Işıkcamdan havaya (yada kırılma indisi daha düşük olan bir ortamdan, kırılma indisi daha yüksek bir ortama) geçerken bir kritik açı vardır; ışığın geliş açısı eğer bu kritik açıya eşitse, büyük bir bölümü camın yüzeyinden içe doğru yansırken bir bölümü de tam anlamıyla bu yüzeyi sıyırarak, yani 90 OrtaokulFen Bilimleri 7.Sınıf - Işığın Kırılması ve Mercekler. Işık bir enerjidir. Işık kaynağından çıkan ışık ışınları doğrusal olarak her yöne doğru yayılır. Işık ışınları madde ile karşılaştığında madde ile etkileşir. Işık madde tarafından yansıtılabilir (parlak yüzeylerde), soğurulabilir Sudalgalarının özelleri maddeler halinde kısaca şöyle sıralanabilir: Tepe ve çukur noktalardan oluşurlar. Ortam değişmezse hızları değişmez. Ortam değiştiğinde frekansları ve periyotları sabit kalır. Ortamın derinliği değişince hızı ve dalga boyu değişir. Su dalgaları üzerine bir ışık demeti gönderilirse tepe Ekolhoca fizik dersleri ve testleri nden merhabalar sevgili öğrenci arkadaşlar. Şimdi sizlere lise 1 9.sınıf lise 2 10.sınıf lise 3 11.sınıf lise 4 12.sınıf fizik dersleri nden olan ışığın kırılması konusu online ücretsiz video yaprak testini mustafa tekinay hocamızın çözümleri ile aşağıdaki ekolhoca fizik videomuzda bulabilirsiniz. Fen bilimleri dersi ve KPSS sınavı ders notları, konu anlatımları, soruları, online deneyler, eğitici oyunlar, çalışma yaprakları ve slaytlara ulaşabileceğiniz web sitesi. Hüseyin Faruk YILDIRIM Benioku: Derse başlamadan Bu konuda ışığın kırılmasından yararlanılarak yapılan optik araçlar olan mercekleri işliyoruz. Işığın kırılması iyi anlaşılırsa mercek konusu da iyi anlaşılacaktır. Mercekler iyi anlaşılırsa da, prizma, büyüteç gibi optik araçları anlamak çok kolay hale gelecektir. WFPcQ. Işık ışınları saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçerken ışınların bir kısmı yansıyarak geldiği ortama dönerken, bir kısmı da ikinci ortama, doğrultusu ve hızı değişerek geçer. Işığın ikinci ortama geçerken doğrultu değiştirmesine ışığın kırılması denir. Kırılmanın Özellikleri1-Gelen ışın, normal ve kırılan ışın aynı yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışık, normale yaklaşarak kırılır. 3-Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçen ışık, normalden uzaklaşarak üzerinden gelen ışın dik gelen ışın, diğer ortama geçerken kırılmaya uğramaz dik geçer. Camın yoğunluğu > suyun yoğunluğu > havanın yoğunluğu olduğuna göre, bu saydam ortamlardan, diğerine geçişleri inceleyelim Günlük hayatınızda kırılma olayın su dolu bardağa koyduğumuz bir kalemin görüntüsündeki kırılmada net olarak görebiliriz. Beyaz Işığın Renklerine Ayrılması Şekildeki prizmaya gönderilen beyaz ışık renk karışımı olduğundan bu renkler havadan farklı yoğunluğa sahip cam prizmadan geçerken, farklı miktarlarda kırılırlar. En az kırmızı en çok da mor ışın kırılır. Aynı saydam düzleme şekildeki gibi eşit gelme açılarıyla gönderilen kırmızı ve mor ışınlar aynı miktarda kırılmaz, mor daha çok kırıldığı gözlenir. Yani aynı ortam, farklı ışınlar için farklı yoğunluğa sahipmiş gibi davranır. Sınır Açısı Gelme açısı büyüdükçe kırılma açısı da büyür ve ışığın kırılma açısı 90° olduğu andaki gelme açısına sınır açısı denir. Örneğin, sudan havaya gelen ışınlar için