Genitalsiğil tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları bitkisel bazlıdır. Podofilin, İmiquimod ve Sinekatekin gibi ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Cerrahi Yöntem İle Tedavi. Genital siğillerin tedavisinde en sık kullanılan yöntem cerrahi yöntemlerdir. HPV Virüsü dışarıdan yapılan uygulamalar ile
ERKENBOŞALMA. Erken boşalma penisin vajen içerisine girmeden hemen önce ya da girer girmez hemen meni gelmesi yani boşalmanın istenenden daha erken gerçekleşmesi durumudur. 40 yaşın altındaki erkeklerin yaklaşık %40’ında görülür. Ancak bunun kesin bir tanımı yoktur. Bazı erkekler 5-10 dakika süren ilişkileri de erken
Ne yapabiliriz? 12. Doğum kontrol yöntemleri cinsel isteksizlik yaratır mı? 13. Büyüklük gerçekten tatmini etkiler mi? 14. Kendimi önemli hissetmek için seksi kullanıyor olabilir miyim? 15.
Anksiyete bozukluğuna karşı kullanılacak ilaçlar. Bazı zamanlarda anksiyetenin tetiklemiş olduğu obsesyonlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durum hastanın çekmiş olduğu sıkıntılar açısından da oldukça tehlikeli geçen bir süreçtir. Bu ve benzeri durumlarda hasta için kullanması gereken en uygun ilaç klomipramin baz
Hemcinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi hem de hamilleik riskini 0'a indirmek için erkeğin ilişki sırasında prezervatif kullanması en doğru yoldur. Tahlil.com uzmanlarına sürtünerek ilişki sonrası hamile kalıp kalmadıklarını merak edenlerden gelen soruları ve uzmanlarımızın verdiği cevapları aşağıda
Nispetenyeni bir ilaç olan Anastrozole, 1995 yılında AstraZeneca tarafından Arimidex adı altında piyasaya sürülmeden önce 1990'lı yılların başında geliştirildi. Arimidex, Aromataz İnhibitörleri (AI) olarak bilinen bir grup ilaça aittir ve çeşitli tıbbi koşullarda kullanılır. Östrojen aromataz olarak bilinen bir enzim
jmQW. GüncelAntidepresanlar değil, yanlış kullanımı tehlikeliAntidepresanların bilinçsiz ve yanlış kullanımının çok önemli ve hayati sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun antidepresanlardan değil yanlış ve bilinçsiz kullanımdan kaynaklandığına dikkat OlProf. Dr. Tarhan, “Yanlış kullanım sonucu ortaya çıkan durumları antidepresanlara fatura etmek son derece zihinsel bir çarpıtmadır” diye konuştu. Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son dönemlerde medyada yer alan antidepresan kullanımıyla ilgili tartışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Depresyon, ciddi bir hastalık “Depresyon hastalığı bütün dünyada artıyor, bu bilinen bir gerçek” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünya Sağlık Örgütü, 2020 yılında önlem alınmazsa dünyanın en önemli sağlık sorunu olacağı uyarısında bulunuyor. Depresyonda duyu yitimi yapan bir durum ortaya çıkıyor. Hastalık ölüme yol açmıyor ama kişileri çalışamaz hale getiriyor. Kişinin işlevselliğini bozuyor, fonksiyonsuz hale getiriyor. Bu nedenle çok daha büyük bir risk taşıyor. Son günlerde yer alan tartışmalarda bir bilgi çarpıtması söz konusu. Şöyle bir söz vardır; En tehlikeli yalan abartılmış doğrulardır’ diye. Burada antidepresanlar peynir ekmek gibi kullanılıyor demek doğru. Benim halamın oğlu antidepresanlar yüzünden öldü demek ise kanıtsız konuşmak. Bir bilim kadınına yakışmayacak bir durum var ortada. Söylenenlerin kanıta dayanması gerekiyor. 