8H1TU6O. Fen Bilimleri – 7. Sınıf – 1. Ünite – 1. Bölüm Uzayla ilgili bilinenler sadece son yılların teknolojisiyle ortaya çıkmamıştır. Eski çağlardan beri yıldızlar ve diğer gök cisimlerini inceleyen bilim insanları olmuştur. Örneğin, Türk dünyasından Ali Kuşçu gök bilimi astronomi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Ali Kuşçu’nun yaptığı çalışmalar Ay’ın haritasını ilk çıkarak bilim insanıdır. Astronomi Risalesi isimli bir kaynak hazırlamıştır. İstanbul’un enlem-boylam derecelerini belirlemiştir 1400’lü yıllarda yaşamış olan Ali Kuşçu’nun çalışmaları zamanının en önde gelen kaynaklarından kabul bilimi Tarihi Astronomi çalışmaları çok dada eskilere dayanır. İlk insanlar yıldızlar ve ayın şeklini mağara duvarlarına kazımışlardır. Çinliler taş ve parşömenlere yıldızların konumlarını çizmişlerdir. Teleskop Çeşitleri Teleskoplar gök bilimcilerin astronom en çok kullandıkları aletlerdir. Gelişmiş bir dürbün gibi çalışan teleskoplar gök cisimlerinin gözlemlenmesi için kullanılmaktadır. Mercekli Teleskop İnce ve kalın kenarlı mercekler kullanılır. Aynalı Teleskop Çukur ve tümsek aynalar kullanılır. Radyo Teleskobu radyo dalgaları kullanılır. Gözlemevi Gök cisimlerinin izlendiği, içinde güçlü teleskopların bulunduğu binalardır. Gözlemevleri genellikle şehir dışında ücra bölgelere yapılır. Bunun nedeni ışık kirliliğinden uzaklaşmaktır. Lambalardan yayılan ışıklar gökyüzünün parlamasına neden olur. Bu da gözlem yapmayı zorlaştırır. Önemli gözlemevleri • Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü • Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Astrofizik Araştırma Merkezi ve Ulupınar Gözlemevi • Ege Üniversitesi Gözlemevi • Erciyes Üniversitesi Radyo Astronomi Gözlemevi • İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Araştırma ve Uygulama Merkezi • ODTÜ Gözlemevi • TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi • İngiltere Greenwich Gözlemevi • Şili Paranal Gözlemevi • Amerika Birleşik Devletleri Palomar Gözlemevi TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Önemli gözlemevleri için tıklayın >>> Uzay araştırmaları sadece teleskoplarla yapılan gözlemlerle sınırlı kalmamıştır. Uzay mekikleri ve uzay sondaları sayesinde gezegenler hakkında bilgi sağlanmaktadır. Uzay Sondası Bir gök cismine veya onun yörüngesine gönderilirler. Sondalar insansızdır. Uzaktan kumandayla çalışırlar. Gönderildikleri gezegenle ilgili bilgi toplarlar. Sondaların fotoğraf çekme, toprak ve atmosfer analizi yapma gibi özellikleri vardır. Günümüzde uzaya sonda gönderen ülkeler Rusya, Ukrayna, ABD, AB, Japonya, Hindistan ve Çin’dir. Ay’a ilk gönderilen sonda Luna 1dir. 1959 Avrupa Uzay Ajansı Huygens sondasını 2004’te Satürn’ün uydusu Titan’a gönderdi. Sonda 2005’te Titan’a indi ve Dünya’ya yaklaşık 350 fotoğraf gönderdi. Mars’ı gözlemlemek için 2004 yılında Spirit sondası gönderilmiştir. Spirit’in aynısı olan Opportunity sondası da 2007 yılında Mars’a inmiştir. 