KocaerÇelik, dört ödüle layık görülerek Ege Bölgesi’nin demir çelik ihracat şampiyonu oldu Ege İhracatçılar Birliği, 2021’in Demir ve Demirdışı Metaller İhracatının yıldız şirketlerini açıkladı. Demir çelik sektöründe katma değeri yüksek, rekabetçi, inovatif ve global pazarlara odaklı ürünleriyle öne çıkan Kocaer Çelik, 2021 yılında ErdemirEreğli Demir Çelik Fabrikası Doğalgaz Santrali: Zonguldak: OYAK: 191 MW: 30) Esenyurt Doğalgaz Termik Santrali: İstanbul: EÜAŞ: 180 MW: 31) Kırklareli Termik Santrali: Kırklareli: Alarko Enerji: 82 MW: 32) Şanlıurfa OSB Enerji Santrali: Şanlıurfa: Aksa Enerji: 147 MW (270.07 MW) 33) Manisa OSB Kojenerasyon Santrali: Manisa DSÖyıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla kirlilik tespit edilen ilçede, en önemli kirletici kaynaklar kömürlü termik santral, hurda metal işleyen demir-çelik fabrikaları ve 2019yılı itibariyle Türk Çelik Sektörü, dünyada 8. sırada, Avrupa’daki çelik üreticileri arasında ise Almanya’dan sonra 2. sırada yer almaktadır. Bu sıralama, Türkiye’nin 2016 Demir-çelik sektörünün başını çektiği ve temel olarak NACE 24 faaliyet sınıflamasında yer alan Çelik boru, Döküm, Alüminyum Ödülübabası adına alan Kocaer Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kocaer, “Demir çelik bizim ana iş kolumuz. 60 yılı aşan tecrübemizle sadece demir çelik sektöründe 1000’e yakın çalışanımızla sürdürülebilir, müşteri memnuniyeti odaklı, fark yaratan, katma değeri yüksek ürünler üreterek Türkiye ekonomisine KarabükValisi Fuat Gürel’in 3 Nisan Karabük’ün Kuruluşunun ve Demir Çelik Fabrikalarının temellerinin atılmasının 83.Yıl Dönümü Kutlama Mesajı “Bir ülkenin kalkınmışlığının en önemli göstergesi sanayisi ve temel ihtiyaçlarını karşılamada dışa bağımlı olmadan kendi kendine yetmesidir. Karabük Demir Çelik fabrikalarının temelinin atıldığı 3 Qq2wy. GÜNCEL 5 YIL ÖNCE Aliağa'da demir çelik fabrikasındaki patlama İzmir'in Aliağa ilçesinde bir demir çelik fabrikasında meydana gelen patlamada yaralanan işçilerden Ali Gür, yaşamını yitirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İBB ve Aliağa Ticaret Odası ALTO organizasyonunda Aliağa’daki demir çelik fabrikaları yöneticileriyle işletmelerde kullanılan su kullanımının kaynağını çeşitlendirmek üzere toplantı devamlılığında “olmazsa olmaz” öneme sahip bulunan su, sanayi üretiminin de en önemli girdi kalemlerinden birini oluşturuyor. Endüstriyel üretimde büyük öneme sahip bulunan suyun temini ve kullanımı ise başlı başına ele alınması gereken bir konu olarak dikkat noktadan hareketle sanayi üretiminin can damarlarından olan suyun temini noktasında yapılabilecek çeşitli çalışmalar, Aliağa’da gerçekleştirilen bir toplantıyla istişare edildi. ALTO’da gerçekleştirilen toplantı, İBB, ALTO ve sanayici temsilcilerini bir araya getirdi. Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Jeoloji Mühendisi Alim Murathan, Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, Meclis Başkanı Adnan Saka ve bölgedeki fabrikaların yöneticileri katılım Büyükşehir Belediyesi, Aliağa Ticaret Odası ve bölge fabrikaları bu konuda bir adım atarak, gerek yer altı su kaynaklarının korunarak, gelecek nesillere aktarılmasını ön gören, gerekte sanayicinin ihtiyaç duyduğu kaliteye sahip suyun işletmelerde kullanımını ön gören bir anlayışla sanayicinin su ihtiyacının, kaynakların çeşitlendirilerek kullanımı arıtılmış suyun geri kazanımıyla kullanılması noktasında fikir birliğine yer altı su kaynaklarının önemine işaret edilerek, sanayicilerden gelen su temini ile ilgili görüş ve önerilerin önemli olduğu, konunun ortak bir konsensüs çerçevesinde oluşturulacak çalışmalarla çözüme kavuşturulabileceği çelik fabrikaları yöneticileri de konuşmalarında, sanayicinin su tedarikiyle ilgili bulundukları çalışmalara ilişkin bilgilendirmede bulundu. Su kaynaklarını koruyan