99 araştırma olumlu sonuç verir bir araştırma bu sonuca uymazsa o araştırmayı alıp kesin kanıt diye sunmak algıları bozar. Tıpkı şeker şurubu kokain kadar zararlıdır demek gibi. ” diye konuştu. İlaç kanıt düzeylerini belirleme çalışmaları yıllarca sürüyor Antidepresan ilaçların piyasaya çıkmadan önce çok detaylı inceleme ve araştırmalardan geçtiğini, ilaç kanıt düzeylerinin belirlenmesi için yapılan çalışmaların yıllarca sürdüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi “Antidepresanlar çıkmadan önce birinci faz çalışmalar yapılır, hatta faz öncesi çalışmalar yapılır. Daha sonra hayvan deneyleri yapılır. Hayvan deneylerinden sonra sağlıklı gönüllüler üzerinde denenir. Bu da yeterli değil, hasta gönüllüler üzerinde denenir. Bunlar denendikten sonra artık üçüncü faza geçilir. Bundan sonra piyasada kullanılırken etkisine bakılır. Bir ilaçla ilgili tüm bu aşamalar 15-20 sene sürüyor. Bu süreç içerisinde bazı yayınlar oluyor, bu konuda 95 olumlu yayın var, 5 olumsuz yayın varsa o 5 bilgiyi alıp 95 bilginin yerine koymak son derece hatalı bir bakış açısı.” Antidepresanların kanıt düzeyi yıllarca süren çalışmalarla belirleniyor Antidepresan ilaçlar için kanıt düzeyinin de çeşitli aşamalarla belirlendiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Birinci alt seviyede kanıt vardır. Klinik olgular vardır, şu ilacı kullandım, bu kişiye iyi geldi der, herkes bunu yayınlar. Daha sonra bu klinik seri haline gelir onlarca kişi üzerinde uygulanır, bu da yeterli değildir. Daha sonra klinik araştırmalar yapılır Açık ölçekli, plasebo kontrollü çift yön çalışmalar yapılır. Bu çalışmalarla bu ilacın, maddenin ya da bitkinin işe yarayıp yaramadığına bakılır. Eğer oradan da olumlu çıkarsa daha geniş ölçekli daha büyük çalışmalar yapılır. Ondan sonra meta analizler oluşur, 4 bin kişilik. Artık kanıt düzeyi yükselmiştir denir” diye konuştu. Genelleme yapmak son derece sakıncalı Antidepresanların 30-40 yıl önce ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Antidepresanlar boşuna kullanılıyor. Antidepresanlar işe yaramıyor demek doğru değil. burada abartılmış doğru diyebileceğimiz yalan var. Birkaç örnek vakadan hareketle genelleme yapmak son derece sakıncalı" dedi. Antidepresan kullanımı kişiye özel olmalı Doktor önerisi olmadan eş dost tavsiyesiyle antidepresan kullanımının yanlışlığına da dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişiye özel tedavinin önemini vurguladı. Prof. Dr. Tarhan, şunları söyledi “Depresyon bir beyin hastalığıdır. Depresyon kişinin beynindeki kimyasal iletimin bozulmasıyla ilgili bir hastalık, bu sadece serotoninle ilgili değil. 10’a yakın kimyasal sorumlu tutuluyor. Birisi olmazsa nöroadrenalin oluyor, dopamin oluyor, endorfin oluyor. Birçok kimyasalların rolü var beyindeki. O nedenle şimdi kişiye özel tıp üzerinde duruluyor. Precision Medicane olarak geçiyor. Mükemmel tıp bulunmaya çalışılıyor. Kişiye özel tedavi, o kişinin bireysel ihtiyaçlarına göre, genetik profilini çıkarıyoruz. Genetik profiline göre en doğru, en uygun, doğru doz, doğru ilaç, doğru süreyi tayin etmeye çalışıyoruz.” Yanlış kullanımın sonuçlarını antidepresana fatura edemezsiniz Bunlar yapılmadan, tanıdıkların tavsiyesiyle rastgele ilaç alınırsa hayati derecede yan etkilerin oluşabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Üç antidepresanı bir arada alan kişinin beynindeki serotoninler aşırı artar, kişi maniye girebilir. Kişide ölüm düşünceleri oluşmaya başlayabilir. Kişide intihar düşünceleri oluşabilir. Bunların hepsi antidepresanların yanlış kullanılmasıyla ilgili. Antidepresan kullanımıyla değil. Yanlış kullanım sonucu ortaya çıkan durumları antidepresanlara fatura etmek son derece zihinsel bir çarpıtmadır. Son derece