1977’de yola çıkan Voyager 1 sondası Jüpiter ve Satürn’ü ziyaret etmiş ve ayrıntılı fotoğraflarını çekmiştir. Bu sonda Dünya’dan en fazla uzaklaşmış olan insan yapımı alettir. Uzay İstasyonu Uzay araştırmaları uzun süren çalışmalar gerektirir. Astronot ve bilim insanlarının uzayda uzun kalabilmelerini sağlayacak, sürekli uzayda bulunacak araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için uzay istasyonları inşa edilmektedir. 1998 yılında yapılmaya başlanan Uluslararası Uzay İstasyonu çeşitli ülkelerin çalışmalarıyla oluşturulmuştur. Uluslararası Uzay İstasyonu 6 mürettebatın çalışması için uygundur. Uzay Giysileri Astronotlar uzayda özel giysiler kullanırlar. Bu giysiler astronotları sıcaktan, soğuktan, basınçtan ve havasızlıktan korurlar. Uzay Teknolojileri Uzay yolculukları için geliştirilen teknolojiler günlük kullanım için de fayda sağlamaktadır. Çoğumuzun kullandığı teflon, uzayda kullanılan tükenmez kalem, alüminyum folyo, diş teli, güneş pili gibi aletler uzay araştırmaları sayesinde geliştirilmiştir. Uzay Kirliliği Uzaya gönderilen mekikler ve yapay uydular ömürlerini tamamladığında genellikle Dünya’ya geri dönmezler. Yörüngede başıboş dolaşan bu cisimler uzayda kirlilik oluştururlar. Bazen de çeşitli nedenlerle patlayan araçlar da uzayda kirlilik oluştururlar.
Astrofiziğin Rosetta Taşı "GÜNEŞ" Çap Hacim Dünya hacmi Kütle 10 ³³ g Merkezde yoğunluk 150 g/cm ³ En dış tabaka yoğunluğu 1× 10 15 g/cm ³ Kendi çevresinde dönme süresi 25 gün ekvator bölgesinde Dünya'ya uzaklığı km Merkez sıcaklığı ° C Yüzey sıcaklığı ° C Güneş, gece gökyüzünde, çıplak gözle görülebilen 6000 yıldızdan, bize en yakın olan ve geceleyin göremediğimiz, bir yıldız. İçine bir milyon Dünya'nın, rahat rahat sığacağı kadar büyük. Ayrıca, o kadar yoğun ki, tek bir foton temel ışık enerji birimi, bir atom parçacığına çarpmadan, 1 mm'nin küçücük bir bölümü kadar bile ilerleyemiyor. Bugün gördüğümüz Güneş Işınları, güneşin merkezinden çıktıkları yolculuklarına, son Buzul Çağı 'ndan önce başladılar. Işık Küre 'nin içinden kendilerine yol açmaları, yüz binlerce yıl sürdü. Ve ancak bundan sonra, uzayda 8 dakika süren, 150 milyon kilometrelik yolculuklarını tamamlayıp gözlerimize ulaşırlar. Güneş, genel yıldız sınıflamasında, G türü denilen, sarı cüceler arasında, o denli yaygın bir tür ki; sadece Samanyolu'nda, bu güneşlerden 100 milyar tane var. Güneş, yaşamımızın sürmesini sağlayan tüm enerjilerin kaynağı; havanın, iklimlerin belirleyicisi ve evrene enerji veren süreçleri işleten güç. Tahminen, 4,6 milyar yaşındaki termonükleer reaktörüGüneşi, bilim adamları, ancak son 20 yıldır, gerçekten anlamaya başladılar. La palma'da, 1 metre çapındaki İsveç Güneş Teleskopu'yla yaptığı gözlemlerle, yüksek çözünürlük konusunda rekor kıran Scharmer "Güneş, astrofiziğin Rosetta Taşı. Ancak şifresini, tam olarak çözebilmiş değiliz" diyor. GÜNEŞ'İN YAPISI VE İŞLEVİ Kütlece %74 kadarı hidrojen, %25 kadarı helyum, kalanı da daha ağır elementlerden oluşan Güneş, tümüyle ne katı, ne sıvı, ne de gaz. Gaz atomlarının, yeterince yüksek