bir anlayışla üretim faaliyetlerini sürdürmenin kararlılığında bulunduklarına işaret eden yetkililer, kamu, stk ve iş dünyası temsilcilerinden oluşturulacak bir heyetin bilgi ve denetimindeki çalışmalarla soruna köklü çözüm getirilebileceğine işaret sonrasında yapılacak karşılıklı bilgi paylaşımı ve çalışmalarla sanayi üretiminde gerekli olan su temininin sağlanmasında, uygulanacak yöntemler üzerinde araştırmalarda bulunulacak ve endüstriyel su temini bu çerçevede oluşturulacak. Sefer GelenAraştırmacı - Saint Petersburg Devlet Üniversitesi - Avrasya ÇalışmalarıTürkiye’nin 1950’lerde başlayan nükleer enerji çalışmaları çeşitli nedenlerle akamete uğramış/uğratılmıştır. 1970’lerin başlarında yer araştırmalarına başlanmış ve yapılan fizibilite sonucunda Akkuyu sahası nükleer santral yapımı için en uygun yer olarak belirlenmiştir. 1976’da bu sahaya yer lisansı verilmiş ve ihaleye çıkılmıştır. Ancak projeyi üstlenen İsveç merkezli ASEA Atom şirketi dış kredi sıkıntısı bahanesiyle projeden çekilmiştir. 1980’lerin ikinci yarısında üç şirket ile daha görüşülmüş, ancak firmalara malî konuda hükümet garantisi verilememiştir. 1998’de bir kez daha ihaleye çıkılmış ancak bu ihale Bakanlar Kurulu kararı ile askıya alınmıştır. 1993’te santral tekrar yatırım programına alınmış, 1997’de de yeni teklifler alınmış ancak proje hayata geçirilememiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2004 yılında projeyi tekrar gündemine almış ve Kasım 2007’de nükleer santral kurulumu ve enerji satışıyla ilgili kanun kabul edilmiştir. 2010’da Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında Akkuyu sahasında bir nükleer santral yapım antlaşması imzalanmıştır. 14 Nisan 2015’te ilk olarak limanın temeli atılmış, Nisan 2018’de birinci, Haziran 2020’de ikinci, Mart 2021’de üçüncü ve Temmuz 2022’de ise dördüncü ünitenin temelleri atılmıştır. Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından santralin ilk reaktörünün 2023 yılında devreye alınacağı açıklanmıştır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali NGS tamamlandığında, Cumhuriyet tarihinin “tek kalemdeki” en büyük yatırımı olacağı ilan NEDEN RUSYA İLE HAYATA GEÇİRİLDİ?Türkiye ile Rusya arasında stabil olmayan ilişkiler göz önüne alındığında böylesi stratejik bir projenin niçin Ruslara verildiği akıllarda soru işareti yaratabilir. Ancak Türkiye ve Rusya arasındaki imzalanan bu proje iki ülke arasında imzalanmış ilk büyük proje değil. Hatırlanacağı üzere genç Türkiye’nin sanayileşmesinde Rusların önemli katkıları olmuştur. Örneğin 1937’de kurulan ve Türk tekstilinin mihenk taşı olarak kabul edilen, yüzün üzerinde Rus mühendisin görev alarak teknoloji transferi yaptığı Nazilli Sümerbank basma fabrikası bunlardan biridir. Yine 1935 yılında Kayseri Sümerbank bez fabrikası Ruslar tarafından kurulmuştur. Bu projede dönemin en önemli mimarlarından olan Ivan Sergeyeviç Nikolayev görev almıştır. Ek olarak 1961’de Arpaçay Barajı ve 1979 Orhaneli termik santrali Ruslar tarafından inşa edilmiştir. 1967 yılında Türkiye Cumuriyeti ile SSCB arasında birçok projenin yer aldığı geniş çaplı bir ikili anlaşma daha imzalandı. İş bu anlaşma çerçevesinde Ruslar İskenderun Demir çelik, Seydişehir Alimünyum, Oymapınar Barajı, Aliağa petrol rafinerisi, Bandırma sülfirik asit fabrikası, Artvin lif levha fabrikası ve Çayırova cam fabrikası gibi Türk sanayisinin omurgası olarak kabul edilebilecek bu önemli projeleri hayata geçirdiler. Ayrıca enerji güvenliği anlamında hem Ruslar hem de Türkiye için önemli bir proje olan Türk Akımı projesi de göz ardı edilmemelidir. Görüldüğü üzere Ruslar Türkiye’de önemli projelere imza atmışlardır. Akkuyu NGS’nin inşasında Ruslarla yola çıkılmasının nedeni yılların getirdiği bir birikim ve güvenin sonucudur. BATILI ÜLKELER PROJEYİ DURDURMAK İSTEDİAkkuyu NGS’nin hayata