sınır açısı 48°, camdan havaya gelen ışınlar için ise 42° ışık ışınları sınır açısından daha büyük açıyla gelirse ikinci ortama geçemez ve geldiği ortama normalle eşit açı yaparak geri döner yani kırılmaya uğramaz, yalnızca yansır. Bu olaya tam yansıma DerinlikBulunduğumuz ortamdan yoğunlukları farklı saydam ortamlardaki cisimlere baktığımızda, bulundukları yerlerden farklı yerlerde görürüz. Mesela akvaryuma üstten bakıldığında balıklar yüzeye çok yakın görülür. Su dolu havuza üstten bakıldığında, havuzun derinliği, olduğundan daha yakın algılanır. Sonuç olarak az yoğun ortamdan çok yoğun ortamdaki cisimlere bakan gözlemciler cismi daha yakında, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama bakan gözlemciler ise daha uzakta görür. Gök Kuşağı Nasıl oluşur? Yağmur damlasının içine girince kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renklere ayrışır. Mor renk çemberin içinde kırmızı ise en damlası çocukken oynadığımız misket veya bilye gibi küresel saydam bir şekildedir. Güneş ışığı bu kendi tarafındaki yüzeyinden doğrudan içine girer. İçinde renklere ayrışır ve kürenin arka duvarına vurarak gerisin geriye yansır. Işığın damlanın ön yüzünden değil de arka yüzünden yansımasının nedeni içbükey, dışbükey mercek renkler, içbükey arka yüzden çeşitli açılarda yansımaları sonucu gözümüze sırayla dizili renklerden oluşmuş bir bant şeklinde görünüyorlar. Gökkuşağını görebilmek için Güneş, biz ve yağmur damlaları, muhakkak belirli bir açıda dizilmek zorundayız. Ama daha önemlisi milyonlarca yağmur damlasından yansıyan ışınların gözümüze geliş açıları mutlaka aynı olmalıdır ki biz gökkuşağını damlalarından yansıyan ışınların gözümüzde odaklaşabilmeleri için bir daire şeklinde dizilmiş olmaları gerekir. Aslında o bölgedeki bütün yağmur damlaları gelen ışığı renklere ayrıştırarak yansıtırlar ama sadece bir yarım daire içinde olan yağmur damlalarından yansıyanlar gözümüze de sadece o yağmur damlalarından gözümüze gelen renklerine ayrılmış ışınları görebildiğimizden gökkuşağını da yarım daire şeklinde görürüz. Bazen bir uçaktan veya yüksek bir dağdan baktığımızda gökkuşağını tam daire şeklinde görmemiz de mümkün ne kadar yüksekse gökkuşağı dairesi de o kadar aşağı iner. Bunun içindir ki yedi renkli gökkuşağını sabah ve akşam yağışlarından sonra daha çok fark edilmez ama gökkuşağı daima içice iki halkadan oluşur. İkinci kuşak pek dikkat çekmez. Bir ikinci zayıf kuşağın daha bulunmasının nedeni bazı güneş ışıklarının su damlasının iç yüzeyine bir kez değil iki kez çarpmalarıdır. Böylece parlaklıklarını yitiren ışıklardan oluşan ikinci gökkuşağı zar zor görülür. Birinci kuşakta kırmızı renk şeridin en dışında iken ikinci kuşakta en içtedir. Diğer renklerin sıralamaları da terstir. Gökyüzü Neden Mavidir? Gökyüzünün mavi görünmesinin tek sebebi kırılma hadisesidir. Güneş ışınları atmosfere girdiğinde atmosferdeki gaz moleküllerine ve toz parçacıklarına çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga boylu birçok ışından oluşur. En kısa dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst tabakalarındaki küçük parçacılar tarafından hemen saçılırlar. Fakat kırmız ışık ki en büyük dalga boylu ışıktır! saçılmak için daha büyük parçacıklara çarpmak zorundadır. Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık diğer ışıklara oranla en fazla saçılan ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi görünür. Mesela gökyüzü yoğun bulutlarla veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri renkte görünmesine sebep Neden mavidir? Su renksiz ve saydam ve bir sıvıdır. Ancak beyaz renkteki bir küvete veya havuza doldurulan suyun aldığı renkten de görüldüğü gibi, kalın tabakalar halinde yeşil-mavi bir renk mavi renginin sebebi, gökyüzünün renginin mavi olmasıyla aynıdır ama sanıldığı gibi gökyüzünün maviliğini yansıttığı için deniz mavi renkte görülmez. Aslında atmosferde mevcut, azot, oksijen, karbondioksit gibi bütün gazlar deniz suyunda da bol miktarda suyunun rengi su moleküllerinin ışığı emiş ve yansıtış özelliklerine bağlıdır. Beyaz ışık dediğimiz güneş ışığında bütün renkler vardır. Deniz suyu molekülleri aynen atmosferde olduğu gibi, bu ışığın dağılımındaki kırmızı tarafındakileri emerler, mor tarafındakileri yansıtırlar. Deniz de bu nedenle mavi renkte var ki denizin rengi her yerde aynı değildir. Çeşitli yerlerde parlak mavi, koyu mavi, yeşil, turkuvaz hatta kırmızımsı renkler alır. Bu farklılıkları suyun sıcaklığı, derinliği, içinde yaşayan canlılar, dip tabiatı, tuz oranı gibi etkenler yaratırlar. Burada güneş ışığının atmosferde, bulutlarda tutulan miktarı da ışığının neredeyse yarısı suyun bir metre derinliğinde soğurulmuş olur. On bir metreye varıldığında ise sadece onda birinin bu derinliğe ulaşabildiği görülür. 500 metreden sonra sadece fosforlu organizmaların biraz aydınlattıkları, mutlak karanlık hüküm sürer. Bu nedenle denizin renginde derinlik de önemli bir faktördür. IŞIĞIN KIRILMASI Bir saydam ortamdan başka bir saydam ortama geçen ışığın doğrultu değiştirmesine kırılma denir. Kırılan ışığın bu ortamdaki hızı da değişir. Eğer ışık bir saydam ortamdan başka bir saydam ortama dik girerse kırılma olmaz. Ancak hızı yine değişir. Bu değişimin artıp azalması ortamların optik yoğunluğu şeffaflık derecesi ile ilgilidir. Işığın en hızlı olduğu saydam ortam havadır. Işığın havadaki hızı km/s dir. Yani ışık, havada saniyede km yol alır. Bu hız su ortamında km/s cam ortamında ise km/s dir. Bu sonuca göre optik yoğunluk arttıkça ışığın hızının azaldığı anlaşılır. NOT Işık için en çok kullanılan saydam ortamlar; HAVA, SU, CAM dır. Bu ortamların yoğunlukları büyükten küçüğe doğru; CAM, SU, HAVA şeklindedir. Işığın kırılma olayı, günlük yaşamımızda ilginç görüntülere neden olur. Örneğin havuz içindeki suya baktığımızda içindeki cisimleri bulundukları konumdan daha yakında görürüz. Bir kısmı su içinde olan bir çubuğa dışardan bakan bir kimse çubuğu kırıkmış gibi görür. Yine sıcak bir günde çölde yürüyen bir insanın serap denilen bir olayla karşılaşması da bu olaya örnektir. Serap olayının ışığın kırılması ile olan ilgisini şöyle açıklayabiliriz. Soğuk hava sıcak havadan yoğundur. Bu nedenle yere yakın kısımlar ile daha yüksek kısımlar farklı yoğunluktadır. Güneş yere yakın kısımları daha çok ısıtır. Bu nedenle yere yakın olan kısımlar az yoğundur. Yüksek kısımlar ise çok yoğundur. Güneş ışınları bu yoğunluk farkından dolayı kırılır. Serap denilen olay bu kırılan ışınların kesişmesiyle