yanlış bir davranıştır. Toplumu yanlış etkileyecek bir durumdur. Antidepresanlar kimyasal silah gibi ilaçlardır, hastalığı yok etmek için üretiliyor. Bu silah yanlış kullanılırsa rastgele kullanılırsa tabii ki bir bedeli olacaktır. Bu nedenle ilaçları evlerde rastgele kullanım ciddi risklidir ve tehlikelidir” uyarısında bulundu. Doktor kontrolünde kullanılmalı Antidepresan ilaçların doktor kontrolünde bırakılması gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hekimler olarak ilacın türüne göre ilaç kesmede çapraz yöntemler vardır. Bunun yerine geçecek ilaç konulur, biri azaltılırken diğeri artırılır. Genellikle en çok kullanılan yöntem budur. Bu, kişinin bireysel ihtiyacına göre, vücudun ihtiyacına göre, yan etkilerine göre verilir. İlacı alırsa kazanacağı, kaybedeceği şey, almazsa kazanacağı ve ya kaybedeceği şey, ona bakılır. Eğer almazsa kaybedeceği şey daha fazlaysa, risk yönetim, yapılır. O riskler takip altına alınır. Bu nedenle ilaçlar kademeli bir şekilde bırakılmalıdır. İlaçlar aniden bırakılırsa ribaund etki dediğimiz, geri tepme gibi başka yan etkiler ortaya çıkıyor. Sonuçta bu ilaçlar bıçak gibidir. İyi kullanılırsa ekmeği keser, yanlış kullanılırsa adamı yaralar” diye konuştu. Bu haberler de ilginizi çekebilir
Antibiyotik kullanımı hamile kalmaya engel Antibiyotik kullanımı hamile kalmayı engeller mi?2 Antibiyotik yumurtalıklara zarar verir mi?3 Hamile kalmayı ne engeller?4 Erkeğin antibiyotik kullanması hamileliği etkiler mi?5 Hamileliğin ilk haftalarında antibiyotik kullanılır mı?6 Antibiyotik kullanımı adeti geciktirir mi?7 Antibiyotik hormonları etkiler mi?Antibiyotik kullanımı hamile kalmayı engeller mi?Kafaya göre antibiyotik kullanımı anne ve bebeğin hayatını riske sokar. Hamilelik dönemi içerisinde kullanılan antibiyotikler B grubundadır. Bu grup antibiyotikler için gerçekleştirilen çeşitli araştırmalar sonucunda bebeğe herhangi bir yan etkisi olduğu kesin olarak tespit yumurtalıklara zarar verir mi?Antibiyotikler, özellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyonlar için uygun ilaçlar değildir. Çünkü antibiyotiklerin uygun olmayan şekilde alınması, dirençli bakterilerin hızla yaygınlaşmasına neden olan sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bunun sonucunda da hem kadında hemde erkeklerde kısırlığa neden kalmayı ne engeller?Yumurta üretimini sağlayan hormonlarda bozulmaya yol açan; kısa zamanda çok fazla kilo alma ya da zayıflama, stres, bilinçsiz yapılan ağır aktiviteler, adreno genital sendrom, erken menopoz ve kısa luteal faz gibi çeşitli hastalıklar kısırlığa neden antibiyotik kullanması hamileliği etkiler mi?Ancak artık baba adayının da aldığı ilaçlara dikkat etmesi gerekiyor. JİNEKOLOG Dr. Murat Taşdemir, gebelik öncesi dönemde erkeğin kullandığı ilaçların spermi direkt etkileyerek bebekte doğumsal anomalilere bozukluk neden olduğunu gösteren çalışmalara dikkat ilk haftalarında antibiyotik kullanılır mı?Hamileliğin ilk döneminde antibiyotik kullanımı, hamilelikte antibiyotik kullanımının en zararlı olduğu zamanlardan biridir. Hamileliğin ilk evresinin içerisinde, bebek ve plasenta o an için tam anlamı ile bağışıklık sağlayamadığından dolayı bebeğin korunması pek mümkün kullanımı adeti geciktirir mi?Ancak net bir bulgu elde edilemediğinden 'antibiyotik kullanımı adetleri geciktirir' şeklinde bir kanıya da varamayız. Çünkü bu araştırmalardan bazıları antibiyotik kullanımı ile adet gecikmeleri ya da erken adet görme arasında bir bağlantı olmadığını da ortaya hormonları etkiler mi?Antibiyotik Adet Dönemini Etkiler mi? Az önce de değindiğimiz gibi bilimsel çalışmalar, antibiyotik ilaçların kişinin adet dönemlerini etkilemediği yönündedir. Yapılan çalışmalarda sadece bir antibiyotik çeşidinin adet dönemlerini etkileyebildiği sonucuna dolaşımı