sıcaklıklarda iyonlaşmalarıyla oluşan ve maddenin dördüncü hali olarak tanımlanan "plazma" yapısında. Maddenin plazma halinde, atomlar, serbest elektronlar ve iyonlara ayrışır. Maddeyi bu hale getiren yüksek sıcaklık, yüksek voltaj, ya da yüksek basınçtır. Milyonlarca derecedeki bir sıcaklık, çekirdek çevresinde dolanan elektronları hızlandırır. Elektronlar öyle hızlanır ki, protonların, çekim etkisinden kurtulurlar. Güneş' te, plazma, yüzeye yakın bölgelerde seyrek ve gazsı özellikteyken, merkeze yakınlaştıkça yoğunlaşıyor. Güneş'in yüzeyi yoktur. Atmosferi, incelerek Dünya'ya ve daha ötelere uzanıyor. Elektromanyetik etkinlik açısından Güneş, tam bir karmaşa. Dünya'da, elektrik ileten madde sayısı çok az. Güneş'te ise, nötr atomlarının uyarılması nedeniyle, hemen her şey çok iletken. Çok güçlü ısı ve ışınım enerjileri, elektronları, atomlarından kaçabilecekleri noktaya kadar uyarıp, pozitif+ yüklü çekirdekler ile serbest negatif elektronlardan oluşan, foku fokur kaynayan bir çorba meydana getiriyorYani, elektrik akımını, bakır tel kadar kolay iletebilen ve gazsı bir karışım olan plazma. Elektrik yüklü her nesne gibi, plazma da, hareket ettiğinde, manyetik alanlar üretiyor. Bu alanlar yön değiştirdikçe, daha fazla akım oluşuyor. Sonuçta bu da, daha fazla manyetik alan meydana getiriyor. GÜNEŞ'İN ÇEKİRDEĞİMERKEZİ Merkez çekirdek bölümü, Güneş'in yakıt kazanı; tüm enerjisinin üretildiği yer. Yarıçapı, Güneş'in yarıçapının ¼ 'ü kadar. Sıcaklığı, yaklaşık 15 milyon °C. İçerdiği malzeme de, çok sıkı paketlenmiş; yani çok yoğun durumda. Böylesine yüksek sıcaklık ve yoğunluksa, nükleer tepkimelerin gerçekleşmesi için ideal koşulları sağlıyor. Yüksek ısıya maruz atomlar, yapılarını koruyamayıp bileşenlerine; proton, nötron ve elektronlarına parçalanıyorlar. Nötronlar, yüksüz olmaları nedeniyle, çevre atomlarla fazla etkileşime girmeden, merkezden hızlı bir biçimde 'sıvışırken', + yüklü protonlarla - yüklü elektronlar merkezde kalıp, Güneş'e enerji üretecek tepkimelerireaksiyonları gerçekleştiriyorlar. Yüksek sıcaklıkla, fitilleri ateşlenmiş, yani gerekli ısı enerjisiyle donanmış bu kazan dairesi işçileri, sağa sola koşturup, birbirleriyle çarpışmaya başlıyorlar. Tabii yüksek yoğunluk ortamı, bu işi kolaylaştırıyor. Farklı parçacıkların, farklı kombinasyonlarla çarpışıp birleşmeleriyle gerçekleşen nükleer "füzyon tepkimelerinin" sonucunda enerji oluşuyor. GÜNEŞ'TE ÇEKİRDEK KAYNAŞMASIFÜZYON Tüm yıldızlar gibi Güneş'de, kütle çekiminin etkisiyle sürüklenen gaz ve tozların, girdap halinde dönerek bir küre oluşturmasıyla, meydana geldi. Kütle gittikçe büyürken, merkezdeki hidrojen, çok büyük bir basınçla sıkışır. Sonunda, hidrojen çekirdeklerinin bir araya gelerek, çok aşamalı bir tepkimede, helyuma dönüşeceği, bir füzyon tepkimesini tetikler. Ortaya çıkan çekirdekler, onları oluşturan birleşimdeki hidrojen çekirdeklerinden, daha az kütleye sahiptir. Bu kütle farkı, Einstein'ın ünlü; E = mc2formülüne göre, enerjiye dönüşüyor. Bu enerjinin büyük