oluşan görüntülerdir. Işınlar su gibi çok yoğun ortamdan hava gibi az yoğun ortama her açı altında geçer diyemeyiz. Belli açıdan büyük açılarda gönderilen ışık hava ortamına çıkamaz. Işık su ortamına geri yansır. Bu olaya tam yansıma denir. Bu olayın günlük yaşamımızda çok yararlı sonuçları vardır. Özellikle teknolojideki fiber optik kablolar yardımıyla bükülebilen ortamlarda ışığın görüntü taşıması sağlanmaktadır. Özellikle tıpta endoskopi denilen cihazlar, insan vücudunun içindeki organları dışardan gözleme olanağı verir. Işık Prizmasında Kırılma ve Renk Oluşumu Yandaki şekilde görüldüğü gibi cam prizmaya giren beyaz ışık kendisini oluşturan altı renge ayrılır. Bu renkler kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor dur. Bu olayın oluşumundaki temel neden ışığın kırılmasıdır. Her bir rengin farklı açılarda kırılması ve renklerine ayrılması her rengin prizma içinden geçerken farklı enerjide ve hızda olmasından kaynaklanır. Enerjisi en az olan ışık en az kırılan kırmızı ışıktır. En çok kırılmaya uğrayan renk mordur. Buna göre sapma miktarı kırmızıdan mora doğru artar. En çok sapmaya uğrayan renk mordur. Sınır Açısı Işık, cam gibi çok yoğun ortamdan hava gibi az yoğun ortama her açı altında geçemez. Cam ve hava için öyle bir gelme açısı vardır ki kırılma açısı 90°'dir. Bu durumda gelme açısına sınır açısı denir. Eğer camdan havaya bir ışın sınır açısından büyük bir açıyla gönderilirse ışın hava ortamına geçemez, iki ortamı ayıran yüzey düz ayna gibi ışığı cam ortamına geri yansıtır. Bu olaya tam yansıma denir. Tam Yansımalı Prizmalar Işığın saydam ortalamarda tam yansıma yapmasından yararlanarak tam yansımalı prizmalar elde edilir. Bu prizmalar teknolojide çok kullanılır. Kesiti çok küçük olan fiber optik kablo içerisinde ışık eğrisel yollarda tüm yansımalı prizmaları ile istenilen şekilde yönlendirilir. Örneğin iç organları görüntüleyen endoskopi aletleri bu sisteme göre yapılmıştır. MERCEKLER Işığın cam ortamında kırılmaya uğradığını biliyoruz. Işık havadan cama geçerken kırıldığı gibi camdan havaya geçerken de kırılır. Eğer camın iki yüzü pencere camında olduğu gibi paralel değilse ışığın cama giriş doğrultusu ile çıkış doğrultusu aynı olmaz. Bir saydam ortama öyle bir biçim verilebilir ki ışınlar bir noktada toplanabilir ya da dağıtılabilir. Bu şekilde ışığı toplayan ya da dağıtan özel olarak biçimlendirilmiş cam veya başka saydam maddelere mercek denir. Optik araçların hemen hemen tümünde mercek kullanılır. Örneğin fotoğraf makinesi,teleskop, büyüteç, gözlük bunlardan birkaçıdır. Gözün kendisinde de doğal bir mercek vardır. Mercekler genellikle eğri yüzeyli olarak yapılır. Bazılarının bir yüzü düz diğer yüzü eğrisel olabilir. Yapılış şekillerine göre mercekler, ince kenarlı ve kalın kenarlı olarak ikiye ayrılırlar. Paralel ışık demetini bir noktada toplayan merceklere ince kenarlı yakınsak mercek adı verilir. Paralel ışık demetini dağıtma özelliği olan merceklere kalın kenarlı ıraksak mercek adı verilir. İnce Kenarlı Mercek Yakınsak Mercek Kenarları ince olan merceklerdir. Işığı toplama özelliğine sahiptirler. Görüntü oluştururlar. Oluşan görüntüler cismin boyundan büyük, cismin boyuna eşit ve cisimden küçük olabilir. Günlük hayatımızda büyüteç