Ülkemizde 3040 yıldır daha çok kişi tarafından kullanılan antidepresanlar depresyon ve başka psikiyatrik sorunların belirtilerini hafifleten, tedavi sürecinin en zararsız biçimde sürdürülmesini, başarılı olmasını sağlayan, doktor tarafından reçete edilerek verilen medikal ilaçlardır. Ülkemizde antidepresan ilaçların bu kadar fazla kullanılmaya başlamasının sebebi toplum içinde yalnızlaşma, bireysellikte artış, sosyal, ekonomik ve ikili ilişkilerde artan problemlerdir. Güvenle ilgili sorunları bulunan sağlık ve ilaç sektörünün de bu işle ilgisi olduğu düşünülmektedir. Kişiler gerek iş yaşamlarında gerekse aile hayatlarında büyük bir memnuniyetsizlik halinde olup ruhsal sorunlara açıktır. Sorunları yalnız başına çözmeye çalışmak, iletişim kuramamak yükleri artırır ve kişiler depresyona girer. Antidepresan ilaçlar depresyona girenlerin hissettiği kötü duyguları geçici olarak bertaraf Nasıl Etki Eder?Antidepresan ilaçlar davranışlar ve ruh hallerindeki değişikliklerin sebebi olan sinir hücrelerinden salgılanan nörotransmitterlerdeki dengesizliği giderir. Depresyondan başka stres, anksiyete bozuklukları, sosyal anksiyete gibi psikiyatrik rahatsızlıklarda da kullanılan antidepresanlar sinir hücrelerinde iletişimi sağlayan nörotransmitter adı verilen serotonin, norepinefrin, dopamin gibi bazı kimyasal maddelerin miktarında değişmelere neden olarak etkili olur. Antidepresan ilaçlar alındıktan sonra mideye ve ince bağırsaklara geçer ve emilir. İlacın kana geçen kimyasalları karaciğere giderek değişime uğrar, yapıları farklılaşır ve kanla beyine kadar taşınır. Beyin bariyerinden geçen kimyasallar etkilerini sinir hücrelerinde gösterir. Kısacası ilaçların hedef hücreleri nöron denilen sinir hücreleridir. İlaçlar kişinin hayatında var olan durumları değiştirmez ama durumların farklı hissedilmesini İhtiyacının Olduğu DurumlarAntidepresanların reçetesiz alınması mümkün değildir. Psikiyatrik hastalıklar konusunda uzman olan hekimler önce hastaları muayene eder ve tanı koyar, hastalığa uygun ilacı reçeteye yazar. Antidepresanlar depresyon başta olmak üzere sosyal fobilerde, takıntılarda, panik atak, uykusuzluk ve anksiyete gibi sorunlarda da Ne Kadar Süre Kullanılmalı?Psikolojik sorun saptanan kişilere psikiyatristler tarafından reçete edilen ve bazıları bağımlılık yapabilen antidepresan ilaçların etki göstermeleri 3 haftayı bulur. Bazı ağır hastalıklar için kullanım süresi 1 ya da 2 yılı bulabilir. Genellikle sabahları tok iken alınması gereken ilaçlar düzenli ve doktorun önerdiği biçimde kullanılmalı, tedavi sona ermeden bırakılmamalıdır. Aksi halde hastalık tekrarlayabilir. İlaç bırakılacaksa yine doktorun bilgisi ve kontrolü dâhilinde olmalı, doz azaltılarak bırakılmalıdır. Bu tarz ilaçlar doğrudan beyin üzerinde etkili olduğundan hatalı, gelişigüzel kullanımın yarardan çok zarar vereceği unutulmamalı ve doktor kontrole çağırmışsa mutlaka zamanında Yan Etkisi Var Mıdır?Her ilaçta olduğu gibi antidepresanların da yan etkileri mevcuttur. Yan etkiler ya ilaca devam edildiği sürede ya da bırakıldıktan sonra ortaya çıkar ve her hastada farklıdır. Başka hastalıklarla ilgili ilaçlar alınıyorsa psikiyatristler reçetelerine hasta için en uygun ilacı yazacaktır. Antidepresan ilaçların