bölümü, gamma ışınları biçiminde, ışık olarak taşınıyor. Ki bu, elektromanyetik ışınımın, en şiddetli dalga boyudur. Ancak, Güneş'in çekirdeğinin yoğun olması nedeniyle, fotonlar, atomlara çarparak saçılıyor, ya da soğuruluyor ve yeniden yayılıyor. Foton, Güneş yüzeyine ulaşana dek, geçmesi gereken kilometrelik yolda ilerlerken, o kadar çok enerji harcıyor ki; büyük bölümü, görünür ışık olarak adlandırdığımız, oldukça önemsiz bir ışınım olarak açığa çıkıyor. Nitekim merkezin hemen üzerindeki bölgede; Güneş yarıçapının içten dışa doğru % 25'lik kısmından başlayıp, % 85'lik kısmına kadarki bölge, ışınım bölgesiradiation zone, olarak adlandırılıyor. Bu bölgenin sıcaklığı, merkeze göre daha düşük; ortalama 5 milyon °C kadar. 1950'li yıllarda füzyon modeli, doğrulanmıştır. Ancak, füzyon sürecinde üretilen ve nötrino denilen, atomdan daha küçük, hayaletimsi parçacıklar, daha sonra fark edilmiştir. Araştırmacıların, onlarca yıl süren araştırmalarına göre, her gün Dünya 'ya çarpması gerektiği öngörülen nötrino miktarının, yalnızca üçte birini saptayabiliyorlardı. Sonunda, üç yıl önce, Japonya ve Kanada'daki tesisleri de içeren uluslararası düzeyde, dikkate değer bir çaba gösterildi. Ve kayıp nötrinoların, mutasyon geçirip, farklı türlere dönüştüğü kanıtlanarak, problem çözüldü. GÜNEŞ'İN YÜZEYİ YOK Işınım bölgesi'nin üzerindeki konveksiyon bölgesi de, Güneş yarıçapının % 85'ine karşılık gelen bölgeden başlayarak, yüzeye kadar uzanıyor. Bu nedenle, ışınımla iletim hızı, ciddi biçimde düşüyor. Bu yeni iletim biçimindeyse, ışınım bölgesi bitimi ve konveksiyon bölgesi, başlangıcdaki görece sıcak maddenin yükselerek, daha soğuk malzemenin, tabana çökmesi söz konusu. Bölge bitimine ulaşan sıcak madde, yeniden serinleyerek, aşağı çöküyor. Çökünce yeniden ısınıyor, ısınınca yeniden yükseliyor vs. Bu döngünün oluşturduğu dikey enerji iletimi, ışınımla iletime kıyasla çok daha dolaysız ve hızlı. Enerjinin, bu yolla bölgenin sonuna ulaştırılması, bir haftadan biraz uzun. IŞIKKÜRE Buradan, Güneş yüzeyi olarak betimlenen bölgeye; ışıkküre'yefotosfere geliyoruz. Ancak Güneş'e baktığımızda, gazların birden yoğunlaşarak, saydamlığını neredeyse tümüyle yitirdiği, yaklaşık 500 km kalınlıkta bir sınır bölgesi var. Bir yüzey olarak algıladığımız bu bölge, aynı zamanda Güneş'e bir filtreyle baktığımızda gördüğümüz disk bir tür hayali yüzey. İçerdiği gazın yoğunluğu da, öyle düşük ki; Dünya'nın deniz düzeyindeki atmosfer basıncının 10 binde 1'ine karşılık geliyor. Enerji, ışıkküre içinde de, ışınım yoluyla iletiliyor; çünkü burada bulunan gazın yoğunluğu, atomların enerji soğurup, sonra da salmalarına elverecek ölçüde incedir. RENKKÜRE Güneş atmosferinin, 'tabanı' sayılan ışıkkürenin hemen üzerindeki bölgeyse renkküre kromosfer. Yaklaşık 2000 kilometre kalınlığındaki bu tabakada, enerji yine ışınımla iletiliyor. Hidrojen atomları, ışıkküredeki enerjiyi soğurarak, çoğunu hidrojen - alfa ışığı olarak bilinen, kırmızı ışık halinde yayıyorlar. Bu durumda, renkküreyi