olarak kullandığımız mercek, ince kenarlı mercektir. Eğer güneş ışınları önüne bir büyüteç tutulur ve büyütecin arkasına uygun uzaklıkta bir kağıt yerleştirlirse kağıdın üzerinde küçük parlak bir görüntü izlenir. Bu görüntü güneşin görüntüsüdür. Mercek ile kağıt arasındaki uzaklık merceğin odak uzaklığıdır. Kağıt üstünde görülen parlak nokta merceğin odak noktasıdır. Buna göre, ince kenarlı merceğin, paralel ışık demetini kırarak topladığı noktaya odak noktası denir. Odak noktasının merceğe olan uzaklığına odak uzaklığı denir. Kalın Kenarlı Mercek Iraksak Mercek Kenarları kalın olan merceklerdir. Işığı dağıtma özelliğine sahiptirler. Görüntü oluştururlar. Oluşan görüntüler cisme göre düz ve küçüktür. Kalın kenarlı merceğe gelen paralel ışık demeti mercek içinden geçerken birbirlerinden uzaklaşarak kırılır. Kırılan ışınların uzantıları bir noktada toplanır bu noktaya odak noktası denir. Odak noktasının merceğe olan uzaklığına ise odak uzaklığı denir. NOT Mikroskop , büyüte, teleskop ve dürbünde ince kenarlı mercek; el feneri ve ışıldaklarda kalın kenarlı mercek kullanılır. Işık yaşamın temel kaynaklarından biridir. Aynı zamanda bir enerji türü olarak doğrusal yolla her yöne hareket edebilen, yani yayılan bir maddedir. Bu doğrultuda farklı şekillerde maddeler ile beraber Işık etkileşime girebilmektedir. Bu etkileşim arasında aynı zamanda kırılma da yer Kırılması Nedir?Işığın saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçiş yaparken doğrultu değiştirmesi Işığın kırılması anlamı taşımaktadır. Bu doğrultuda aynı ortam içerisinde ışığın kırılmadığını söylemek gerekir. Mutlaka saydam bir ortama ihtiyaç bulunmaktadır. Aynı zamanda saydam ortamın yoğunluklarının farklı olması gerekir. Böylece farklı noktalardan geçiş yaparken ışık doğrusal yoldan sapmaya uğrar ve kırılması demek aslına bakılırsa farklı ortamlardan geçerken hızının değişmesi anlamına gelmektedir. Bu açıdan ışığın hızı, saydam ortamın yoğunluğu ile beraber ters orantılı şekilde hareket eder. Ortam ne kadar yoğun olursa hız bir o kadar yavaşlar. Bu doğrultuda ortam yoğunlaşması ile beraber ışık hızı üzerinden yavaşlama ile kırılma ile Işığın Kırılması Konu AnlatımıIşığın kırılması doğa olayları arasında yer alan en önemli etmenlerden biridir. Özellikle saydam yapı altında Işığın kırılması ile beraber aynı zamanda birçok farklı rengin oluşmasına olanak verilir. Genel olarak Işığın kırılması saydam bir ortamdaki yoğunluğa bağlı olarak değişik aşamalar üzerinden değişkenlik gösterir. Yani ortam ne kadar yoğun olursa kırılma da bir o kadar artar. Işık hızı üzerinden ortaya çıkan yavaşlama ile beraber insan üzerinden ele alarak bir örnekle açıklamak mümkün. Örneğin bir kişi normal yaşantısında hızlı bir şekilde yürüyebilir. Ancak sırtında büyük bir yük olduğu zaman hızlı doğal olarak yavaşlar. İşte ışığın yoğun ortama girmesi de aynen bu şekildedir. Yoğun ortamda ışığın doğrusal yolda hareket etmesi zorlama yarattığından dolayı yavaşlama üzerinden kırılma bu durum kristalleri üzerinden çok fazla ve net olarak görülebilmektedir. Kristal üzerine gelen Işık kırılmak suretiyle kristalin değişik noktalarından geçiş yapar. Böylece birbirinden farklı renkler oluşur. Aynı durum havada yaşanan bir etki