yan etkilerinden bazıları şunlardır *İştahsızlık *Uykusuzluk ya da aşırı uyku *Kaygıda artış *Kilo alımı *Bağırsak bozuklukları, ishal veya kabızlık *Midede bulantı *Cinsel isteksizlik, orgazm olamama *Sersemlik duygusu *Dikkat dağınıklığı *Neşeli olma, sarhoşluğa benzer hisler Antidepresanlar alkolle birlikte alındığında kusma, baş dönmesi gibi yan etkilere sebep olur. Kişilere göre farklı olabilen yan etkilerin uzun sürmesi durumunda yeniden doktora gitmek gerekir. Doktor ilacı ve dozunu değiştirdiğinde yan etkiler azalacaktır. Tedavinin başarılı olabilmesi için doktor ve hasta işbirliği önemlidir. Ayrıca hastaların yakın çevresindeki kişiler de dikkatli ve bilinçli olmalıdır. Travmatik olaylara maruz kalınması tedaviyi sekteye uğratabilir. Hastayı motive edecek imkânlar hazırlanmak yararlı olacaktır. Antidepresanlar kişilikte değişiklik yapmaz ve antidepresan kullanan kişiler korkulması gereken tehlikeli kişiler değildir. Tam aksine antidepresanların sakinleştirme özelliği Tek Başına Yeterli Olur Mu?Psikiyatrik hastalıkların tedavisinde ilk etapta ilaç tedavisi düzenlenir. Antidepresanlarla beyinde eksik olan serotonin yerine koyulur ve kötü hisler baskılanır. İyi hissetmenin sebebi ilaçların bazı hastalarda uykuyu artırması ve sakinlik kazandırmasıdır. Ağır depresyon vakalarında antidepresanlarla intihara meyil engellenebilir. Antidepresanlar da kendi içinde çeşitli olduğundan hastalığa uygun olanı verilecektir. Ancak tedavilerin sürdürülebilir değişikliklere dönüşmesi için davranış terapileriyle desteklenmeye ihtiyacı Antidepresan Kullanılabilir Mi?Yetişkinlerin psikiyatrik sorunlarında olduğu gibi çocukların ve ergenlik çağında olan gençlerin sorunlarında da psikiyatrik muayeneden geçtikten sonra antidepresanlar kullanılabilir. Tedavi bir psikoloğun yürüttüğü terapilerle de güçlendirilmelidir. Çocukların antidepresan kullanımında aileler intihar girişimlerine karşı dikkatli olmalıdır. İlaç kullanan çocuklar aşağıdaki belirtiler görülüyor ve durumları iyileşmek yerine ilerliyorsa fazla zaman kaybedilmeden tekrar doktorlarına götürülmelidir. Bu belirtiler şunlardır *Panik ataklar *Uyku bozuklukları *Ölümle ilgili düşünceler *İntihara meyletme *Kendini yaralama ya da başka şekilde zarar vermeye çalışma *Huzursuzluk, aşırı telaş *Konuşmalarda ve davranışlarda abartılı artış *Giderek daha da artan üzüntü halleri *Şiddet, düşmanlık, saldırganlık *Devamlı yalnız kalmaya çalışma *Kötüleyen bunalım halleri *Okuldaki problemlerinde artış Günümüz yaşam koşullarında insanların birbiriyle sosyal ilişkileri, birbirlerine verdikleri destek ve dostluklar azalmıştır. Tüketim çılgınlığı ve akıllı telefon gibi dijital aletlerin daha çok kullanılır olması insanları toplumun gerçeklerinden daha da uzaklaştırmakta ve yalnızlaştırmaktadır. Ailelerin de çocuklarına ayırdıkları kaliteli zamanlar ve iletişim azalmıştır. Bu yalnızlaşma ve kopukluklar kişilerin sorunlarla karşılaştığında tek başlarına mücadele vermelerini gerektirmekte ve depresyona yatkınlıklarını Gitmek KorkutmamalıBugün artık bilinmektedir ki birçok hastalığın temelinde depresyon ve stres yatmakta ve bu sorunlarla başa çıkabilmek için psikiyatristlere eskiden olduğundan daha çok gidilmektedir. Hasta sayısı giderek arttığından hekim sayısı da artmaktadır. Sorunlarla boğuşmak ve yorgun düşmek yerine rahatlıkla ulaşılabilecek bir psikiyatriste gitmek daha mantıklıdır. Psikiyatriste gidiyor ve antidepresan kullanıyor olmak utanılması ve o kişinin çevresindekilerin korkması gereken bir durum Müşerref Özdaş