görmenin en iyi yolu, Güneş'in diğer bütün dalga boylarındaki ışığını devre dışı bırakan, filtrelerden yararlanan teleskoplar kullanmaktır. Tam Güneş tutulması da, bu ince kırmızımsı tabakanın görülmesine olanak sağlıyor. Renkkürenin bir özelliği de, sürekli biçim değiştiren, tırtıklı yapıdaki dış yüzüdür. GÜNEŞ TACIKORONA Sıranın sonunda, Güneş atmosferi olarak betimlenecek, taç korona kısmı var. Parıltısı, ışıkküreninkine kıyasla çok daha düşük olan bu bölgeyi,çıplak gözle,ancak Güneş tutulması sırasında görebiliyoruz. Taç 'ı görmenin bir yolu da, Güneş diskini perdeleyen özel bir aygıt olan koronagraftan yararlanmak. Taç kısmı, birçok ilginç özellik gösteriyor. Bunlardan biri, normalde Güneş 'in iç kısımlarından dışarıya doğru düşme eğilimi gösteren sıcaklığın, burada birden 2 milyon°C'ye kadar fırlaması. Bu ani sıcaklık artışının kanıtlarından biri, salınan elektromanyetik ışınım ve yüksek derecede iyonlaşmış atomların varlığı. Bu tür atomların oluşmasıysa, sıcaklığın milyon derece düzeylerine bağlı. Bu yüksek sıcaklığın bir nedeninin, Güneş'in manyetik alanıyla ilgili olabileceği düşünülüyor. Ancak nedenler, hala tam anlamıyla aydınlatılabilmiş değil. Bu bölümden salınan enerji, çok farklı dalga boylarındadır Uzun dalga boylu radyo dalgalarından, kısa dalga boylu, X-ışınlarına kadar değişir. Burası, Güneş'in, X-ışını yayını yapabilmesine izin verecek sıcaklıktaki tek bölge. Dünya atmosferine giremeyen bu ışınları görüntülemekse, ancak uzay teleskoplarıyla mümkün. Taç kısmının önem li özelliği de, Güneş'in manyetik alanının etkisiyle, yer yer farklı şekillere girebilmesi. Bunlar, Güneş'in etkinliğiyle ilgili olarak, bize önemli bilgiler sağlayan ipuçlarıdır. Rosetta Taşı, üstündeki yazılarla, Mısır hiyeroglif yazısının çözülmesini sağlayan taş. Kaynaklar 1 George Gamow, Güneş Diye Bir Yıldız , Çev. Gülen Aktaş, Reşit Canbeyli, İstanbul, 1982. 2 National Geographıc, Temmuz 2004. 3 Bilim ve Teknik, Aralık 2003.
Müslüman bilim adamları bütün dünyayı etkiledi. Batı'nın kendi icadı olarak aksettirdiği birçok buluş aslında İslam medeniyetindeki çalışmaların ürünüydü. İlk uçak yapımından mikrobun ilk kez tanımlanmasına kadar astronomi, matematik, mühendislik gibi pek çok alanda ilke imza atan 6 Müslüman bilim adamını ve dünyaya armağan ettiği buluşlarını sizler için derledik. Giriş Tarihi 0915 Güncelleme Tarihi 1128 1 13 EBU FİRNAS İLK UÇAĞI YAPTI Ebu Firnas, 810-887 yılları arasında yaşamış Endülüslü bir Müslüman âlimdir. Kurtuba'da tahsil gören Firnas, zamanın çoğu âlimi gibi birçok alanda kendini geliştirdi. O aynı zamanda şair, astrolog, müzisyen, astronom ve mühendisti. Kendisine en büyük ünü kazandıran girişimi, insanı havada taşıyabilecek uçan bir makine inşa etmesiydi. 