ile beraber gök kuşağının değişik renkler yaratması üzerinden de örneklendirilebilir. MERCEKLER Üzerine düşen ışınları kırarak görüntü oluşturan saydam araçlara mercek denir. Mercekler iki yüzey arasında kalan cam ya da saydam plastik ortamlardır. Merceklerin en az bir yüzeyi küreseldir. Mercekler; gözlük camı, dürbün, teleskop, kamera, büyüteç, mikroskop gibi optik araçların çoğunda kullanılır. Mercekler, kendi görüntümüzü görebilmek için kullanılamazlar. Çünkü mercekler ışığı kırarlar ve diğer ortama geçirirler. Işığın tekrar geldiği ortama geri dönmesini sağlamazlar, yani mercekler ışığı yansıtmazlar. Bu yansıtma özelliği aynalarda vardır; merceklerde yoktur. Gözün kendisi de doğal bir mercektir. Yapılış şekillerine göre mercekler, ince kenarlı ve kalın kenarlı olmak üzere 2 çeşittir. 1. İnce Kenarlı Yakınsak Mercekler Kenarları ince, ortası şişkin olan merceklerdir. İnce kenarlı mercekler ışığı toplama özelliğine sahiptir. İnce Kenarlı Merceklerdeki Özel Işınlar İnce kenarlı merceklerin ışığı toplama özelliğine sahip olduğunu söylemiştik. Bu nedenle ince kenarlı mercekler, üzerlerine düşen paralel ışık ışınlarını bir noktada toplayacak şekilde kırarlar. Tüm pararlel ışınların toplandığı, mercekteki bu noktaya odak noktası denir. İnce kenarlı merceğe karanlık bir ortamda lazer ışığı aşağıdaki şekillerde gönderilirse aşağıdaki şekillerdeki gibi kırılır. İnce Kenarlı Merceklerde Görüntünün Özellikleri İnce kenarlı merceklerde görüntünün özellikleri, cismin bulunduğu yere göre değişir. NOT 1 İnce kenarlı merceklerde görüntünün düz, sanal ve cismin boyundan büyük olduğu yukarıdaki 6. durumda mercek büyüteç özelliği kazanmıştır. NOT 2 İnce kenarlı mercekler ışık ışınlarını odak noktasında topladığı için bu noktada yüksek bir sıcaklık oluşur. Bu sayede kağıtları tutuşturabilir. Ormanlarda bırakılan ve ince kenarlı mercek görevi görebilen cam kırıkları tehlikeli orman yangınlarına sebep olabilir. NOT 3 Su damlası, cam şişe ve cam küre ince kenarlı mercek gibi davranır. 2. Kalın Kenarlı Mercekler Kalın Kenarlı Mercekler ile ilgili detaylı konu anlatımına ulaşmak için Işığın Kırılması ve Mercekler-3 Kalın Kenarlı Mercekler adlı yazımıza tıklayın. Göz kusurları ve merceklerle bu kusurların giderilmesi yazısını incelemek için Işığın Kırılması ve Mercekler-4 Mercekler ile Göz Kusurlarının Giderilmesi adlı yazımıza tıklayın. Işığın Kırılması Kırılma Nedir? Işığın hava ortamındaki hızı 300 000 km/s iken su ortamındaki hızı 225 000 km/s' dir. Bunun sebebi, ışığın hızının ortamların türüne göre değişmesidir. Işık ışınları yoğunlukları farklı iki ortamı ayıran sınıra geldiğinde doğrultusunu değiştirir. Işığın doğrultusunu değiştirmesine de kırılma adı verilir. Ortam Değiştiren Işığın İzlediği Yol Kırılma olayında ortamları ayıran yüzeye gelen ışın ile yüzeye indirilen dikme yani normal N arasındaki açıya gelme açısı, kırılan ışın ile normal arasındaki açıya da kırılma açısı adı verilir. Işık ışınları ortamları ayıran sınıra yollanma açılarına gelme açılarına ve ortamların yoğunluklarına göre farklı miktarlarda kırılabilir. Hava, su veya cam ve benzeri saydam ortamlardan birinden diğerine dik olarak yollanan ışık ışınları kırılmaya uğramadan direkt diğer ortama sadece hızını