Uzmanlar uyarıyor! Depresyon ilaçları anne karnındaki bebekte bazı sorunlara yol açabilir. 29 Ocak 2018 Pazartesi 1753 Depresyon ilaçları anne karnındaki bebekte bazı sorunlara yol açabilir. Ancak çoğu zaman; tedavi edilmeyen depresyonun hem annenin hem de bebeğin üzerindeki olumsuz etkileri ilacın olası' yan etkilerinden çok daha fazladır. Bu gibi durumlarda ilaç kullanımı zorunlu hale gelebilir… Şişli Florence Nightingale Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yard. Doç. Dr. Yusuf Olgaç gebelikte depresyon ve tedavi yolları hakkında önemli bilgiler verdi… Depresyonda mıyım? Depresyon, normal üzüntü hissinden farklı bir tip duyguya neden olan beyin hastalığıdır. En az iki hafta boyunca önceden yapmaktan zevk aldığınız şeyler artık size anlamsız geliyorsa ya da sürekli üzgün ve umutsuz hissediyorsanız depresyonda olabilirsiniz. Bu duruma bir de uykusuzluk, kilo kaybı, yorgunluk, unutkanlık, suçluluk hissi ve ölüm-intihar düşünceleri eşlik edebilir. Eğer depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız ve aynı zamanda gebelik planlıyorsanız ya da gebeyseniz hemen bir hekimi ziyaret edin çünkü depresyon tanısını ancak bu konuda uzman olan kişiler koyabilir. Panik atağınız varsa… Panik bozukluk tekrarlayan panik ataklarla karakterize olan, ileriki atakların ve atakların etkilerinin endişesinin eşlik ettiği kronik bir hastalıktır. Genellikle açık alan korkusu hakimdir. Toplumun yaklaşık yüzde 3'ünde hafif olarak görülse de bu grubun sadece yüzde 10'u panik bozukluğa ilerler. Hem psikoterapi hem de farmakolojik destek bu grubun tedavisinde yararlıdır. Bu tedavide yer alan ilaçlar gebelik kategorisine göre hekim tarafından en düşük dozda tercihen ilk üç ay sonrasında verilmelidir. Ne zaman tedavi almalıyım? Bu sorunun yanıtını hekiminizle birlikte bulmalısınız. İlaç tedavisi ortalama 4-8 hafta arasında sonuç verirken, psikoterapiyle bu süre 8-10 hafta arasında değişir. Tedavide ilaç kullanımı daha hızlı sonuç verir ama yan etkiler de göz önüne alınmalıdır. Bazı depresyon ilaçları anne karnındaki bebeklerde çeşitli sorunlara neden olabilir. Ama gebelikte tedavi edilmeyen depresyon da sorunlara yol açar. Eğer gebelik planlıyorsanız bunu hekiminizle paylaşın ve ilaçlarınıza devam için en doğru yolu yine hekiminizle beraber seçin. Gebelikte kullanılacak ilaç anne ve bebek için en düşük risk profiline sahip olmalıdır. İlaç dozu gebeliğe göre ayarlanmalı ve mümkün olan en düşük doz hedeflenmelidir. Yine çok ilaçlı rejim yerine mümkünse tek ilaç tercih edilmelidir. Eğer gebelikte ilacın tamamen kesilmesi planlanıyorsa hastanın yeterli psikolojik destek aldığından emin olunmalı ve ilaç kesilirse hekim ziyaret aralığı kısaltılmalıdır Doğum sonrası depresyona dikkat! Pospartum depresyon, doğumu takip eden bir yıl içerisinde üzüntü, umutsuzluk, sinirlilik, konsantrasyon, uyku sorunu, ağlama ataklarıyla karakterize bir depresyon türüdür. Önceden depresyon öyküsü olan kadınlarda daha sık gözlenir. Bu dönemdeki kadınlar zaten doğumun ve bebek bakımının stres ve yorgunluğunu doğal olarak yaşadıklarından depresyon ile ayrımını yapmak zordur. Doğum sonrası kadınlar fazla ya da çok az uyuyabilirler. Kendilerini yorgun veya düşük enerjili hissedebilirler. Beslenme, kilo ve cinsel istek durumları değişiklik gösterebilir. Anne doğum sonrası depresyonda ise bebekleri uyurken bile uyuyamaz hatta yatak dışına çıkmak bile istemez. Bu depresyona şu bulgular eşlik eder Hamilelik döneminde alınan ilaçlar doktor kontrolünde