2 13 Tarihte uçan ilk makineyi yapan ve uçma konusunda gerçek bir girişimde bulunan ilk kişi, 9. yüzyılda yaşayan Kurtubalı Abbas ibn Firnas'tı. Meraklı ve araştırmacı bir karaktere sahip olan Firnas, birçok keşfiyle çağdaşlarının dikkatini çekti ve devrin hükümdarı tarafından kendisine "hakim-ül endülüs" unvanı verildi. Abbas ibn Firnas'ın uçuş denemeleri 3 13 İBNÜL BAYTAR İLK ECZA KİTABI Abdullah bin Ahmed el-Baytar, Endülüs'ün Mâleka şehrinde, yetiştirdiği âlimlerle tanınan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İbnü'l-Baytâr lakabını ise babasının veterinerliğinden dolayı aldı. İlk öğrenimini babasından gördü. Dinî ve naklî ilimleri okuduktan sonra botaniğe ilgi duydu. Onun botanikçi olmasındaki en önemli pay, yirmi yaşına kadar birlikte çalıştığı, daha çok İbnü'r-Rûmiyye diye tanınan İşbîliyeli Ebü'l-Abbas Ahmed b. Muhammed en-Nebâtî'ye aittir. Hocası Ebü'l-Abbas'ı örnek alarak Akdeniz havzasındaki ülkelerde araştırma yapmak amacıyla uzun sürecek bir yolculuğa çıktı. Kuzey Afrika'dan başlayıp, Fas, Tunus, Cezayir ve Trablus şehirlerini dolaştıktan sonra Anadolu'ya ulaşıp Selçuklu ve Bizans hakimiyetindeki bölgeleri gezerek tıp, ecza ve botanik âlimleriyle tanıştı. İbnül Baytar'ın bilime katkıları 4 13 Seyahat dönüşü artık çağının en büyük botanikçisi kabul edilen İbnü'l-Baytâr topladığı zengin bitki koleksiyonuyla İskenderiye'ye gitti. Burada büyük itibar görerek Mısır botanikçileri başkanı reîsülaşşâbîn unvanını aldı. Hala varlığını sürdüren ilk ilaç kullanım ansiklopedisi olan "Bitkisel İlaç ve Gıdalar Sözlüğü"nü yazdı. İbnül Baytar'ın sağlıklı yaşam için kullandığı bitkiler 5 13 BİRUNİ DÜNYANIN DÖNDÜĞÜNÜ KEŞFETTİ "Bilimsel gözlem"in ve "trigonometri", "izdüşüm geometrisi" gibi birçok matematik alanının öncüsü olarak kabul edilen Ebü'r-Reyhân Muhammed b. Ahmed el- Biruni, Hârizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Biruni'nin çoğu kaybolan 146 kitabının yarıya yakını astronomi ve 20'si matematik alanındadır. Diğer bilim alanlarında birden fazla kitap yazdığı biliniyor.
Uzayla ilgili çalışmalar yapan bilim insanı kimdir? Astronom, astrofizikçi ya da gök bilimci, astronomi ya da astrofizik üzerine araştırmalar ve çalışmalar yapan bilim insanıdır. Uzay bilim adamları kimlerdir? Gök bilimi ile ilgilenen bilim insanları kimlerdir Eratoshenes. Ömer Hayyam. Ali Kuşçu. Nicolaus Copernicus Kopernik Galileo Galilei. Johannes Kepler. Isaac Newton. Albert Einstein. Uzayı kim inceler? Gözlemsel astronomi – Hem yerdeki gözlemevleri hem de uzaydaki gözlemevleri İngspace observatories göksel cisimlere ve olgulara dair ölçümler/gözlemler yaparlar. Gök ölçümü – göksel cisimlerin konumlarını ve hareketlerini araştırır. Uzay araştırmalarını inceleyen bilim dalı nedir? Uzay ve gök cisimlerinin özelliklerini ve birbirleriyle ilişkilerini inceleyen astronomi biliminin temelleri 6. yüzyılda atıldı. Uzun bir süre deneysel olarak ilerleyen astronomi, 1950’lerde başlayan uzay yarışı ile uygulamalı olarak devam etti. Ilk Türk uzay bilimci kimdir? İsmail Akbay 17 Ekim 1930, Mudanya – 26 Temmuz 2003; Huntsville, Alabama, ABD, Türk bilim insanı. Astronomi ile uğraşan yabancı bilim insanları kimlerdir? Zira, O’nun sonsuz kudreti ve büyüklüğü, fiillerinde ve yarattığı varlıklar üzerinde açıkça görülmektedir. Galileo Galilei 1564-1642 Johannes Kepler 1571-1630 Johannes Baptista von Helmont 1579-1644 Blaise Pascal 1623-1662 Robert Boyle 1627-1691 Isaac Newton 1642-1727 John Flamsteed 1646-1719 Uzayı neler kirletir? 