geçirilmesinin iki ülke ilişkilerine pozitif etkileri olacaktır. İlk olarak, 70 yıldır Türkiye’ye bu teknolojiyi vermemekle kalmayıp aynı zamanda başka ülkeler üzerinden de ulaşmasını engellemek için elinden geleni yapan Batı başkentlerinin aksine Moskova, Ankara ile bu alanda iş birliğine gitmeyi tercih etmiştir. Hatırlanacağı üzere 2017 yılında Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öneren bir rapor hazırlayarak Akkuyu NGS projesinden vazgeçilmesini talep etmişti. AP verdiği notayla Türk hükümetine, Akkuyu NGS’nin yapımına dair planlarını durdurması çağrısında bulunmuştu. AP, Akkuyu NGS’nin Türkiye›nin yanı sıra Akdeniz bölgesi için de önemli bir tehdit olduğunu iddia etmişti. Ancak yetkili ağızlardan bu iddianın doğru olmadığı açıklanmış; Akkuyu NGS’nin dokuz büyüklüğünde bir depreme dayanıklı olduğunun altı çizilmişti. Sonuç olarak Batı, Akkuyu NGS aracılığı ile Türk-Rus yakınlaşmasını engellemek istemişti. Ancak bu projenin hayata geçirilmesi hem Türk-Rus ilişkilerini sağlamlaştırmış hem de Batı karşısında Türkiye’nin elini güçlendirmiştir. İKİ ÜLKE ARASINDAKİ GÜVENLİK SİGORTASIAkkuyu NGS’nin hayata geçirilmesi iki ülke arasındaki teknoloji transferi ve stratejik yatırım projeleri konusunda domino etkisi yaratma potansiyeline sahiptir. Çünkü hem yukarıda bahsi geçen önemli projelerin Ruslar tarafından hayata geçirilmiş olması hem de Akkuyu NGS gibi stratejik bir projenin yine Ruslar tarafından inşa ediliyor olması yeni projeler için teminat niteliğindedir. Batının aksine teknoloji transferi konusunda daha paylaşımcı görünen Moskova’nın bu tutumu Ankara tarafından daha güvenilir olarak algılanmaktadır. Yine bu bağlamda, Nükleer Enerji alanında Türk ve Rus eğitim kurumları arasında çeşitli anlaşmalar aracılığıyla birçok Türk öğrenci Rusya’da eğitim almaktadır. Bu alanda oldukça ileri seviyede olan ve önemli ölçüde bilgi ve teknoloji birikimine sahip olan Rusya’da yetişmiş Türk mühendisler nükleer teknoloji alanında bu zincirin ilk halkaları olacaklardır. Akkuyu NGS ve buna eş değer projeler iki ülke arasındaki ilişkilerin “güvenlik sigortası”dır. Doğalgazda Rusya’ya bağımlı olan Türkiye’nin bir de Nükleer Enerji konusunda bağımlı olması akıllarda soru işaretleri yaratabilir. Elbette Rus bağımlılığı hassas bir konudur. Ancak önümüzdeki süreçte Türkiye’nin enerjide alternatif yollara yönelmesi ve kendi öz kaynaklarını kullanabilir olma konumuna gelmesi, Ankara’nın aşama aşama Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığını azaltacaktır. Nükleer enerji alanında ise Türkiye’nin opsiyonları oldukça kısıtlı olduğu için Moskova ile atılan bu adım Türk çıkarları açısından en doğru seçenek gibi gözüküyor. Dolayısıyla bu proje sanıldığı kadar Ankara’yı Moskova’ya bağımlı kılmayacaktır. Aksine her iki ülke çıkarları açısından doğru bir adımdır. AK Parti İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Kâtip Üyesi Aydın Şengül, sanayi kuruluşlarının ekonomiye ve istihdama katkısının yadsınamayacağını ancak ekonomiye fayda sağlıyor diye çevre yönetmeliklerine aykırı faaliyet göstermelerinin kesinli AK Parti İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Kâtip Üyesi Aydın Şengül, sanayi kuruluşlarının ekonomiye ve istihdama katkısının yadsınamayacağını ancak ekonomiye fayda sağlıyor diye çevre yönetmeliklerine aykırı faaliyet göstermelerinin kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtti. Özellikle Aliağa'da bulunan demir çelik fabrikalarının vahşice üretim yaptıklarını söyleyerek, "Aliağa'da bulunan demir çelik fabrikalarının, göstermelik çevre duyarlılığından vazgeçip kendilerine çekidüzen vermeleri gerekir." diye Çevre Komisyonu'nun İzmir'e yaptığı gezi çalışmalarının bir rapor halinde Meclis'e sunulacağını aktaran Aydın Şengül, özellikle İzmir'in çevre problemlerine önemli çözümler getirileceğine dikkat