olmalı Anne adayları aldıkları ilaçların prospektüsünde “Gebelikte kullanımı sakıncalıdır” ibaresi gördüğünde, “Acaba doktorum bana yanlış ilaç mı yazdı?” diye endişelenir ve soluğu hastanede alırlar. Oysa bu zor seçimi hekimin hastasını bilgilendirdikten sonra beraber yapmalarında yarar vardır. Sonuç olarak planlanan gebelik varsa mutlaka öncesinde hekim ziyaret edilmelidir. Özellikle gebeliğin organ oluşum dönemi olan ilk üç ayında mümkünse bu tür ilaç kullanılmamalı ya da en düşük dozda kullanılmalıdır. Sonrası için de ilaç seçimi ve doz ayarlaması hekim-hasta işbirliğiyle gerçekleştirilmelidir. Endişe, kızgınlık, suçluluk hissi Bebek bakımında zorlanma Annelik duygusunda yetersizlik Kendine zarar verme ve intihar düşüncesi Tedavi planı depresyonla benzerdir. Yine terapi ve lüzum halinde emzirme döneminde kullanılabilen ilaçlar uygun tedavi intihar düşüncesi bulgusu olan hastalar için zaman kaybetmeden hekime haber verilmelidir. haber 238272 false Üye Girişi
Çocuk Ve Ergen Psikiyatrisinde Kullanılan Antidepresanlar A-Trisiklik Antidepresanlar Jenerik adları İmipramin, amitripitilin, klomipramin, desipramin, nortriptilin Kullanım alanları Çocukluk ve ergenlik depresyonları, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, özel öğrenme güçlükleri, enurezis ve enkoprezis, mental retardasyon ve otizmde kendine zarar verici ve saldırgan davranışlar. Yan etkileri Otonomik, örn., ağız kuruluğu, konstipasyon, terleme Nörolojik, örn.,tremor Gastrointestinal, örn., iştahsızlık, karın ağrısı Üriner, örn., miksiyon güçlüğü Ruhsal, örn., sedasyon, bilişsel bozukluk Somatik, örn., baş ağrısı, uykuya başlamada güçlük Kardiyovasküler, örn., taşikardi, baş dönmesi, kardiyotoksisite Ortalama doz 10-75 mg/gün B-Serotonin Gerialım İnhibitörleri Jenerik adları Fluoksetin, sertralin, paroksetin, fluvoksamin Kullanım alanları Çocukluk ve ergenlik depresyonu, obsesif kompulsif bozukluk, hiperaktivite, anksiyete ve panik bozuklukları, Tourette sendromu, trikotillomani, mental retardasyonda ve otizmdeki davranış sorunları, Prader-Willi sendromu, Lesch-Nyhan sendromu, enurezis Yan etkileri Fluoksetin ile bulantı, baş ağrısı, irritabilite, uykusuzluk, ishal, iştahsızlık, baş dönmesi, uyuklama Sertralin ile bulantı, baş ağrısı, ishal, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyumaya eğilim, baş dönmesi, tremor, yorgunluk, mide ağrısı, hafif sedasyon Paroksetin ile bulantı, yorgunluk, ağız kuruluğu, güçsüzlük, konstipasyon, baş dönmesi, uykusuzluk Fluvoksamin ile bulantı, uyumaya eğilim, güçsüzlük, baş ağrısı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, karın ağrısı Ortalama doz Fluoksetin 10-60 mg/gün Sertralin 50-200 mg/gün Paroksetin 10-50 mg/gün Fluvoksamin 50-150 mg/gün ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİSİNDE KULLANILAN PSİKOSTİMULANLAR Jenerik adları Metilfenidat, dekstroamfetamin, pemolin Kullanım alanları Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, özel öğrenme bozuklukları, tik bozukluğu Yan etkileri Uykuya başlamada güçlük, iştahsızlık, kilo kaybı, baş ağrısı, dinlenme sırasında kalb ritminde artış ve sistolik kan basıncında hafif yükselme. Ortalama doz Metilfenidat 10-30 mg/gün Dekstroamfetamin 5-20 mg/gün Pemolin mg/gün ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİSİNDE KULLANILAN ALFA-2 NORADRENERJİK RESEPTÖR UYARANI Jenerik adı Klonidin Kullanım alanları Tik bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu Yan etkileri Sedasyon, göz yaşında azalma, ağız kuruluğu, bulantı, allerjik