1-İşlevini tamamlayan uyduların, uzay istasyonlarının kendi başlarına uzayda bırakılmaları, 2-Uzay araçlarının uzayda atıklar bırakması, 3-Uzay istasyonlarına bırakılan çöpler, 4-Uzay araçlarının meteorlarla, diğer uydularla çarpışarak parçalara bölünmeleri uzay kirliliğinin başlıca nedenleridir. Bir uzay gemisinde veya uzay mekiğine binerek uzaya giden insanlara ne denir? Astronot, kozmonot veya uzay insanı, uzay çalışmalarına katılmak amacı ile eğitilmiş olan, insanlı uzay araştırmalarında görev yapan kişilere denilmektedir. Gökyüzünü inceleyen bilim insanına ne denir? Astronom astronomi ya da astro fizik üzerine araştırmalar ve çalışmalar yapan bilim insanıdır. diğer pek çok bilim alanında çalışan kimselerden farklı olarak astronomlar üzerinde çalıştıkları cisimlerle temas kuramaz. Bunun yerine keşif yapmak için detaylı gözlemlere başvururlar. Türk uzay bilimcileri kimlerdir? Ali Kuşçu, Uluğ Bey, Caca Bey, Harezmi, Buzcani, Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi gibi ünlü gök bilimcilerin hayatı ve eserleri konulu araştırma yazısı. Ilk uzay araştırmasını kim yapmıştır? İlk uzay çalışmaları, ilk kez Sovyetler Birliği tarafından başlatılmış, ABD ile devam etmiştir. 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği, doksan beş dakikada bir Dünya’nın çevresini dolaşan ve atmosferik çalışmalar amacıyla radyo sinyalleri gönderen Sputnik I’i uzaya göndermişti. Astronomiye katkısı olan türk islam bilim insanları kimlerdir? Uluğ Bey 1394 -1449 çağının en büyük astronomu, ünlü bir alim ve hükümdardı. Ali Kuşçu ? – 1474 ünlü bir Türk astronomi bilginidir. Takiyyüddin Er Raşit 1521 – 1585 İstanbul Rasathanesi’ni ilk kuran, çağından çok ileride ve asrın önde gelen astronomi alimidir. Hangi bilim insanları astronomi alanında çalışmış? Galileo Galilei, 15 Şubat 1564 – 8 Ocak 1642 İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçiydi. Rönesans’ın bilimsel devrimine büyük katkıda bulunan bilim insanına “gözlemsel astronominin babası”, “modern fiziğin babası” ve “bilimin babası” gibi isimler takılmıştır. Uzay kirliliğine ne demektir? Dünya’nın çevresinde, değişik yörüngelerde dönen ve artık herhangi bir işlevi olmayan, insan yapımı cisimlerin tümü, uzay kirliliği olarak adlandırılır. Bunların arasında ömrünü tüketmiş uyduların yanı sıra roketlerin uzaya bırakılan üst aşamaları ve yörüngede oluşan patlamaların artıkları vardır. Uzay teknolojisi sayesinde geliştirilen araçlar nelerdir? Uzay için geliştirilen kimi teknolojiler, uzun zamandır günlük hayatımızda kendilerine yer bulmuş durumda. Kalp kaslarını koşullandırma makinesi. Yapay kalp pompası Hafızalı sünger. Çizilmeyen mercekler. Ateşe dayanıklı boya. Uzay battaniyesi. Akıllı giysi. Kızılötesi termometresi.
uzayla ilgili araştırma yapan bilim adamları