çekti. Gezinin İzmir için son derece faydalı geçtiğini vurgulayan Şengül, "Aliağa'da bulunan demir çelik fabrikalarının çevreye çok büyük zararları var. Üretim burada vahşice yapılmakta. Bacalardan zaman zaman zehir çıktığı oluyor. Çevre kriterlerine uygun şekilde davranmaları gerekir." dedi.'BÖLGEDEKİ HASSASİYET, DOĞADAN YANA KULLANILACAK"Sanayicilere her türlü kolaylığı gösterdiklerini ve üretim yaparak ekonomiye girdi sağlayan, istihdamı besleyen fabrikaların çeşitli yollarla desteklendiğini hatırlatan Şengül, "Yasama faaliyetlerinin hükümet nezdinde uygulanması ve bölgedeki hassasiyetin, çevre bilincinin oluşturulması bazında neler yapılabileceğini araştırdık. İzmir, büyüme hızında Türkiye'nin üstünde bir gelişme gösteriyor. Bu gelişmeyi gösterirken çevre ile ilgili iyileştirmeler neler, 2008 yılında yine Çevre Komisyonumuz'un hazırlığı rapordan sonra geçen dört yıllık süredeki çevre koruma yatırımları nedir, yerinde inceledik. Biz görevimizi yapıyoruz ve üretim yapan, ekonomiye girdi sağlayan firmalara desteğimizi sunuyoruz ancak onlar da görevlerini hakkıyla yerine getirmek durumundalar. Bunların başında çevreye duyarlılık, doğanın dengesini bozmama, uluslararası sözleşmelerle belirlenmiş çevre yönetmeliklerine uygun faaliyet gösterme yer almaktadır. Herkes işini doğru düzgün yapmalı, daha temiz ve daha yaşanabilir bir dünya için üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Bizler TBMM Çevre Komisyonu olarak bu konunun takipçisi olacağız." dedi. Bu yazı alınmıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi İBB ve Aliağa Ticaret Odası ALTO organizasyonunda Aliağa’daki demir çelik fabrikaları yöneticileriyle işletmelerde kullanılan su kullanımının kaynağını çeşitlendirmek üzere toplantı devamlılığında “olmazsa olmaz” öneme sahip bulunan su, sanayi üretiminin de en önemli girdi kalemlerinden birini oluşturuyor. Endüstriyel üretimde büyük öneme sahip bulunan suyun temini ve kullanımı ise başlı başına ele alınması gereken bir konu olarak dikkat noktadan hareketle sanayi üretiminin can damarlarından olan suyun temini noktasında yapılabilecek çeşitli çalışmalar, Aliağa’da gerçekleştirilen bir toplantıyla istişare edildi. ALTO’da gerçekleştirilen toplantı, İBB, ALTO ve sanayici temsilcilerini bir araya getirdi. Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Jeoloji Mühendisi Alim Murathan, Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ertürk, Meclis Başkanı Adnan Saka ve bölgedeki fabrikaların yöneticileri katılım Büyükşehir Belediyesi, Aliağa Ticaret Odası ve bölge fabrikaları bu konuda bir adım atarak, gerek yer altı su kaynaklarının korunarak, gelecek nesillere aktarılmasını ön gören, gerekte sanayicinin ihtiyaç duyduğu kaliteye sahip suyun işletmelerde kullanımını ön gören bir anlayışla sanayicinin su ihtiyacının, kaynakların çeşitlendirilerek kullanımı arıtılmış suyun geri kazanımıyla kullanılması noktasında fikir birliğine yer altı su kaynaklarının önemine işaret edilerek, sanayicilerden gelen su temini ile ilgili görüş ve önerilerin önemli olduğu, konunun ortak bir konsensüs çerçevesinde oluşturulacak çalışmalarla çözüme kavuşturulabileceği çelik fabrikaları yöneticileri de konuşmalarında, sanayicinin su tedarikiyle ilgili bulundukları çalışmalara ilişkin bilgilendirmede kaynaklarını koruyan bir anlayışla üretim faaliyetlerini sürdürmenin kararlılığında bulunduklarına işaret eden yetkililer, kamu, stk ve iş dünyası temsilcilerinden oluşturulacak bir heyetin bilgi ve denetimindeki çalışmalarla soruna köklü çözüm getirilebileceğine işaret sonrasında yapılacak karşılıklı bilgi paylaşımı ve çalışmalarla sanayi üretiminde gerekli olan su temininin sağlanmasında, uygulanacak yöntemler üzerinde araştırmalarda bulunulacak ve endüstriyel su temini bu çerçevede oluşturulacak.

aliağa daki demir çelik fabrikaları