeyebiliriz... Bütün bunların toplamı ve böylece de basit bir toplama işleminin sonucundan çok daha fazla bir şeydir... Sözcükler ne sadece araç, ne de amaçtır... Amaç, yaşamı daha anlamlı, daha yaşanır ve yaşanası kılmaktır... Yaşam, yaşamlarımız, yalanla, kötülükle, baskıyla, zulümle bozulmuş, kirletilmiş, yaralanmış ve tümüyle bir yok oluş uçurumunun eşiğine getirilmişse ve tek savunu aracımız sözcüklerimizse eğer, insan oluşumuzun değerlerini savunabilmek için onları daha büyük bir sorumluluk, bilinç ve duyarlılıkla kullanmamız gerekiyor demektir... İnsanın özüne saldıran tüketim toplumu ahlâkına karşı, sonsuz bir içtenlikle; insan yüreklerine doğrudan doğruya ulaşan bir söz’le karşı koyabiliriz ancak”![16] Ve nihayet, “Renk renk türkülerin içinden uyanır sevdiğim/ gökyüzü solur saçlarında/ akar da pembesi, sarısı, yeşili renklerin/ bir bahar şarkısı olur yürüdüğün yollar/ sırtüstü bir serinlik seni düşünmek,”[17] dizelerindeki duyarlılıkla, “Şiirin, şairin hayatının bir parçası olduğuna inandım hep,” der Turgay Fişekçi, çok şeyi özetlercesine… 27 Mayıs 2015 110233, Ankara. N O T L A R[*] Arasöz Sanat ve Politika Dergisi, Ekim 2015… Cemal Süreya, Onüç Günün Mektupları, 11. Baskı, Yapı Kredi Yay. , 2014, Louis Aragon, Elsa’nın Gözleri, Çev Hüseyin Demirhan, 2014.[3] Perihan Özcan, “Aragon’un Gölgesindeki Kadın”, Radikal Kitap, Yıl13, No694, 4 Temmuz 2014, Yaşar Atan, “Dönüşsüz Gurbette Bir Yanık Ozan”, Evrensel Hayat, 22 Temmuz 2012, “Her Gerçek Şair Gibi Devrimci Federico Garcia Lorca”, Kızıl Bayrak, No2013/32, 16 Ağustos 2013, Bwerken Bereh, “Yüreğim Bir Kemandı”, Evrensel, 1 Şubat 2014, A. Hicri İzgören, “Yola Yoldaş Bir Yazar”, Gündem, 10 Nisan 2014, Hasan İzzettin Dinamo, TKP, Aydınlar ve Anılar, Yalçın Yay., 1989, ss 250-251[9] Öner Yağcı, “Direncin ve Bilincin Anıtı Şükran Kurdakul”, Aydınlık, 22 Aralık 2014, Hüseyin Kalkan, “Parasız Yatılıların En Parasızı”, Birgün, 18 Temmuz 2012, Ece Ayhan, Sivil Denemeler Kara, YKY, 1998, İrem Dönmez, “Aşk Örgütlenmektir, Bir Düşünün Abiler”, Evrensel, 14 Temmuz 2013, Abidin Parıltı, “Şêrko Bêkes O Bir Asiydi”, Radikal Kitap, Yıl12, No647, 9 Ağustos 2013, A. Hicri İzgören, “… Şükrü Erbaş Şiiri’ İçin Bir Potpori”, Gündem, 27 Şubat 2014, Doğan Hızlan, “Süreyya Berfe’nin Şiiri”, Hürriyet, 22 Nisan 2015, Ataol Behramoğlu, “Şiir İnsanlığın Ortak Dilidir”, Cumhuriyet, 21 Mart 2015, Turgay Fişekçi, İnsan Üstüne Sorular-Yanıtlar, 2006 Yayınevi, 2009, Temel Demirer ağ günlüğü Bunları Okudunuz mu? 08/07/2022 - 1321 08/03/2022 - 1732 07/15/2022 - 1542 07/13/2022 - 1538 07/10/2022 - 1428 07/08/2022 - 2234 Hapishane Edebiyatı DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI IX Ayhan Kavak. 2'No'Lu T Tipi Hapishane Tarsus DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI IX Madde 81 İspanya İç Savaşı’nda iki şair; Lorca ve Vallejo... Konuk Yazarlar Girit Leblebisi Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,... Salacalı Hamdi Efendi/ Veli BAYRAK Çoluk çocuğu yok Salacalı Hamdi Efendi’nin. Hiç evlenmemiş. Emekli olunca kendisine Habeş cinsi bir kedi alıp onunla yaşamaya başlamış. Ama... Zamanın İzi/ Sidem SAMSUN “Neyse ki gülün yapraklarını yolmadan yetiştin,” dedi Murat, eliyle banktaki gül yapraklarını yere attı, yana kayarak yanında Berna’ya yer açtı. “... bildiğim kadarı ile bir kızılderili "ağlama,ölmeyeceğim" dünyanın en kısa şiirini şu an yazıp rekoru elinize alacağınız durumdur. örneğin "ağlama" dünyanın en küçük dağıdır veya dünyanın en küçük nehiri. hiç yazılmayacak olandır, böyle düşününce. meğer ki, "dünyanın en küçük dağı, karnımdır benim, yükü cevahirdir" desin, ana olacak bir kadın ve meğer ki, "dünyanın en küçük nehiri, yanaklarımdan akan gözyaşıdır" desin bir aşık. dünyanın en kısa şiiri de vardır o halde, okuyabilen çıkmadı yalnızca. kedieti yedibkz dead poets society ve dünyanın en kısa şiiri henüz okunma... değil kelimeler, harfe bile dökülmemiş olan diyor bu şimdi diyenlere kısa bir anımı anlatmam gerekiş için yurtdışına çıktığım bir zaman, fuar alanında güney afrika'dan bir kadınla tanıştıydım. elinde minicik boncuklardan örülmüş, rengarenk bir şey tutuyordu. merak işlemiş bir kez ruhumuza, rahat duramadım ve kendisine bunların ne olduğunu sordum. bana elinde tuttuğu o boncukların zulu kabilesinden bir kadın tarafından, sevdiği adama yazılmış bir şiir olduğunu söyledi. ben o rengarenk boncuklara baktım, boncuklar da bana. anlam verememiştim. hem ne menem bir şiir olduğuna, hem de o kadar özel bir şeyin o kadının elinde ne aradığına. okuma yazması olmayan o zulu'lu kadın, her renge bir anlam katıp dizmiş o boncukları. maviye, beyaza, kırmızıya, siyaha...kırmızı aşkının derinliğini, beyaz temizliğini, mavi aynı gökyüzü altında oldukları için ne kadar mutlu olduğunu, siyah onu ne kadar özlediğini anlatıyormuş...ufacık bir de çengelli iğne iliştirmiş arkasına, sevdiği adam üzerine taksın ve kabilenin diğer kadınları, o erkeğin bir kadın tarafından sevildiğini ve arzulandığını bilsin diye. gelenekmiş olaydan inanılmaz etkilendiğimi gören güney afrika'lı kadın, elinde tuttuğu o boncuklu şiiri takıverdi yakama. "sende kalsın bu, kelimelere çok fazla anlam yükleme" yanağıma koydu, gülümsedi ve şu ana kadar karşılaştığım en kısa ama en uzun şiirdir bu. daha ötesini bilmem. aşkları da devralır mıkalp nakli yaptıranlar?bkz yılmaz erdoğan hayat kısa, kuşlar uçuyor. c. süreya en kısa olmasa da kısa ve güzel benseni ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

dünyanın en kolay ezberlenen şiiri