reaksiyonlar, depresyon, idrar retansiyonu, uykusuzluk, kabuslar, işitme hallüsinasyonları, hipotansiyon Ortalama doz Klonidin mg/gün ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİSİNDE KULLANILAN ANTİPSİKOTİK İLAÇLAR Tipik antipsikotikler Jenerik adları Haloperidol, klorpomazin, tioridazin, flufenazin, trifluoperazin, pimozid Kullanım alanları Çocukluk ve ergenlik başlangıçlı şizofreni, otizm ve mental retardasyonda iletişim, hareket ve davranış bozuklukları , tik bozuklukları. Yan etkileri Tipik antipsikotik ilaçların yan etkileri Parkinsonizm, bradikinezi, distoni ve akatizi şeklinde motor yan etkiler; kayıtsızlık, duygulanımda küntlük, haz alamama, apati ve inisiyatifte azalma, enerji azalması, sosyal güdülenme kaybı, düşünme süreçlerinde yavaşlama, dikkat yoğunlaşmasında sorunlar, anksiyete, disfori; tardif diskinezi; nöroleptik malign sendrom. Ortalama doz Çocuklarda Ergenlerde Haloperidol mg/gün l-16 mg/gün Klorpromazin 10-200 mg/gün 50-600 mg/gün Tioridazin 10-200 mg/gün 50-600 mg/gün Flufenazin mg/ay Trifluoperazin 2-20 mg/gün bilinmiyor Pimozid l-6 mg/gün 1-9 mg/gün Atipik antipsikotikler Jenerik adları Klozapin, risperidon, olanzapin, zotepin, quatiapin, sertindol, ziprasidon Kullanım alanları Çocukluk ve ergenlik başlangıçlı şizofreni, otizm ve mental retardasyonda iletişim, hareket ve davranış bozuklukları, tik bozuklukları Yan etkileri Klozapin ile agranulositozis, daha az olarak asteni, indifferans, anhedoni, güdü ve inisiyatif kaybı, düşünme süreçlerinde yavaşlama ve yoğunlaşma zorluğu; risperidon ile sedasyon ve ortostatik hipotansiyon; olanzapin ile kilo artışı ve karaciğer enzimlerinde artış; zotepin ile sedasyon, konvulsif nöbetler ve karaciğer fonksiyon testlerinde artış; quatiapin ile karaciğer enzimlerinde artış, T4 düzeylerinde azalma ve geçici nötropeni; sertindol ile ejakulasyon hacminde azalma, kilo artışı ve QTc’de uzama Ortalama doz Klozapin 300-400 mg/gün Risperidon 05-6 mg/gün Olanzapin mg/gün Zotepin bilinmiyor Quetiapin bilinmiyor Sertindol bilinmiyor Ziprasidon bilinmiyor ÇOCUK VE ERGEN PSİKİTAYRİSİNDE KULLANILAN ANKSİYOLOTİK İLAÇLAR Jenerik adları Benzodiazepinler alprozolam, oksazepam, diazepam, klordiazepoksit, antihistaminikler difenhidramin, hidroksizin, azopiron buspiron, beta bloker propranolol Kullanım alanları Fobik bozukluk, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, okul korkusu, aşırı anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, posttravmatik stres bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi anksiyete bozuklukları Yan etkileri Benzodiazepinler aşırı sedasyon, sersemlik, dengesiz yürüme, konuşmada tutukluk, çift görme, titreme, bazen istenilenin tam tersi olan aşırı uyarılma durumu gibi tepkiler ve fiziksel bağımlılık yapabilir. Antihistaminik ilaçların antikolinerjik yan etkisi, aşırı yorgunluk yapması ve bazı hastalarda konvulsif nöbetleri ortaya çıkarıcı yan etkileri vardır. Antikolinerjik özellikleri nedeniyle astımı olan çocuklarda nefes alma güçlüğü yapabilir. Buspironun en önemli yan etkileri sersemlik, baş dönmesi, bulantı, baş ağrısı ve uykusuzluktur. Propranolol kan basıncını düşürebilir. Ortalama doz Alprozolam çocuklarda mg/gün, ergenlerde mg/gün; oksazepamın çocuk dozu belirlenmemiştir fakat ergenlerdeki dozu 30-90 mg/gündür. Diazepam mg/gün; klordiazepoksid 20-50 mg/gün. Difenhidramin 25-75 mg/gün; hidroksizin 10-50 mg/gün. Buspiron mg/gün. Propranolol 30-60 mg/gün. Kaynak
erkeğin antidepresan kullanması hamileliği etkiler mi