değiştirerek geçer. Dik olmayacak şekilde yollanan ışık ışınları hızını ve doğrultusunu değiştirerek diğer ortama geçerken çok az bir kısmı da yüzeyden geri yansır. Işık ışınları bulundukları ortamdan daha yoğun bir ortama yollandıklarında normale yaklaşacak şekilde kırılır. Işığın normale daha çok yaklaştığı ortamlarda hızı da yavaşlar. Işık ışınları bulundukları ortamdan daha az yoğun ortama yollandıklarında ise ortamı ayıran düzleme gelme açılarına göre farklı şekillerde kırılabilir. Yoğun ortamdan az yoğun ortama yollanan ışık ışınları normalden uzaklaşarak kırılabilir. Diğer yandan, gelme açısının belirli bir değerine karşılık iki ortamı ayıran sınıra değecek şekilde yani, kırılma açısı 90 derece olacak şekilde kırılabilir. Sınır Açısı ve Işığın Yansıması Yollanan ışın sınır açısından büyük bir açıyla yollandığından, ışın az yoğun ortama geçemez ve tam yansımaya uğrar. Günlük Hayatımızda Işığın Kırılması Fiber optik kablo; saç teli kalınlığındaki bir cam silindirin içinden, ışığın tam yansımalar yaparak ilerlemesini sağlayan ve bilgiyi, ışık kullanılarak aktaran bir kablo çeşididir. Fiberoptik Kabloda Yansıma Fiber optik ile taşınan bilgi, dış ortamdan etkilenmeden, çok hızlı ve neredeyse kayıpsız bir şekilde iletilir. Bu özelliği sayesinde fiber optik teknolojisi, haberleşme ve tıp gibi alanların gelişmesine de yardımcı olmuştur. Kırılmanın bir sonucu olarak cisimler bulundukları konumdan farklı yerde ve biçimde görünebilir. Bardaktaki Kalemin Işığın Kırılması Sonucu Görünümü Günlük yaşantımızda karşılaştığımız içi su dolu bir bardağa konan kaşığın kırıkmış ve akvaryumun içindeki balıkların yüzeye daha yakınmış gibi görünmesinin, su içindeki dalgıcın da uçan kuşu daha uzakmış gibi görmesinin nedeni ışığın hava ve su ortamlarındaki hızlarının aynı olmamasıdır. Serap Olayı Işığın, hem kırıldığı hem de yansıdığı durumlarda oluşabilir. Bunlardan biri de serap olayıdır. Serap olayında ışık, sıcaklıkları farklı ortamlar arasında geçiş yaparken ışığın hızı ve doğrultusu değişir. Bu nedenle de kırılmaya uğrar. Soğuk havanın yoğunluğu sıcak havanın yoğunluğundan büyüktür. Bu nedenle, çöl gibi ortamlarda yüzeye yakın hava ısınır ve ısınmanın etkisiyle genleşen havanın yoğunluğu azalır. Yoğunluğu azalan havanın kırıcılığı da azalır. Soğuk hava içinde bulunan cisimlerden yansıyarak gelen ışınların bir kısmı farklı yoğunluktaki ortamla karşılaşınca yön değiştirir. Serap Olayı Işığın Kırılmasıyla İlgilidir Bir kısmı da sınır açısından büyük bir açıyla geldiği için geldiği ortama geri yansır. Cisimden gözümüze bükülerek gelen ışınlar şekildeki gibi kesikli çizgilerle gösterilen doğrultudan geliyormuş gibi algılanır ve ters olarak görünür. Benzer bir nedenle sıcaklıkları farklı ortamların birleşme noktaları uzaktan su birikintisi gibi görünebilir. Serap olayı okyanuslar üzerinde de görülebilir, ancak çöllerde görülen olaydan biraz farklı olarak gerçekleşir. Okyanuslar geç ısındığı için okyanus üzerindeki hava daha soğuktur. Bu nedenle okyanus yüzeyindeki bir cisimden gözümüze ulaşan ışık ışınları tam yansımaya uğrar, bu nedenle cisim tam yansımaya uğrayan ışınların uzantılarının olduğu yerdeymiş gibi görünür. Kaynak EBA

ışığın kırılması ve mercekler konu anlatımı